Pardon, “barış” mı dediniz?

İZFAŞ’ta bir “kısa panel” vardı. “Fuar ile ilgili son basın toplantısı” diye gittim ama bir de baktım ki birbirinden değerli “gerçek” aydınlar oturmuş “barış” konuşuyorlar. Hepsi de şu 12 Eylül darbesinin, “barış” taraftarları diye yargıladığı “Barış Derneği Davası” aydınları. CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, eğilip bükülmeyen ender İstanbul yazarlarından Ali Sirmen, Gencay Şaylan, davanın İzmirli sanıklarından Ergun Elgin ve Öner Yağcı.
Hepsi de “barış” ve yaşadığımız sürece ilişkin kısa ama çok önemli mesajlar verdiler. Fakat Kemal Anadol’un 5 Eylül’de TBMM’de görüşülecek olan “Lübnan’a asker gönderme tezkeresiyle” ilgili “karşı çıkmalıyız çünkü bu Türkiye’nin başına büyük bela açacak” sözünün ardından, ustamız gazeteci yazar Ali Sirmen’in “barış bugün en güçlü kavram. Baksanıza savaş için hazırlanan askeri güçlere bile barış gücü deniyor” mesajı çok önemliydi. Hele Gencay Şaylan’ın ABD’nin fırıldaklarını kısaca hatırlatması takdire değer sözlerdi.
1 Eylül Dünya Barış Günü. Savaş çıkaran, katliam yapan, sömürgeciliğin her türlüsünü yerel halklara yaşatan eli kanlı sözde demokrasi bekçilerinin silah sesleri altında, çocuk çığlıkları eşliğinde kutlanacak Barış Günü.
Ama İzmir’de de fuar açılacak. Fuar’ın açılışına katılacak AKP’li vekiller “tezkereye” ne oy verecekler ve gerekçeleri ne bilmiyoruz. Ama CHP’li vekilleri biliyor ve destekliyoruz. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun “barış” çağrısına aynen katılıyoruz.
Ama yine de, yine de yanıtını fuar açılışında arayacağımız bir soru var beynimde. Kim bilir belki bu sorunun yanıtı alabilmek için, yorgun ve uykusuz bile olsam fuar açılışına gideceğim.
Bir barış günü açılacak fuarda, konuşma yapacak ve “el alemin ülkesine asker göndermekten yana” muhteremler, umarım “mantıklı ve insani” gerekçelerini de sıralar.
Mesela TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da konuşma icra edeceklermiş. Geçtiğimiz günlerde, TV ekranlarında, gözümüzün içine bakarak yaptığı bir konuşmasında asker göndermeyi desteklediğini açıklamıştı. Üstelik Mehmetçiğin kanıyla, evrensel ekonomik dengeler arasında garip bağlantılar kurmuştu.
Ne dersiniz, fuar açılışında da aynı konuda konuşur mu?
İsrail’in Lübnan’da ağzında emziğiyle, bilerek ve isteyerek öldürdüğü 10 günlük bebeğin kanı kurumadan “dünya barış günü” kutlayacağız. Ve fuar açacağız. Umarım “barış” çağrısının yapılacağı Fuar’da “savaştan yana” densizlik yapılmaz.
Pardon pardon, ben “barış” dedim değil mi? Hem de 2006 yılının “1 Eylül”ünde?

Neredesiniz AB destekçileri?

Benim “Avrupa Birliği” ile ilgili düşüncelerimi herkes bilir. Karşı olduğum noktanın, Türkiye’nin özellikle AKP Hükümeti kurulduğundan beri, AB karşısındaki “sürekli ödüncü” tavrı olduğunu, tam olarak anlatamasam da, “kişi kendini bilir” anlayışına sadakatimden fazla uğraşmıyorum. Ancak özellikle İzmir’de AB ile ilgili “tam destek” veren kimi çevrelerin samimiyetsizlikleri de gözümden kaçmıyor.
Ben ülkemin ve devletimin bazı çalışmalarını sertçe de eleştirsem, ülkemin, milletimin, devletimin “rezil” olmasını asla istemem. İstemediğimi de haykırırım. Ama sanırım samimiyetsiz ve dar görüşlü bazı sözde AB’ciler, AB ile ilgili sadece kendilerini “merkezde” gördüklerinden, çevrelerinde olan biteni algılayamıyorlar.
22 Eylül gecesi İzmir’de çok büyük bir etkinlik yapılacak. Avrupa Birliği üyesi 31 kentle eşzamanlı ve Türkiye’de sadece İzmir’de “Bilim Gecesi” etkinliği yapılacak. Çaka Bey Kampusu’nda düzenlenecek etkinliğin AB düzeyinde tek sahibi de Ege Üniversitesi EBİLTEM.
Büyükşehir Belediyesi’nin de destek verdiği etkinliğin anlamını İzmir’deki bazı AB’ciler anlamadı ama galiba “köfteyi” benim gibi “AB düşmanı” çaktı!
22 Eylül’deki etkinlik için basılan davetiyeler, bilim meraklısı çocuk ve ailelerine ücretsiz dağıtılacak. Ancak bu davetiyelerin dağıtımlarının doğaldır ki, yurttaşların toplu olarak bulunduğu yerlerde yapılması gerekiyor. EBİLTEM de yine doğal olarak bazı ecnebi hipermarketlerine de başvurmuş. Üstelik bu “ecnebi hipermarketlere” hep AB üyesi ülkeler İngiltere ve İsveç sahip. Ama EBİLTEM’in “ücretsiz bilim gecesi davetiye dağıtma” isteğine, bu ecnebiler “olumlu” yanıt vermemiş.
Katıldığı her “lüks otel” toplantısında, AB’ye övgüler yağdıran İzmir’in her cins STK’na ve üniversitenin arazisini ecnebilerin hipermarketlerine “verenlere” önemle duyurulur!
Bu yazının devamı gelecek. Bazıları zırhlarını giyse iyi olur bence!

Nebil ve arkadaşları gelmiyor

Kesinleşti. Zafer de “gerçek İzmirlilikten yana” tüm yurttaşlarındır. Ama “doğruya” saygı gösteren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen’e, “tüm baskılara ve yanlış yönlendirmelere” rağmen “tek doğruyu” uyguladıkları, İzmirlileri kimsenin aldatamayacağını hiç olmazsa bu örnekte gösterdikleri için kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Öte yandan şahsıma ve beni destekleyen “az sayıdaki” yürekli gazeteciye densizce ama korkakça yaklaşımlar sergileyenlerin maskelerinin de yakın zamanda düşürülmesi için elimden geleni yapacağıma yemin ederim. Unutulmasın ama İzmir, “onun bunun dingosunun ahırı” değildir, hele İstanbul’un “sözde halkçı” tiplerinin babalarının çiftliği hiç değildir!
İnanıyorum ki “Nebil ve arkadaşlarının boşluğu” mutlaka doldurulacak hatta hiç hissedilmeyecektir! Çünkü fuarda Ali Sirmen gibi çok değerli aydınlar da var!

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın