Yıllardır, ne zaman izne çıksak, daha doğrusu eşim çıksa, – ben sık sık tebdil-i iş yaptığım için, çoğu zaman onlara eşlik edemiyorum çünkü- memlekette bir şeyler oluyor! Bizde değil ama çevremizde böyle bir inanış var nedense!
Haksız sayılmazlar aslında… Aklıma bir anda geliverenler şunlar: 17 Ağustos Marmara Depremi, Sivas Katliamı, 57. Hükümet’in iktidarını saylayan Hüsamettin Özkan’la başlayan istifa fırtınası, Can Yücel’in ölümü, büyük trafik kazaları… Biz bunları hep tatilde haber aldık.
Bizim tatillerin memlekete bir uğursuzluk getirebileceğine elbette inanmıyoruz biz. Neden derseniz, bizim çalıştığımız dönemlerde eksik olmayan facialara, yaşananlara bakmanız yeterli! Sadece Türkiye değil, bütün dünya giderek daha da yaşanmaz hale geliyor ne yazık ki!
Şimdi tatile çıkarken durum yine kötü! Ortadoğu yanıyor, çocuklar ölüyor, anne-babasız kalıyor. Endonezya, eskileri kapanmadan oluşan yeni deprem yaralarını sarmaya çalışıyor. Memleketimizin doğusundaki kan durmuyor, olaylar giderek şiddetleniyor. Gelişmemiş ülkeler açlık, yoksulluk, salgın hastalıkların pençesinde kıvranıyor.
Keşke bir mucize gerçekleşse ve tatilimiz bittiğinde bambaşka bir dünya karşılasa bizi!
Sözgelimi; Bush kafasını çarpsa, hafıza kaybı yaşasa ve dünya üzerinde Ortadoğu diye bir bölge olduğunu unutsa, ne güzel olurdu değil mi? Bizi de unuturdu ve memleketimizin doğusundaki kanı durdurmak çok daha kolay olurdu o zaman. Ekonomimiz de yola girer, demokrasiyle yönetildiğimize yeniden inanırdık herhalde.
Tatile çıkarken bu kez beni en çok endişelendiren politika konusu ise Başbakan Recep Tayip Erdoğan’la Yardımcısı Abdullah Gül arasındaki gerginlik aslında. Yine sıcak bir akşam üstü bu ikili arasında yaşananlar nedeniyle yeni bir kaos içine girdiğimizin haberini alabiliriz gibi geliyor bana.
Gözümün arkada kalacağı başka bir konu ise; şu dereleri boyayan çevre katilinin hala belirlenememiş olması! Yine de bir gelişme oldu da Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü kirleten maddenin kırmızı renkli bir oto şampuanı olduğunu tespit etti. Şimdi sıra bu şampuanları kimin kullanarak dereyi kirlettiğini ortaya çıkarmaya kaldı. Körfez’in denetimini Çevre İl Müdürlüğü’ne bırakmayı tercih eden Başkan Aziz Kocaoğlu, gurur meselesi yaptı galiba; derelerin altını üstüne getiriyor, bütün delikleri kapattırıyor! Umarım bir daha bu kötü olayı yaşamayız! Ama çevre katili ısrarlıysa yine de, ondan bir ricam olacak: Hiç olmazsa bu kez mavi boya kullan da, tam alışmışken Körfez’in mavi rengini unutmayalım!
Bakmayın espri yapmaya çalıştığıma; içim gerçekten kan ağlıyor. Sabah gazeteleri okurken, akşam televizyonda haberleri izlerken engel olamıyorum gözümün yaşlarına! Bütün bir yıl özlemle beklediğimiz tatile çıksak da, bu acılardan uzak durmak olanaksız.
En acısı ise hiçbir umut ışığının görünmüyor olması… Barış ve güzel günler o kadar uzak görünüyor ki…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.