Hızır gelince huzur gelir mi?

Şu Büyükşehir, adına yakışmayacak küçüklükte tezgahların durağı oldu çıktı.
Gidenler, gelenler; olanlar bitenler! Olamayanlar ve bitemeyenler.
Halkın dürüstlüğüyle tanıdığı Aziz Kocaoğlu, “Olgunlaştım, belediyeyi tanıdım” sözlerini etmişti yakın zamanda.
Dürüstlüğün Ecevit’le özdeşleştiğini ve son seçimlerde sandık başında ne kadar prim yaptığını görmüştük.
İşte belediyenin Genel Sekreter Vekili ve İZSU Genel Müdürü Hasan Fehmi Mani’nin gidişi.
Bu gidişin ardından yaşananlar, yazılanlar, çizilenler net bir İzmir fotoğrafı gibi.
Peki bu yazıların ve yorumların sahipleri çok mu dürüsttü?
İzmir basınının ve seçkinlerinin “Person non grata”sı; yani “istenmeyen adam”ıydı Mani.
Pek çok belediyede görev almış, işini en iyi şekilde yapma gayretinde olmuş bir isimdi.
Onun için “belediyeyi asıl yöneten adam” diyen de çıktı, “Baykal’dan kontenjanlı bürokrat” diyen de?
İzmir’i tanımadığı ve kente yabancı olduğu iddiasıyla, manşetlerin hedef tahtasına kondu.
Sanki İzmir’de yetişme belediye bürokratları, kentin bütün sorunlarına hakimdi!
Sanki “koltuğunu beğenmeyen” İzmirli belediye yöneticileri bütün sorunları çözüp bitirmişti!
İzmir’i çok iyi tanıdığını “çokbilmiş” tavırlarla köşelerinde yazan, ekranlarda bağıranlar; Hasan Mani kadar samimi miydiler?
Eğer Mani’nin gidişinde;

Metrodaki sözleşme iptali,
Su sayaçlarının okunmasında usulsüzlük yapıldığı iddiası,
Jeotermal Belediyeler Birliği’ne ödenmesi gereken aidatların 1,5 yıldır ödenmemesi,
3 kez istifa ettiği için devlet memurluğunun otomatikman düştüğü

gibi konular gerekçe ise; belediyenin diğer bütün bürokratları çok mu titizdiler de görevlerini sürdürüyorlardı?

***

Hele hele, ESHOT Genel Müdürü Ersu Hızır, kara taşımacılığında İzmir’in şehir içi toplu ulaşım sorununa neşter mi vurdu da; taltif edilircesine Mani’nin yerine vekil Genel Müdür oldu İZSU’ya? Kısa süreli ya da değil; HIZIR şimdi imzasını atacak işte
Yani Hızır, pek çok hatta sıkış tepiş otobüslere binen halkın yüksek sesle belediyeyi hedef alan küfürlerine, soğuk havada her tarafından rüzgar alan otobüslerle halkın seyahat etmesine vesile olmasına rağmen “başarılı” bulunduysa diyecek bir şeyim yok?
Ya da; gazete sayfalarını paraya tahvil eden; “Parayı veren manşeti kapar”ı bir özdeyiş haline getiren İzmir basınının “Mani Karşıtı” kalemşörleri!
Çok mu iyi gazetecilik örnekleri sergilediniz, İzmir’de (bazı konularda Yeni Asır hariç) büyük bir değişime mi neden oldunuz da; MANİ’ye yüklenip durdunuz?
Sizin gazetelerinizde ya da televizyon kanallarınızdaki o geniş, ferah ve (çoğu) yumuşak deriden yapılma koltuklarınızda içinizden mırıldandığınız şarkı:

“Money, Money, Money?(mani, mani, mani) ” değil midir?

***

Ey bazı Büyükşehir bürokratları! Ey İzmir’in bazı Medya Baronları!..
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde örneğin bir kitapevinde, Türkiye ve Dünya siyasi tarihi ya da sanat üzerine en son ne zaman bir kitap aldınız?
Ya da öğrencilerle sıradan vatandaşların oturduğu Şark Çay Ocağı’nda en son ne zaman çay-kahve içtiniz?
Sizi beş yıldızlı oteller ya da fazla haneli rakamlarıyla banka havaleleri açıyorsa; bunlarla işiniz olmaz zaten.
Ama; o sevmediğiniz Mani var ya, hani neredeyse “hırsız” dediğiniz Mani:
İşte o İzmir’i, sizin gibi “İzmirli bozuntuları”ndan daha adam gibi yaşadı.
Sizin; tamamen çıkara dayalı yavşamış “İzmir’i kurtarma” muhabbet meclislerinizde yer almadı.
Yanlışları yok muydu, tabii ki vardı.
Ama sizin gibi “baştan aşağı yanlış” değildi hiç olmazsa?
Hepinize iyi haftalar.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın