Geçtiğimiz yasama yılının sonunda Meclis’e gelen Türk Vatandaşlığı Kanun Tasarısı görüşmeleri boyunca tam iki buçuk ay komisyon çalışmalarında Nazım Hikmet’in o dönemki kanuna aykırı olarak 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarıldığını; gündemdeki tasarının Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesine atıfta bulunduğunu ve bu sözleşmede “Hiç kimsenin keyfi olarak vatandaşlıktan çıkarılamayacağı” hükmünün yer aldığını dile getirdik. Bu açılardan kanun tasarısındaki yürürlükten kaldırılan mevzuat başlıklı maddeye, Nazım’ı vatandaşlıktan çıkaran Bakanlar Kurulu kararının kaldırılması yönünde bir cümlenin eklenmesi için önerge verdik. Bizlere göre bu onur Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olmalıydı. Bunu da sıkça dile getirdik. Oysa bu iki buçuk ay Meclis Başkanından tek kelime yorum ya da destek gelmedi. Başkan ya Meclis çalışmalarını takip etmiyor ya da bu görüşlerimize katılmıyordu. Sonuç olarak maalesef bu önergemiz yasa yapma tekniğine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Fakat önde gelen idare hukukçuları ve Meclis’teki hukuk uzmanlarına göre bir bakanlar kurulu kararının bir yasa ile ortadan kaldırılmasında hiçbir sakınca bulunmuyordu.
Şimdiyse Sayın Meclis Başkanı, Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’ye büyük destek vererek sömürgecileri memleketimizden kovmamızda önemli bir etkisi olan Sovyet Rusya’nın kurucusu Lenin hakkında sarf ettiği sözlerin ardından, ortaya çıkan ve kendisini cehaletle suçlayan tepkileri ortadan kaldırmak üzere Nazım’ı kullanmaya çalışmaktadır.
Türbe Merakı
Bir yandan Nazım’ın vatandaşlığı için meclisin önüne gelen tasarıda yaptığımız öneriye tek kelime destek vermeyeceksin diğer yandan, mezarı için en iyi yer şurasıdır bir an önce getirilmeli diyeceksin. Böylesine bir yaklaşım Nazım gibi büyük bir şairi büyük bir vatanseveri görüşlerinden, sanatından, soyutlayıp mezarını bir türbe haline getirme çabasıdır. Turistik bir yaklaşımdır. Önemli olan Nazım’ın vatanseverliğinin, sanatının, eserlerinin ülke gençliğine öğretilebilmesidir. Bunun için ise öncelikle Nazım’a yapılmakta olan bu utanç verici haksızlığın giderilmesi gerekmektedir.
Bülent Arınç, Nazım hakkında gerçekten samimiyse Moskova’da sarf ettiği bu sözleri unutmasın. Türk Vatandaşlık Kanun tasarısı önümüzdeki yasama yılında Genel Kurula gelecek ve biz orada Nazıma yapılan haksızlığın giderilmesi için bir önerge daha vereceğiz. İşte o zaman Bülent Arınç’ın izleyeceği tutum, AKP grubuna yapacağı tavsiyeler bu konuda ne kadar samimi olduğunu gösterecektir.
Kamuoyunun konuyu dikkatle takip etmesini öneriyor, saygılarımı sunuyorum.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.