Yüzlerce bölüm halinde yayınlanan ve içinde her türden ilişkinin yer aldığı Brezilya dizilerinin usta yönetmeni Diario Notas’ın kulakları çınlasın! Adamcağız İzmir Limanı’nın tam 33 yıldır sürüncemede kalan tevsi (genişleme) öyküsünü duysa, badem bıyıklarını yolardı kesin; “Ben bu senaryoyu nasıl kaçırdım?” diye…
Haklı valla! O hayıflanmasın da kim hayıflansın?
Yapımına 1954’te başlanan ve 1959’da hizmete giren Alsancak Limanı, ilk adımı 1973’teki master plan ile atılan tevsi projesinin gerçekleşmesini bekliyor. Tam 33 yıldır. Umutla, sabırla ve inatla…
O gün doğanlar, bugün “yolun yarısına” yaklaştı. Dünyada liderler, rejimler, sınırlar, ülkeler değişti. Savaşlar, ihtilaller, muhtıralar oldu.
Velhasıl bugün, o günkü dünyadan eser yok!
Bizim liman meselesi hariç!
Bu yılın başından beri “artık bu iş bitti” diyoruz; tam liman özelleştirilecek, tevsi işi tamamlanıp kapasite artırılacak diye düşünürken, peşpeşe gelen ertelemelerle yine başa dönüyoruz.
Devlet Baba maşallah ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor. Hem de bunu öyle bir ustalıkla yapıyor ki, yılların nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile!
Siz biliyor musunuz ki, İzmir’deki limanın genişletme projelerine ilişkin belirsizlikler, bundan 129 yıl önce de vardı.
Cevat Korkut’un “İzmir Rıhtım İmtiyazı” eserinden öğrendiğimize göre, 1877 yılında İzmir Limanı’nın (tabii o zamanlar limanın yeri farklıydı) yap-işlet-devret yöntemi ile genişlemesi isteniyordu. Ancak o gün de tıpkı bugün gibi itirazlar oldu. Sonunda olay, Devlet Genel Kurulu’na kadar gitti. Kurul, 6 Rebiyülahir 1295 tarihli kararıyla, limanın genişlemesinin faydalı ve gerekli olduğuna kanaat getirip projeyi onayladı.
Ama hepsi bu! Onay havada kaldı ve icraat mafiş!
Aradan koskoca 129 yıl geçti. Ve biz bugün hala aynı şeyleri konuşuyoruz.
İşin vahim yanı, olay sadece genişlemeyle de sınırlı değil! İşin bir de tarama yönü var. Körfez’deki çamur yoğunluğu yüzünden üçüncü kuşak konteyner gemileri ile dökme yük gemileri İzmir Limanı’na giremiyor.
Çözüm ise dip taraması…
İnşallah bir 33 yıl da onun için beklemeyiz.
(Not: Bu yazının büyük bir bölümü, 3 yıl önce kaleme alınmış ve 20 Ekim 2003 tarihli Milliyet Ege’de yayınlanmıştır. Umarız liman meselesi yakında çözülür. Biz de Çetin Altan’ın yaptığı gibi aynı yazıyı 20 yıl sonra yeniden karşınıza çıkarmayız.)
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.