Çünkü…
3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından tam dört yıl geçti.
Geçen dört yılda yapılanlar da, yapılmayanlar da ortada.
İşçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, esnafın, sanayicinin durumu ortada.
Halinden şikayetçi olmayan kesim yok denecek kadar az…
Hemen hemen herkes şikayetçi.
Özellikle de büyük önder Atatürk’ün deyişiyle “Milletin efendisi köylü”, üretici çok zor durumda.
Ürünü para etmiyor..
Eğer üreticinin gücü yetiyorsa hasadını yapıyor…
Ama…
Çoğunluk ürününü, alıcı bulamadığı için ya tarlada bırakıyor ya da hayvanlara yem olarak veriyor.
Toplumun bel kemiği olan esnaf da inim inim inliyor.
Piyasada neredeyse yaprak kıpırdamıyor.
İşyerleri siftah yapmadan kapatılıyor.
Çekler karşılıksız çıkıyor.
Senetler protesto oluyor.
Bayramda bile yüzü gülmeyen esnafın çoğu “Elim kırılsaydı da AKP’ye oy vermeseydim” diyor.
İşçiler, işverenin insafına terkedilmiş, sendikalar etkisizleştirilmiş durumda…
Memur, yüzde 3-5 oranındaki zamlarla avutuluyor.
Son verilere göre; yoksulluk sınırının 934 YTL’yi aştığı, açlık sınırının ise 594 YTL’ye ulaştığı ülkemizde, yatırımlar tamamen durmuş durumda…
İşsizler ordusu çığ gibi büyüyor.
Emeklilerin çilesi bitmek tükenmek bilmiyor.
Semt pazarlarından gecenin karanlığında artık toplayanların sayısı her geçen gün artıyor.
* * *
HALKIN can ve mal güvenliği yok.
Gasp, hırsızlık ve kapkaç olaylarının bir türlü önüne geçilemiyor.
İnsanlar arasındaki gelir dağılımındaki uçurum her geçen gün artıyor.
Yoksul giderek yoksullaşıyor.
Zengin de elindekini, avucundakini tüketiyor.
Ve güvenli, huzurlu bir ortamda yaşamak istiyor.
* * *
Sağlıkta reform olarak gösterilen SSK’lıların diğer sağlık kurumlarından yararlandırma uygulaması fos çıktı.
Çünkü…
Katkı payı ödemeyen tedavi olamıyor.
Vatandaşa “Paran yoksa öl” deniliyor.
Hani nerede kaldı Anayasa’da yazan sosyal devlet ilkesi…
* * *
ULUSAL değerler, tek tek elden çıkarılıyor.
Yerli şirketler gibi vatan toprakları da adeta peşkeş çekiliyor.
Bölücü terör örgütü kan dökmeye devam ediyor.
83’üncü yıldönümünü kutladığımız laik Türkiye Cumhuriyet’e yönelik saldırılar giderek artıyor.
Geçim derdine düşen “Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap durumda.” Atatürk’ün gençliğe hitabında söylediği gibi; “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler.”
İçte ve dıştaki düşmanlara, her türlü olumsuzluklara rağmen…
Bu ülkede vatanı için gözünü kırpmadan can verecek, kan dökecek binlerce, milyonlarca insan var.
İşte bu nedenledir ki; Türk gençliği, bu ahval ve şerait içinde dahi, görevinin Türk istiklal ve Cumhuriyet’ini kurtarmak için muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut bulunduğunu çok iyi biliyor.
Halk, aç kalmamak, yoksullaşmamak, işsiz kalmamak için ilk seçimde oyunu daha bilinçli kullanacaktır.
Kendisine açlığı, yoksulluğu ve işsizliği reva görenlere gereken yanıtı verecektir.
Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlere ve sözde Atatürkçüler’e dikkat!
DÜN Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 83’üncü yıldönümünü coşkuyla kutladık.
Büyük Önder Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlerin cirit attığı bir ortamda Atatürk’e ve onun ilkelerine daha sıkı sarılmalıyız, sahip çıkmalıyız.
Ancak…
Son günlerde sözde bazı Atatürkçüler bunun gereğini yapmıyor.
Bence Atatürk ve Cumhuriyet için, bölücüler, yobazlar, kafatasçılardan çok, Ata’yı siyasi çıkarlarına alet edenler daha tehlikelidir.
Çünkü…
Bölücülerin, yobazların amacı belli…
Cumhuriyeti yıkmak, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı çıkmak.
Vatan toprakları bölmek ve parçalamak…
Oysa… Asıl tehlike Atatürkçüyüm diye geçinip, onu ve ilkelerini siyasi emellerine alet edenlerdir.
Nitekim Nadir Nadi, “Ben Atatürkçü değilim” kitabını boşuna yazmadı.
Söz Atatürk’ten açılmışken, Ata’nın adını dillerden düşürmeyen büyük bir partinin İzmir örgütünün bayramlaşması sırasında yaşanan rezaleti pek çoğunuz duymuşsunuzdur.
Atatürk’ün fotoğrafını ayaklarının dibine koyanlar, olay medyaya yansıyınca kamuoyundan “özür” dilemeye kalkacaksınız.
Öyle yağma yok!
Eğer bu rezaleti başka bir parti yapsaydı, bu sözde Atatürkçüler kıyameti koparırdı.
Ama… Atatürk’ün partisinin yöneticileri yapınca tık yok.
Milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu 300’e yakın kişinin katıldığı bu bayramlaşmada konuşmaların yapıldığı kürsünün dibine, üstelik ayaklar altına konulan Atatürk fotoğrafını, orada bulunan bir Allah’ın kulu görmedi mi?
Partisine ve Atatürk’e saygısı olmayan bu il yöneticilerini İzmirliler affeder mi bilmiyorum?
Ama… Ben, asla affetmeyeceğim.
Yazıklar olsun.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.