Babama mektup

Keşke bulunduğun yerde internet osaydı da okuyabilseydin sana yazdıklarımı… Adresin de belli değil ki yollayabileyim sana bu mektubu. Yine de yazıyorum işte.

Anne evin temelidir, anne sevgisinin yerini bir şey tutmaz diyerek büyütürler bizi bu toplumda. Oysa baba sevgisi de çok başka…

Yaşı kaç olursa olsun, tam tersine yaş aldıkça insan daha mı çok ihtiyaç duyuyor ne babasına. Şööyle oturup karşılıklı bir baba kız kahvesi içmeyi ne kadar isterdim seninle.

Kısmet olmadı işte.

Sen benim üniversiteyi bitirip meslek sahibi olduğumu da göremedin. Benim ekmeğimi elime alıp, bana emanet ettiğin annemle birlikte paylaştıklarımızı da.

Ah baba, ne vardı sanki erkenden gittin bizi bırakıp?

Eve yorgun argın geç vakitlerde gelirdin elinde fırından çıkmış sıcacık ekmek ve çikolatayla. Meşin ceketinin kokusu, başındaki deri kasketin, soğuktan üşümüş küçücük kulaklarınla yine de gülümserdin bizlere. Her zaman bembeyazdı çorapların, gömleklerin. Hep tiril tirildi üstün başın. Ufak tefek bir adamdın, ama gönlün kocamandı.

Yıllar sonra evlenip gittiğimde sen yoktun ne yazık ki yanımda. İnsanın kendi limanı gibi olmuyor başka limanlar asla… En ufak fırtına da kapatıveriyor kapılarını yabancı gemilere…

Ah baba, bazen burnumun direği sızlıyor. Daha çok koyuyor gidişin yaş aldıkça. Her gün çıktığımız yaşam yokuşu, giderek daha da dikleşiyor. Daha sertleşiyor hava koşulları. Rüzgarlar daha sert esiyor… Sallanıyor ama yıkılmamaya çalışıyoruz.

Canım babam, sesimi duyuyor musun bilmem. Mekanın cennet olsun e mi? Yattığın yer gül bahçesine dönsün. Biliyorum ki, sen bize sıkıldığımız anlarda yine dua edersin oralardan. Hissedersin sevgimizi.

Canım babam… Sen de yanında yattığın babanın koynunda rahat uyu…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: