Teknoloji yetersizdi
Yakın Plan Gazetesinin konu ile ilgili duyarlığını da gözlemlediğini sözlerine eklemesi ise, beni fazlasıyla mutlu etti. Geçtiğimiz haftaki yazımda önemle altını çizdiğim, “Korozyon ve kaçaklar konusunda ve yapılması gereken işlerle ilgili olarak projeler hazırlandı. Güzel, ama asıl önemli olan bu imalatın yapılması sırasındaki bu yanlışları yapanların yanına mı kalacak? 30-40 yıl sağlıklı çalışması için yapılan sistem on yıl geçmeden komple yenilemek zorunda kalınıyor, peki bunun bedelini kim ödeyecek?” şeklindeki sorumu okuduğunu belirten Köksal, “O dönemki teknoloji ile hazırlanan bu boruların sağlıksız olması kaçılmazdı. Ancak, her kafadan hala farklı sesler çıkıyor. Jeotermal suyunun borular içerisinde ki dönüşümü için bazı bilim adamları zararlı derken bazıları ise, zararsız diyebiliyor. Bu konuda net bir sonuç henüz alınmış değil” diyerek yanıt verdi. Doğal olarak bizde bilim adamı olmadığımıza göre, bu konuda bilim adamlarının bir fikir birliğine varmasını beklemekten başka seçeneğimiz olmadığını dile getirdik.
MTA enerji haritası hazırladı
İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal görüşmemizde konu ?İzmir’in ısı ve enerji haritasının’ çıkarılması konusuna geldi. Köksal, “MTA’nın tüm Türkiye’yi kapsayan bir çalışmasının olduğundan söz ederek, bu hazırlanan haritanın iyi incelendiği takdirde İzmir’de de bu rapor uygulanabilir” şeklinde konuşarak, doğalgaz ile jeotermalin yararlılıklarının farklılığına değindi. Köksal konuşmasına şöyle devam etti. “Doğalgaz konutlarda sadece ısınma amaçlı kullanılmıyor. Isınma gereksinimin dışında da kullanılabiliyor. Ancak, jeotermal enerji kendi enerjimizdir. Bunun yaygınlaştırılması için çaba harcanmasından da yanayım” diye konuştu.
Jeotermal yararına kişisel girişimler
MTA’nın jeotermal kuyusu açmak için makinelerini İzmir’e yolladığını, birinci kuyuyu açtıktan sonra, bu makinelerin Afyon’a giderek orada çalışması gerekli iken, yaptığı girişimler sonucu, Balçova’da ikinci bir kuyu açmak adına kaldığını da belirten Köksal, “Derin kuyu açmak için Türkiye’de yeterli donanım sadece MTA’nın elinde var. Ben her türlü girişimleri yaptım. Bu makinelerin İzmir’de kalarak, ikinci bir kuyu açılmasını sağladım. Eğer bu makineler İzmir’de kalmasaydı yine sıkıntı yaşacaktı. Senin geçtiğimiz hafta yazında belirttiğin 6 kuyu ihalesi ise, derin kuyu açmak için değil, sadece gradyen dediğimizi bilgi edinme amaçlı kuyular için yapıldı” diyerek, ulusal enerjimizin, İzmir’deki daha çok konuta ulaşmasında ki katkılarını, alçak gönüllülükle ifade etti.
Burada anladığım ise, eğer derin kuyu açmak için gerekli donanım sadece MTA’nın elinde var ise, İzmir’in diğer ilçelerinde derin kuyu açılması için uzun bir süre beklenilmesi, ya da İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal’ın yine gerekli girişimlerine gereksinim duyulacak.
Abdül Batur genel müdüre sormalı
Bu konuşma sürerken, sabah kahvaltısına gelerek gazetemizi ziyaret eden Narlıdere Belediye Başkanı Sayın Abdül Batur ile yaptığımız görüşme aklıma geldi. Batur’a “Göreve geldiğiniz günden bu yana verdiğiniz tüm sözleri bir bir yerine getirdiğiniz gerçek. Ancak, özellikle ikinci dönem seçim çalışmalarınızda, birincil planda ?jeotermal Narlıdere’ye gelecek’ şeklinde söyleminiz vardı? Ne durumda Narlıdere jeotermal” diye sormuştum. Batur’un yanıtı ise, “Jeotermal Genel Müdürü Ali İçhedef geçtiğimiz gün ziyaretimize geldi. Narlıdere’de önümüzdeki günlerde jeotermal ile ilgili yapılacak çalışmalar ile ilgili bilgiler sundu” derken, “peki bu bilgiler sizin için doyurucumuydu?” şeklinde ki ikinci soruma ise, “Genel Müdür İçhedef, Prenses Otel’in yanında Narlıdere’ye sıcak su vermek üzere açılacak kuyunun sondaj çalışmalarına başlandığını ifade etti” diyerek mutlu bir şeklinde yanıtlamıştı. Şimdi, İçhedef’den doyurucu (!!!) yanıt alan Sayın Abdül Batur, Vali ile olan konuşmalarımızı okuduktan sonra şu soruyu sanırım soracaktır: “MTA’nın elindeki makineler sadece derin kuyu açabiliyorsa, bu makinelerde Balçova’daki işi bittikten sonra Afyon’a gideceğine göre, hangi makinelerle Narlıdere’nin jeotermal enerji gereksinimi sağlayacak kuyu açılacak?”
Seferihisar’da elektrik üretimi
Kısa sürede aklımdan geçen bu sorulardan sonra tekrar Oğuz Kağan Köksal ile olan görüşmemize dönelim. Daha sonra konu Seferihisar’daki jeotermal kaynaklarına ve bu bölgede düşünülen elektrik üretimine geldi. Ben doğal olarak, şu sorumu Sayın Köksal’a tekrar yineledim. “Seferihisar’daki jeotermal arazisi MTA’dan 49 yıllığına, 1 trilyon 800 milyar TL benim bildiğim, sizin ifadenize göre, daha fazla rakama kiralandı. Neden böyle bir yol izlendi?” Köksal’ın yanıtı netti. “Mecliste önümüzdeki günlerde çıkacak bir yasa var. meclisten çıkacak bu yasaya göre, MTA’nın elindeki enerji havzaları satışa çıkacak. Biz bu yasa çıkmadan önce, elimiz çabuk tutarak sözleşme yeniledik. Bunu yapmasaydık eğer, MTA istediği kişilere bu arazileri satabilirdi” oldu. “Peki, Jeotermal A. Ş elektrik üretim izni alabilecek mi?” Köksal, “Biz elektrik üretimine başlamadan önce gerekli girişimleri yapacağız ondan sonra gerekli yatırımlara başlayacağız. Yok elektrik üretim izni alamazsak, MTA’ya ödediğimiz bedelin karşılığında bu bölgeden çıkarılan suyu o bölgenin ısınma ihtiyacında kullanacağız. Bu Bölgede bizim göreve gelmemizden önce yapılan ön çalışmalar 4 megawatt elektrik üretilebileceğini söylüyor. Oysa bugün yapılan ön çalışmalarda 152 derece ısı olduğunu tespit edildi. Bu bölgede en az 5 megawatt elektrik üretilebilir, bu fazla da olabilir”
İzmir’de eğitim sorunu
Bu ikili sohbettin sonlarında eğitim konusuna da değindik. Bursa’da başlattığı ?Kampus’ modelinden söz etti Köksal. Bursa’da paşlattığı ?Kampus’ geçtiğimiz günlerde Başbakan tarafından hizmete açılmış, Kampus içindeki bir eğitim kurumuna da Vali Oğuz Kağan Köksal ismi verilmişti. Bu uygulamanın İzmir’de yaşama geçirilmesini de konuştuk. Köksal, “Büyük arazi arıyoruz. Kampus yapılmaya uygun arazi arıyoruz. Bu araziyi bulabilirsek kısa sürede başlamayı da düşüneceğiz” diyerek son noktayı koydu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.