Hani verdiğiniz sözler ettiğiniz yeminler…

CHP, 2004 yerel seçimleri öncesinde belediye başkan adaylarının okuması için “Yerel Yönetimler İçin Temel İlke ve Çözümler” başlığı altında bir kitapçık yayınlamıştı..
CHP’li belediye başkan adaylarına verilen ve il başkanı tarafından okutulan bu kılavuz niteliğindeki yayının “CHP Yerel Yönetici Adayı Olarak Söz Veriyorum” başlığı altında yer alan bazı bölümleri size hatırlatmak istiyorum:
“Yönetim anlayışım, uygar, akılcı ve sağlıklı bir kentleşme sağlamayı; dürüst, verimli, üretken bir yönetim oluşturmayı vazgeçilmez hedefler bilerek; hiç bir koşulda açıklıktan, saydamlıktan ve hesap verme sorumluluğu anlayışından ödün vermeyeceğim ve mal varlığımı her yıl kamuoyuna açıklayacağım. İhale sürecinin her aşamasını saydam kılarak kent halkının bilgi edinme ve denetleme hakkını sözde değil, özde gerçekleştireceğim.
Yerel yönetimin borç ve istihkak ödeme programlarını önceden duyuracağım; ödeme bilgilerini her hafta ilan edeceğim.
Savurganlığı önleyeceğim.
Hizmet maliyetlerini düşüreceğim.
İşleri daha kısa sürede bitireceğim.
Ve sonuç olarak; dürüst, güvenilir, saydam, hesap veren; bir kuruşu boşa harcamayan, verimli, üretken bir yönetim oluşturacağıma; öncelikle kimsesizin, muhtaç hastanın, yoksulun, işsizin, dar gelirlinin, emekçinin yanında olacağıma; kent halkının refahı ve huzuru için her türlü çabayı göstereceğime; çağdaş bir kent yaratacağıma; kamuoyu önünde söz veririm.”
Şimdi, CHP’li belediye başkanlardan kaçı bu verdikleri söze sadık kalıyor?
Örneğin; kaç belediye başkanı ihale sürecini saydam yapıyor, halkı bilgilendiriyor?
Ama…
“Herkes çalıyor, biz neden çalmayalım” anlayışı içindeki kötü örneklere ses çıkarmayanların yarın seçim sathı mahalline girilince, vatandaştan hangi yüzle oy isteyeceğini doğrusu çok merak ediyorum.
Ancak…
Görüştüğüm çok sayıda milletvekili, meclis üyesi ve partili bu tür davranışların CHP’ye hiç yakışmadığını ve bu olayları partiye mal etmemek gerektiğini söylüyor.
Gerekenlerin ise bir an önce yapılmasını istiyor.

Şirinler, havalılar ve laylaylomcular!

ESKİ bakanlar, eski belediye başkanları bürokraside üç tip olduğunu söyler.
Bunlar; şirinler, laylaylomcular ve havalılar.
Bu tipler nice bakanları, nice belediye başkanlarını parmağında oynatırmış…
Nice iyi niyetli, temiz kişilikli bakanlara, başkanlara kendi pisliklerini temizletirlermiş.
Nice onurları incitmşler.
Nice temiz bakan ve başkanları kirletmişler.
Eski bakanların ve başkanların anılarından yola çıkarak bu üç tipin ortak özelliklerini anlatalım isterseniz size…
Bir; Çok güzel göz boyarlar. Çalışmazlar, çalışır görünürler. Başında bulundukları birimi pislik götürür.
Ama… Kendilerini bakana veya başkana müthiş çalışkan gösterirler.
Pire gibidirler.
Kan emerler, hiç durmazlar.
Oradan oraya koşarlar.
Sanırsınız ki; ölümüne çalışıyorlar.
Oysa çoğu zaman masalarının başında tıpkı leylekler gibi “lak lak” yaparlar.
Çalışkanlık, onlar için sadece maskeden ibarettir.
İki; çok dürüst gibi görünürler.
Sanırsınısız ki; birer evliyadırlar. Gerçekte ise öyle değiller. Çok rahat kayırma ve kollama işine girerler.
Başlarındaki bakan ya da başkan, isterse bunlara her türlü ahlaksızlığı, yolsuzluğu, hırsızlığı yaptırabilir.
Hortumculuğu da kotaranlar bu tiplerdir.
Nitekim eski bir bakan bu tip bürokratlarla ilgili şöyle der:
“Yahu kadın bir şirin, ağzından bal akıyor. Meğer içi zehir, göz boyayıcı bir tembelmiş. Hakkında internet sitelerinde anlatılan rezilliği, görevden ayrıldıktan sonra öğrendim. Benden gerçeği gizlediler. Bana da ülkeye de büyük zararlar verdiler.”
Üç; birimleriyle ilgili iş ve ihale sahipleriyle çok yakın ilişkileri vardır.
Senli, benlidirler.
Her türlü rüşvet ve yolsuzluğa açıktırlar.
Şirketlerin düzenlediği hiç bir geziyi, ziyafeti kaçırmazlar.
Gönderdiği hediyeleri reddetmezler.
Zevklerine, boğazlarına ve hazlarına çok düşkündürler.
İstanbul, Ankara ve İzmir’in en lüks lokantalarını çok iyi bilirler.
Çünkü…
Oralarda yerler, içerler.
Bunların yaptıkları işlerden kimsenin ruhu duymaz.
Çünkü…
Çok iyi kamuflaj yaparlar.
Hatta iş sahipleriyle gönül ilişkisi bile kurarlar.
Eski bir belediye başkanı böyle tiplerden birisiyle ilgili olarak şöyle anlatıyor:
“Yahu rezil kadın, sevgilisi davayı kazansın diye mahkemeden evrak saklamış. Amiri yakalayınca da ‘Ne yapayım kaymak gibiydi’ diyor.”
Bu tiplerdeki bürokratlar, yurt içi ve yurt dışı gezilerinin hiç birini kaçırmazlar.
En uzak diyarlara uçarlar.
Devlet kesesinden saltanat sürerler.
Pek çok kurumda olduğu gibi işlerini dürüstçe yapan bürokratlar ise acı ve isyan içinde uğradıkları haksızlığa mı yansınlar, yoksa bu tipteki bürokratların kurumlarını çürütüp kokuşturduklarına mı?
Bugün, ortak özelliklerini anlattığım bu bürokrat tiplerini, haftaya tek tek analiz edeceğim.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın