Bu tepkilerin ardından Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, “çevir kazı yanmasın” cinsinden açıklamasında; “Artışın kaynağı diş çekim ücretleridir, ancak özeldeki değil kamudaki” dedi.
Kamudaki artış enflasyonu nasıl etkiliyor diye, şöyle bir soruşturdum. “Devlet özelden ağız diş sağlığı hizmeti almıyor. Hele diş çekimi hiç almıyor. Ancak 90 gün içinde veremediği hizmetleri özele sevk ediyor ki bunların sayısı çok düşük, içinde de diş çekimi yok. Bu bir.
Kamudaki artış enflasyonu etkilemez. Çünkü bu Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında paranın bir yerden bir yere aktarılmasıdır. Bu para piyasaya girip çıkan bir para değil. Bu iki.
Bütçe uygulama Talimatı’na göre kamudaki diş çekim ücreti geçen yıl 13.52 YTL. idi. Bu yıl 20.00 YTL. oldu. Fark 6.48 YTL, artış yüzde 48. Yani açıklanan yüzde 26.64’lük artış da doğru rakam değil. Bu da üç.
Özetle enflasyonla ilgili açıklamalardaki doğrular yanlışlar bir tarafa, görünen şu ki devletin kendisi enflasyonu körükleyen bir karar almış…” diye yanıtladı bir dişhekimi. Bilgilerinize sunulur.
Aile hekimliği sözlüğü
İstense de istenmese de görülen o ki Aile Hekimliği Sistemi gelecek. Bu sistemde isimler değişiyor. Örneğin illerde İl Sağlık Müdürlüğü, ilçelerde ilçe sağlık grup başkanlıklarının yerini “yerel sağlık idaresi” alacak.
Sağlık grup başkanlıklarının adı Toplum Sağlığı Merkezi olacak.
Aile hekimi: Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri veren kişi. Aile Hekimliği Uzmanı veya Sağlık Bakanlığı’nın öngördüğü eğitimleri alan uzman hekim ya da pratisyen hekim.
Geçici aile hekimi: Aile hekiminin yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan aile hekimi.
Aile sağlığı elemanı: Aile hekimi ile birlikte hizmet veren, sözleşmeli çalıştırılan veya bakanlıkça görevlendirilen hemşire, ebe, sağlık memuru.
Geçici aile sağlığı elemanı: Aile sağlığı elemanının yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan aile sağlığı elemanı.
Aile sağlığı merkezi: Bir veya daha fazla aile hekimi ile aile sağlığı elemanlarınca aile hekimliği hizmetinin verildiği sağlık kuruluşu. (Şimdiki sağlık ocakları)
Çığlıkları duyan yok
Neredeyse iki ay oldu, bağışıklık sistemi hastalıkları tedavisinde kullanılan ve üzerinde nasıl bir oyun oynandığı anlaşılamayan ithal ilaçlara ulaşamayan hastalar perişan.
Sorunu Türkiye’nin gündemine ilk kez İzmir Eczacı Odası getirdi.
Başkan Tuncay Sayılkan ve yönetim kurulu bir yandan sorunun nereden kaynaklandığını bulmaya çalışıyor, bir yandan da çözümü için mücadele veriyor.
Hastalar çığlık çığlığa, “ölüyoruz” diyorlar.
Bizler de yazıp çiziyoruz.
Ama tık yok.
İşin tuhaf tarafı, bu ilacı alamayan hastalar yoğun bakımlık oluyorlar ve faturası devlete ilacın maliyetinden daha ağır.
Yapılmak istenen ne? Anlamak mümkün değil.
IMF’nin sağlık harcamalarında tasarrufa gidilmesini istemesiyle ilgili olarak “Sağlıkta kesinti olmaz. İnsan sağlığı herşeyin üzerindedir” diyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın dikkatine.
Bir istatistik
1999/2003 yılları arasında İstanbul Tabip Odası’na hasta ve hasta yakınları tarafından yapılan şikayetler tez konusu olmuş. Bu yıllar arasında yapılan 1280 şikayetin incelenmesi sonucunda dağılım;
Hasta haklarını ihlal etmek: Yüzde 38,
Mevzuata aykırı davranmak: Yüzde 37,
Deontolojiye aykırı davranmak: Yüzde 14,
Haksız çıkar sağlamak: Yüzde 10.
Tıbbi hata veya ihmal saptanılarak disiplin cezası verilmesine karar verilen hekimlerin çalıştıkları sağlık birimlerine göre dağılımları;
Özel hastane: Yüzde 79
Muayenehane: Yüzde 10
Devlet hastanesi: Yüzde 6
Üniversite hastanesi: Yüzde 5
Hatalı bulunan hekimlerin sektörlere göre dağılımı;
Özel sektör: Yüzde 89
Kamu sektörü: Yüzde 11
ÖZLÜ SÖZ : Kusurlarınızı size söyleyebilecek arkadaşlar bulun.
N. Borleau
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.