Biraz abartılı oldu ama, bu yukarıda bahsettiğim hastalıklardan en az birinin, yani özellikle yüksek tansiyonun sebebini doktorlar yemeklerde kullanılan salçaya bağlıyor. Ev yapımı salçalar o kadar tuz yüklü oluyor ki, tansiyon hastalığına adeta davetiye çıkarıyor…
Ben bu tansiyonla ilgili ince ayrıntıyı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrin ve Metabolizma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın bir konferansında yakaladım. Salihli’de 1000 kişi üzerinde yapılan bir sağlık taramasında diyabet ve tansiyon hastalığının çok yaygın olduğunun ortaya çıkması üzerine, özellikle ev hanımlarına yönelik bir konferans veren Profesör Yılmaz, “Yemeklerde mümkün olduğunca az salça kullanın.” mesajı verdi.
Şişmanlık (obezite), şeker (diyabet) ve yüksek tansiyonun ülkemizde ulaştığı boyutları öğrendiğimde ise inanamadım. Türkiye’de her 3 kişiden birinde bu üç hastalıktan en az biri bulunuyormuş. Daha da önemlisi bu üç düşman bir üçlü sac ayağı gibi, biri bir diğerini tetikleyebiliyormuş!
Bu tetikleme nasıl mı oluyormuş? Gelin bunu biraz açalım, çünkü etrafımızda bu üç düşmana o kadar çok rastlıyoruz ki. Anne-babamızda yoksa, teyze, hala, amcalarda mutlaka bir yerde karşımıza çıkıyor. O yüzden bilinçli olmakta fayda var.
Dünyada ölüm sebeplerinin başında kalp damar hastalıklarının geldiğini çoğumuz duymuşuzdur. Şişmanların büyük kısmı solunum rahatsızlığı çekiyor ve ciğerlere az oksijen gittiği için kalp hastalığına sebep oluyor. Şişmanlık ayrıca diyabete de neden oluyor. Ve sıkı durun: şeker hastalığı yüzde 80 oranında şişman kişilerde ortaya çıkıyor.
Profesör Candeğer Yılmaz bu yukarıdaki bilgileri veriyor ve yapılması gereken ilk işin egzersiz desteğinde zayıflamak olduğunu belirtiyor. Bunun için haftada en az 3 gün birer saatlik yürüyüşün önemi büyük. Hepimiz ihmal ediyoruz ama, bir yaştan sonra geri dönüşün mümkün olmadığını ve kilo vermenin yaşlandıkça daha da zorlaştığını unutuyoruz.
Gelelim yanlış bildiğimiz ve ısrarla yaptığımız hatalara: 3 ana öğün zamanında yenecek ve Akdeniz usulü beslenmeden vazgeçilmeyecek; meyve suyu yerine lifli olduğu için meyve tüketmeye özen gösterilecek; bir gevreğin 4 dilim ekmeğe eşdeğer olduğu ve kepekli ekmekte de kalori olduğu unutulmayacak; yemeklerde 4 yemek kaşığı, salatalarda 1 tatlı kaşığı yağ ölçüsü aşılmayacak; fast food’un yanına dahi yaklaşılmayacak; sinemada atıştırılan patlamış mısırın çok yüksek kalorili olduğu unutulmayacak.
Benimsediğimiz zararlı alışkanlıklar listesi aslında o kadar kabarık ki, burada tamamına yer vermeye imkan yok. Aslında her şey kişinin kendi iradesiyle ilgili. “Şu kurabiyeyi atıştırsam, bana ne kadar zarar verir ki” dediğiniz anda, ipler kopuyor.
Önlenebilir olması nedeniyle doktorlar en çok şişmanlık üzerinde duruyor. 5 kilogram verebilen bir kişinin diyabete yakalanma ihtimali yüzde 50 azalıyor. Sadece bu bile bilinçli bir rejime başlamak için iyi bir enformasyondur diye düşünüyorum. O halde var mısınız, herkes kendine bir yürüyüş parkuru belirlesin ve haftada en az üç kere birer saat yürüsün. İnanın denemeye değer!..
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.