Kültüre yatırımın nesi kötü?

Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’a yöneltilen “kültür müdürü gibi çalışıyor” eleştirilerini şaşkınlıkla izliyorum. Konuyu Egeli Haber Gazetesi’nin mayıs sayısının manşetine taşıyarak, kültüre yatırım yapmanın nesinin kötü olduğunu anlamaya çalıştık.

Malum, nisan ayının ortalarında Başkan Muzaffer Tunçağ, göreve gelişinin ikinci yılında çalışmalarını anlatan bir toplantı yapmıştı. Toplantı, basında geniş yer buldu. Bazıları ise, toplantı vesilesiyle Tunçağ’ı eleştirdi. Bunların başında, Kent-Yaşam yazarı da olan Hasan Tahsin arkadaşımız yer alıyordu. Hasan’a göre Konak Belediyesi fazla entel takılıyor, asıl yapması gerekenleri göz ardı ediyordu.

Başkan Tunçağ, muhabir arkadaşımız Ayşegül Güneysu’ya verdiği röportajda, “Kültürel etkinlikler bizim temel çalışmalarımızdan. Sosyal belediyecilik anlayışını benimsiyoruz. Bayındırlık çalışmalarını herkes yapıyor. Amacımız sırtlarda ve merkezde eşit hizmet vererek Konak’ı daha çağdaş bir noktaya taşımak.” diyerek, hiç de sert olmayan, uygar bir yanıt verdi.

Asıl yanıt bence, Başkan’ın eski Kültür Müdürü Salim Çetin’den geldi. Uzun zamandır Konak Belediyesi’nin kültür-sanat çalışmalarını yürüten, bir süre önce de görevi başka bir kişiye devreden Salim Çetin, eleştirileri biraz da üstüne alınarak, yine Egeli Haber’deki köşesinde yanıtladı. Aslında Hasan Tahsin’e bir açıklama mektubu göndermiş ama, herhalde bir nedenle yayınlanmamış. Biz de o mektubu, “elçiye zeval olmaz” diyerek yayınladık.

Salim Çetin, “İki Bakış Açısı: Elitizm ve Denge” başlıkla yazısının bir bölümünde, “Yazınızda, Sayın Başkan’ın kültür sanata biraz fazla önem verdiğini, dolayısıyla ‘dengeleri’ gözetmediğini belirtiyorsunuz. Aslında bu denge meselesinin biraz göreceli olduğunu düşünüyorum; diğer yatırımlar ve hizmetler yapılırsa dengesizlik bu derece göze batmayabilir. İkincisi, yıllardır olmadık işlere gerekenden çok önem verilirken kimsenin sesi çıkmıyordu…” diyor ve devam ediyor:

“Kültür sanat biraz özerk bir alan. Kendi mecrasında akan bir su gibi. Kotarılması, örgütlenmesi bir miktar kültür biriminin içinde oluşan bir yapılanma… Bu olguyu diğer birimler gibi görür, o bürokratik çarkın içine çeker, Başkanı ve diğer karar mekanizmaları etkin kılarsanız, galiba toplumdaki algılamanın böyle olmasına davetiye çıkarırsınız. Sanıyorum olan bu… Başkan, onlarca etkinliğin hepsinde olmak zorunda değil. Olunca sanki diğer hizmetler aksatıldığı gibi bir yanılsama ortaya çıkıyor. En azından algılamanın böyle olduğuna inanıyorum.”

Çok basit ve net bir açıklama… Doğrusu, ben de kenar semtleri önemseyen, bunu slogan haline getiren bir başkanın bunları hak ettiğine inanmıyorum. Oradaki gençlerin, kadınların, çocukların bu yolla kente entegre olabilecekleri görüşüne kesinlikle katılıyorum.

Salim Çetin’in de dediği gibi, Alsancak Şenliği’ni küçümsemenin yerine, diğer semtlerde de bu tür etkinlileri çoğaltmak ya da bu şenlikteki eksiklikleri belirtmek çok daha doğru olur.

Keşke bütün semtlerde bu şenlikler, pop starlarla falan değil de, semtin geçmişten bugüne gelen kültürünü öne çıkaran etkinliklerle gerçekleştirilebilse…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın