İnciraltı’nda kim kızılderili, kim beyaz adam?

Türk siyasi yaşamının Karaoğlanı’nı sonsuzluğa uğurladık.
Türkiye’yi sendikayla, işçi sınıfının hakları, ikramiye ve hafta sonu tatiliyle tanıştırmıştı.
Adında işçi geçen pek çok partinin, emekçiler gözünde edinemediği saygınlığa sahipti.
Bulgurca minibüsüyle seçim propagandası yapan, onurlu kalmak adına açlığa talim eden…
Türkiye’de mevcut standardın dışında bir siyasetçiydi.
1990’lı yılların başı, Konak’ta o zamanlar sanırım adı Etap olan otelde bir basın toplantısı var.
Rahşan ve Bülent Ecevit, gazetecilerin tek tek elini sıktıktan sonra U düzenindeki masanın başına geliyor. Başlıyor konuşmaya:
“Bu hükümet, virgül; yanlış işler yapmıştır, nokta…”
Elindeki metnin fotokopisini bile dağıtmıyor Ecevitler.
Sözlerinin kendi vurgulamaları dışında anlamlar çıkarılacak şekilde yayınlanmasından dertliler. Partinin maddi gücünün 0’ın altında olduğu dönemler. Haberleri girmiyor.
Gazeteciler tepki gösteriyor, “Böyle noktalı virgüllü basın açıklaması yapmayın” diyerek.

***

“Toprak işleyenin, su kullananın” sloganından etkilenerek, ilk direnişi başlatan köy İzmir Torbalı’daki Atalan köyü. Tire yoluna girince ilk köy burası.
Ecevitler, seçim gezisindeler.
Menderes köylerinde, seçim konuşmaları ardından, bu köye uğramayı ihmal etmiyor Ecevit.
Ancak buradan İzmir merkezine geri dönerken, Bulgurca minibüsüyle değil bir partilinin otomobiline biniyor. Partililer arasında, taparcasına sevdikleri liderlerine daha yakın olmak için ölesiye bir yarışa giriyorlar.
Otomobillerinde “uzunları” yakan partililer, görev başındaki gazetecilerin bulunduğu otomobillerin görüşünü zorlaştırınca; ne kazalar atlatılıyor.
Sinirlenen gazeteciler de, bu kural tanımaz partilileri flaşlarını otomobillerinin arkasından hep birlikte patlatarak uyarmaya çalışıyor; ama nafile! Kelle koltukta geliyorlar İzmir’e.
İzmirli gazeteciler; “sıradan halk”ın bu derece bağrına bastığı başka lider hatırlamadıkları konusunda hemfikirdirler.
Ecevitlerin ilk Köy-Kent uygulaması; Ordu’nun Mesudiye köyünde.
Kanalizasyon, su şebekesi, telefon, eğitim kurumları, fabrikalarla tanışan köyde; köylülere tohum ve hayvan dağıtılıyor. Her şeyi değiştirecek bir atılım başlatılıyor.
Seçim hezimeti bu atılımı kısa kesiyor.
Zaten, Ecevitlerin hayatlarını iyileştirmeye uğraştığı köyden DSP’ye yalnızca 4 oy çıkıyor.
Halkın, “Halkçı Ecevit”e vefası da bu kadarla sınırlı kalıyor; içinde Hakan Tartan’ın, Ekrem Demirtaş’ın, Rıfat Nalbantoğlu’nun, İklil Ulueren’in de bulunduğu YTP’nin ortaya çıkışıyla; vefasızlık kurumsallaşıyor.

***

İşte böyle bir haftada, Büyükşehir Belediyesi İzmir İnciraltı’nın kaderini tartışmaya açtı.
Arsa sahipleri, sivil toplum kuruluşları, odalar, meslek örgütleri temsilcileri; hepsi olmasa da Çankaya’daki Kent Arşivi Müzesi’nde buluştu.
Konuşmacı listesinin bizzat Başkan Kocaoğlu’nun sıralamasıyla oluşturulduğunu biliyorum.
İlk gün Ekrem Demirtaş’ı dinleyenler “Tapu hakkının kutsal olduğunu, arsa sahiplerinin haklarının teslim edilmesi gerektiğini; bölgenin turizm alanıysa buna uygun düzenlemeler yapılması gerektiğini” duydular. Bir de, bir gün önce elini sıktığı Aziz Kocaoğlu’na sözüm ona (Gücün yeterse) göndermesinde bulunup; “Büyükşehir Belediyesi, burayı EXPO için kullanacaksa; bastırır parayı alır o zaman…” şeklindeki sözlerini.
Bizim İnciraltı “Kızılderilileri” de bu sözleri alkışladı…
Bazı çokbilmiş akademisyen vasıflılar da, orada yaşayan insanların 53 yıldır dededen toruna taşıdıkları dert mirasını görmezden gelerek konuşmuşlar.
İkinci gün Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran’ın neden listede olduğunu anlayamadım doğrusu.
Arazileriyle ve “arızalarıyla” tanımaya alışık olduğumuz Avkıran, adını yazdırdığı halde salonda yoktu. Yoksa muhteremin, bu bölgede de mi arazisi vardı yahu?

***

Ben, “Kızılderili” Mehmet Ersivri’nin, Dubai’ye öykünmeci sözlerini duyunca, üzüldüm.
75 yaşındaki Şadi Katırcıoğlu’nun, 1958’de o bölgeye elektrik getirilmesi için ESHOT’a başvururken yalnız kaldığını bilenlerdenim.
İnsanımız hak aramaya alışık değil; bu kadar sene sonra hak arayınca da iş işten geçiyor işte…
3500 liralık borcun 1000 lirasını toplayana kadar imanı gevremiş, İnciraltı’na elektriği getirtmiş ve neyse ki 1960 ihtilaliyle, kalan borcu tek başına ödeme riskinden kurtulmuştu.
Güzel konuşmuş bizim Oturan Boğa Şadi!.. Nazik üslubuyla, bölge insanının mağduriyetini ortaya koymuş ve çözüm listesini bizzat Kocaoğlu’na yazılı sunmuş.
Belediye serasında çiçeklerle ve çevredeki köpeklerle komşu Avukat Bahri Aykın, halkın nabzını iyi tutmuş; sonra siyanürlü altın madeninin zararlı değil yararlı olduğunu söylemiş. “Alakaya İnciraltı maydanozu” diyesim geldi.
Dam üstünde saksağan, vur İnciraltı’na kazmayı.
Altın madenlerinin kuruluşunda, Kızılderililerin ve yerlilerin nasıl katledildiğini biliyoruz.
Benim bildiğim Kızılderili, “Beyaz Adam” gibi konuşmaz.
Ama bizim Bahri, kaş yapayım derken biraz göz çıkarmış.
Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse ise, kendini Coğrafya dersinde sanmış.
Önce halk gibi konuşmuş; sonra kendisinin de anlamadığı bilgilerle dolu bir metni okumuş.
Denize erken kaçmak uğruna, hıyar tohumlarını toprağa fazla serpen Sedat’a, babasının attığı dayakları bilirim!..Herhalde babası konuşmasını duysa, bir araba sopadan geçirirdi Sedat‘ı.
Yılan Hikayesi dediğim, 53 yıllık Kültür Kooperatifi’nin Başkanı Ümit Puyan, yaşadıkları haksızlığa, çevreyi de göz önünde tutan bir planla belediyenin son verebileceğini anlatmış.
İyi yapmış!
İnciraltı Güzelleştirme Derneği Başkanı Hasan Eskici, “adaletsizliği bitirin” demiş.
Mustafa Kalender, İstanbul pazarlarında bile, bir zamanlar hıyarların “Balçova bademi” diye bağırılarak satıldığını söylemiş. İnciraltı’nda artık sadece çiçek seracılığı yapıldığını belirttiği konuşmasında, Balçova’nın imar tarihini özetlemiş.
Ben de ona soruyorum, toplantı boyunca hazır asker olması gereken meclis üyeleri nerede?
Biri mi gelmez ilk gün o toplantıya; Balçova’nın yeni bostanı, Belediye Meclis Salonu mudur? Erdal İzgi bile, izleme sorumluluğuyla oraya gelmişken, siz nerdesiniz?

***

Göreceğiz, İnciraltı Çalıştayı’nın sonuçlarını.
Halk içindeki zehri döktü biraz.
Ecevit’i toprağa gömdük.
İnciraltı’nın da cenazesini mi kaldıracağız, onu zaman gösterecek…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın