Adının adamı olmak!

ADALET ve Kalkınma Partisi (AKP) memur, işçi (sözleşmeli) ve emekli maaş zamlarını açıkladı.
Brüt yüzde 2.5 zam.
Esas alınan kriter, yıllık bazda azami yüzde 5 oranında tahmin edilen enflasyon idi.
Oysa, tahminlerin aksine Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre altı aylık enflasyon yüzde 4.80 olarak gerçekleşti.
Yani, bir yıl için öngörülen artış ilk altı ayda eridi gitti.
Bırakın refah payını, telafi edici zam, zorunlu ve yasal bir hak halini aldı.
Kaldı ki, haziran ayında yaşanan ekonomik kriz, YTL bazında gerçekleşen asgari yüzde 20 devalüasyon ve başta benzin olmak üzere petrol ürünleri, ulaşım, ilaç dahil temel girdiler,zorunlu tüketim mallarına yapılan zamlar ve bu zamlarla gelen ekstra yük…
Gelen artışlar anında halkın sırtına bindi.
Dikkate alınması ve değerlendirilmesi, hesaba katılması zorunlu bir başka kriter de açlık ve yoksulluk sınırıdır.
Türk-İş tarafından açıklanan ve 4 kişilik bir aile için geçerli açlık sınırı: 573.75 YTL, Yoksulluk sınırı ise; 1.861.80 YTL.
Bu tabloya göre Türkiye’de mevcut emeklilerin büyük bir bölümü açlık, sayıları yüzde 1’i geçmeyen kalan bölüm ise yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır.
Ancak…
Hükümet memur sendikaları ile toplu pazarlığın başladığında yılın ilk yarısında memur ücretlerinde 6.3 artış olduğunu açıkladı. Buna gerekçe olarak da; emniyet, din sınıfı ve teknik hizmet kadrolarında çalışan personelin yan ödeme ve tazminatlarında düzenlemeler ile birinci dönem zammı takiben yapılan seyyanen 40 YTL tutarındaki ek ödemeyi gösterdi.
Daha sonra,emniyet, din ve teknik hizmetler sınıfında yer alan personelin tazminatlarında yapılan yeni ayarlama ve uyarlamalar sonucu, bu sınıflardaki artış oranının yüzde 9.2’ye çıktığı belirtildi!…
Ama… Emekliye yapılan sadece yüzde 2.5.
Bu tabloda ‘adalet’ var mı sizce?
Oysa bu uygulamayı yapanların partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi!…
Boşuna dememişler “kişi adının adamı olmalıdır” diye..
Bu bir ayırımcılıktır değil de nedir?
Yaşlılar, emekliler maddi işkence, eziyet ve zulümle, yokluk, fakirlik ve yoksullukla yok edilmek isteniyor!
Çalışan memur, işçi toplu pazarlık yapıyor.
Hükümet tarafından öyle veya böyle muhatap alınıyor.
Gerekirse eylem yapıyor.
İş yavaşlatıyor, icabında iş bırakıyor.
Peki emekli ne yapsın?
Kim sahip çıkacak emekliye?

N’olcak bu İzmir’in hali?

İZMİR, ihmal ediliyor.
İzmir, cezalandırılıyor.
İzmir, ödediği vergilerin karşılığını alamıyor.
İzmir, yatırım fakiri.
İzmir’in süper ligde takımı kalmadı.
İzmirli holdingler merkezlerini taşıyor.
İzmir, küme düşüyor.
Sahi n’olcak bu İzmir’in hali?


Aramızda 138 bin okuma yazma bilmeyen var

GEÇTİĞİMİZ günlerde İzmir’de “Ulusal Eğitime Destek Kampanyası” kapsamında yürütülen okuma-yazma kurslarına katılan kursiyerlere sertifikalarını veren Konak Kaymakamı Ali Muhsin Nakiboğlu, Konak’ta 40 bin okuma yazma bilmeyen vatandaş olduğunu açıkladı.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitim Merkezi Başkanı Adnan Atakav da İzmir’de son beş yıl içinde başlatılan okuma-yazma seferberliğinde, okuma-yazma bilmeyen 221 bin kişi olduğunu, bunun için 4 bin 576 kurs açtıklarını ve 82 bin 960 vatandaşa ulaştıklarını söyledi.
Demek ki; 3 milyon nüfuslu kentte hala tam 138 bin kişi okuma yazma bilmiyor.
Bir yerden bir yere giderken hangi otobüse bineceğini bile bilmiyor.
Çünkü otobüsün önünde yazılı tabelayı okuyamıyor.
Belki de bu insanlar oturdukları mahalleden başka bir yere gitmiyor.
Sadece yaşadıkları kentin, mahallenin adını biliyor.
İzmir’de yaşıyor…Ama…
Henüz denizi görmemiş…
Belki de Kordonboyu’nu, Karşıyaka’yı, Kemeraltı’nı bilmiyor…
AB’ye girme hayalindeki Türkiye’nin batıya açılan penceresi olarak nitelendirilen İzmir’de durum böyleyse, kimbilir Doğu ve Güneydoğu illerinde nasıldır?
Bilgi çağını yaşayan dünyamızda bir an önce bu ayıba son verilmeli.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın