Avar’ı destekliyorum, şaşırmıyorum!

Banu Avar, Türk televizyonlarında eşi benzeri olmayan bir doğrulukla yapıyordu “Sınırlar Arasında’yı”. Hatta Doğan Kitapçılık’tan yayınlanmış aynı adlı kitabı da var. Okumayanlara, alıp okumalarını özellikle öneriyorum. Banu Avar’ın programı söylemi, içeriği tamamen “bilgiye” ve “araştırıya” dayanıyor. Bunun için de “aklı” olan herkes tarafından da “takdir” ediliyor. Çünkü mevcut dış politikaya değil, tarihsel gerçeklere “hizmet” ediyor. Bay Tayip Erdoğan’ın da Bay Abdullah Gül’ün de, arkadaşlarının da bu programdan “hoşlandığını” sanmıyorum. Ve sanıyorum ki hem Hükümet hem de TRT bir süredir zaten Banu Avar’ın “gereğini” yapmak için bahane arıyordu. Bahane de, Banu Avar’ın, Orhan Pamuk “efendinin” asla ciddiye almadığım ve “ne gerekçeyle” verildiği “malum” ödülünün verildiği İsveç’e “girmesiyle” bulundu.
Banu Avar’ı “anlıyorum”!
Onun gibi de olmasa, 4,5 yıl bir program yaptım. İzmir’in “naylon” efendilerinin, ecnebi işbirlikçilerinin, aklıevvel politikacılarının, halkı “sözde” sevenlerin, kıbleleri “madde” olan “manasızların” programı yaptığım TV’nin yöneticilerine Ali Büge’ye, Üzeyir Sever’e daha sonra da özellikle Fatih Yıldırım’a “neler söylediğini” biliyorum. Kelleme zaman zaman biçilen “fiyatları”, o fiyatları “biçeni de” biliyorum. Program biteli 3 ay oldu. Sokakta yurttaşların hepsinin “takdirini” görüyorum. Banu Avar da aynını yaşıyor.
Ama egemen olan güç “halk” değil ki TRT geri adım atsın. İzmir’de sıradan bir programla ben yaşıyorum bunu, Banu Avar kim bilir ne düzeyde yaşıyor? Örneğin İzmir’deki “TV’lerin” ve “reklâm verenlerin” amacı “çok izlenen program” değil! Nedenlerini “şimdi” söyletmeyin bana! Türkiye’nin sokaklarında konuşulanlar, düşünülenler yansımıyor “kocaman ekranlara”. Türkiye’nin seçilmiş yöneticileri kulaklarını ve dikkatlerini kendi yurttaşlarına değil, Türkiye’nin “dışındakilere” açıyor. Banu Avar da doğruları ve gerçekleri söylediği için İsveç denen krallığın “gazına” kurban gidiyor. Ben bunları söylüyorum, haykırıyorum. İsveç denen ülke “sıkıysa “bana de “tantana etsin de” göreyim!
Banu Avar olayında http://www.petitiononline.com/banuavar/ sitesinde kampanyaya katılın. Bu uluslar arası bir site. Hiç olmazsa “Sınırlar Arasında’ya” sahip çıkın, beni de daha fazla “söyletmeyin”. Zira Türkiye’de de İzmir’de de “ne adamlar tanıyorum üzerinde elbise yok, ne elbiseler biliyorum içinde ADAM yok!”

Panelin yankıları sürüyor

Perşembe günü Esnaf Birliği ile Ticaret Odası’nın birlikte düzenledikleri panelin yankıları, İzmir medyasında “görülmese de” sadece bana gelen e-postalar ve telefonlarla iki tane ayrı “Halk Meclisi” yazılır. Cumartesi günü YENİGÜN’deki “Halk Meclisi’ni” internetten okuyan Sanayi Ticaret eski Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu aradı. Söylediklerini şimdilik yazmayacağım ama yakında İzmir’e geldiğinde yapacağım görüşmeleri kısa bir süre sonra okuyabileceksiniz bu köşede. Mevcut taslağı hazırlayan bakandı Tanrıkulu. Bu yüzden de “hipermarketçilerin” hep hedefinde oldu. Koalisyon hükümeti sırasında “yaşadıklarını” anlattı. Mesela yasaya imza veren ama “nedense” imzasını çeken bakanların kimler olduğunu biliyor musunuz? Ya da bakanlara “hangi devler” nasıl baskı yaptığını?
Esnafın işi çok zor, umarım sabırlarını ve birlikteliklerini yitirmezler. Bornova’daki “ekspres esnafsavar” etkilerini göstermeye başladı. Merak ediyorum Bornova Belediyesi bu “ekspres’in” elektrik direklerine astığı tabelaları biliyor mu?
Ha bu arada, İzmir’de düzenlenen bu panelden sonra medyada çıkan haberler beni hiç “tatmin” etmedi. Bence esnaf da “safını” bir an önce belirlemeli. Zira size çok ilginç bazı konuları aktarmaya başlayacağım. Allah “hepimizi” malumların şerrinden, fitne ve fesadından korusun!

Kemeraltı bitiyor

Kemeraltı’ndan sorumlu yeni bir “vali yardımcısı” varmış. Cumartesi günü de neredeyse 6 saat boyunca Kemeraltı’ndaydım ailemle. Hiç de “hoş” şeyler görmedim. Ne asayiş, ne düzen, ne temizlik, ne yönlendirme, ne cazibe, ne huzur hiçbir şey yoktu. Esnaftan hiç “hayırlı” sözler duymadım. Hele kava karardıktan sonra Kemeraltı’ndan devlet adeta çekiliyor, var olan huzursuzluk Kemeraltın’dan çıkmaya çalışan yurttaşların adımlarına yansıyor.
Artık birebirimizi kandırmayalım. Bornova’daki “alışveriş kasabasına” , “ecnebi mobilyacıya” ve de “imarı tartışmalı İngiliz marketlere” şirinlik edenlerde biraz yurtseverlik, biraz Allah korkusu varsa “açık konuşalım”. Zira Kemeraltı ister kabul etsinler ister etmesinler yavaş yavaş yok oluyor! Ve “kurtuluş” ne yazık ki şimdilerde İnciraltı’na göz dikmiş Almanlar’da aranıyor!

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın