Salgın olur mu olmaz mı? Bu öngörü kağıt üzerinde mi kalır? Ama istenen panikse, biraz sabır, az kaldı. Çünkü yakında “senaryo salgın” tatbikatları da başlayacak. Bunu “hazırlık” olarak algılamayan beyinler paniği körükleyecek. Sonra ne olacak; eczaneler yok satacak. ‘Korku dağları deler’ demişler. Millet, bari “kanatsız gribi” devre dışı bırakalım diyecek. Sanki bunun arefesindeyiz…
Sadede geleyim. Bu kadar lafı niye yazdım? Bir yandan dikkatli olunması gerektiğini belirten hekimler bile “Acaba?” diyor. Örneğin; şeker hastasının kolesterol ilacını belli bir değerin üstüne çıkmadan ödemeyen devletin 65 yaşın üzerindekilerin grip aşısını karşıladığına dikkat çekiyor. Birilerinin önünde nüfusu 70 milyonu aşmış bir Türkiye var. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Briççiler buraya
Türk Tabipleri Birliği bu yıl ilk kez Ege Briç Turnuvası düzenliyor. Turnuva 7-8 Ekim 2006’da Muğla Akyaka’da Yücelen Otel’de. İlk gün Açık İkili, ikinci gün ise Patton Briç Turnuvası gerçekleşecek. Turnuvaya katılım ücreti 5 YTL. 7 Ekim 2006 Cumartesi saat 9.30’da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı önünden Muğla’ya ücretsiz otobüs kalkacak.
İkili turnuva Genel 1,2,3; Mixed 1, Senior 1, Bayan 1 ve Tabip 1 (oyunculardan en az birinin hekim olması gerekli). Kategorilerinde kupayla ödüllendirilecekler. Patton Turnuvası’nda 1,2 ve 3. takımlara kupa verilecek. Bu mevsimde Gökova harika olur. Briç bahane, tatil şahane diye düşünenlere duyurulur.
İLETİŞİM İÇİN:
Dr. Ali Akyol :
0 505 491 84 39 (Aydın)
Dr. Gürkan Polat:
0 535 397 95 59 (İzmir)
Dr. Naki Bulut:
0 542 214 23 87 (Muğla), (nakibulut@yahoo.com )
Dr. Mustafa Vatansever:
0 532 817 11 97 (vatanseverm@ttb.org.tr)
Büyüklerin oyunu
Geçen haftanın sağlık haberleri içinde hiç şüphesiz en çarpıcı olanı bir kanser ilacının bedeli ödenen ilaçlar listesinden çıkarılması haberiydi. Akşam bültenini kızım Deniz’le izlerken bu haberle ilgili yorumlarımı yüksek sesle yapmadan duramadım. Her ay yeni bir marifeti ortaya koyanları anmadan edemedim. Kafam oralara gitmişken, Deniz, “Anne bakanların en büyük hobileri nedir, biliyor musun?” diye sordu, “yap-boz” diye de yanıtlayıverdi. Cuk oturttu. Büyük oyunlarının, küçükler de farkında.
Açıklasınlar
Gerçekten de Maliye Bakanlığı’na bedeli ödenmeyecek ilaç isimlerini öneren Sağlık Bakanlığı’nın “Bilim Kurulu” üyelerinin kimlerden oluştuğunu merak ediyoruz. 45 gün bile dolmadan “yap-boz” edilen listeler. Merak ediyoruz; bir buçuk ayda ne değişiyor da bedeli ödenen ilaç liste dışı kalıyor çok değil yine bir buçuk ay geçmeden listeye alınıyor. Ne değişiyor? Kimler değiştiriyor? Bilmek, öğrenmek istiyoruz.
Sevinesiniz diye…
1 Ocak 2007 sosyal güvenlikte yeni bir dönemi başlatacak. Yürürlüğe girecek Genel Sağlık Sigortası Yasası’yla işçi, memur, yeşilkartlı hepsi aynı çatı altında olacak. Herkesin sağlık primi ödenecek, bu primler Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nda toplanacak. Halen uygulamada öğretmenin sağlık harcamasını Milli Eğitim Bakanlığı, polisinkini İçişleri Bakanlığı, yeşilkartlının sağlık faturasını Sağlık Bakanlığı ödüyor. Yeni sistemde kamu kurumları tedavi harcaması yapmayacak, sağlık primlerinin toplandığı başkanlık ödeyecek. Basit anlatımla bu. Dikkat çekmek istediğim ise “tüm vatandaşlar için sağlık primi ödeneceği” bölümü. Yani vekillerimiz için de prim ödenecek, TBMM’nin bütçesine “sağlık gideri” konul(a)mayacak. Dolayısıyla da vekillerimizin “ayrıcalıklı olma” durumları yeni yılla birlikte ortadan kalkacak. Ancak …mış demek daha doğru olur. Çünkü uygulamanın başlamasıyla birlikte doğrudan özel sağlık kuruluşlarına gidip tedavi olma olanakları elinden alınıp, sade vatandaş gibi önce devlet hastanelerine gitmek zorunda kalacak milletvekilleri “gereğini” yapmak için kolları sıvamışlar. Yasaysa yasa, bir gecede çıkartıverirler, onlar için dert mi?
Stetoskop kadar önemli
Ocak 2007 itibariyle Aile Hekimliği sistemine geçilmesi planlanan İzmir’de çalışmalar hem hummalı hem de gergin sürüyor. Çünkü tez elden toplanması gereken, sistemin olmazsa olmazı TC kimlik numaraları hala tamamlanamadı. Bu geçiş için gerekli. Geçildiğinde ise her hekimde stetoskop ne kadar gerekli ise bir bilgisayarının olması da o denli zorunlu. Kendisine kayıtlı her kişinin “özel hekimi” gibi olacağı, gece gündüz bayramda, tatilde ara-nabileceği için de bilgisayarının diz üstü olmasında yarar görülüyor. Hem muayenehanede bırakıp çalınma korkusu yaşamayacak, hem de hastası başvurduğunda evinde de gezmekte de olsa tuşa basıp bilgileri-ne ulaşabilecek. Bu ihtiyacın farkına varan yetkililer, bir süre önce öğretmenlere açılan laptop kampanyasının benzerini düşünüyor. Laptopsuz öğretmen kalmasın, denmişti. Şimdi de laptopsuz hekim kalmasın, denilecek. Pazarlardan pazar beğen…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.