Metronun bitirilen ve devreye alınan bölümleri bu kentte 3 belediye başkanını geride bıraktı: Yüksel Çakmur, Burhan Özfatura ve Ahmet Piriştina. Piriştina’nın yaşamını yitirmesinden sonra koltuğa oturan Aziz Kocaoğlu’na da belki siyasal yaşamının en önemli adımını, metronun “Üçyol-Üçkuyular” arasındaki bölümünü yaparak atabilecekti. Bu proje Kocaoğlu tarafından başlatıldı ve bitimi için çok hızlı bir süreç verildi. Ama firmanın TMSF ile ilgili sorunları ve diğer problemler iddialı sözleri kısa sürede çürüttü.
Bu projeye ilişkin atılan adımlar “teknik” anlamda olduğu kadar, siyasal anlamda da tam bir “batağı” ifade ediyor. Bu eleştirileri, hem köşe yazılarımda, hem TV programında dile getiren bir gazeteciyim.
Ağızda sakız edenler
Metronun bu bölümüyle ilgili sorunları açıklıkla aksayabileceğini birçok meslektaşımdan önce dile getirdim. Ancak, son günlerde bu sorun İzmir’deki gazetelerde gündeme alındı.
Meslektaşlarım ve bazı köşe yazarı buna yönelik ağır eleştirilerde bulunmaya başladı. Gelişmeler üzerine, bu değerlendirmeleri yapanları Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçen hafta sonu meclis toplantısında eleştirdi. Kocaoğlu, meclis konuşmasında bir yandan yazarları eleştirirken, diğer yandan Üçyol – Üçkuyular metro hattında çalışmaların durmasının söz konusu olduğunu artık itiraf etti.
Metro hattının 2007 yılı Şubat ayında bitirilmesi hedefinin artık gerçekleşmesinin mümkün olmadığını kaydeden Başkan, gazetecilere veryansın etmekten geri durmadı ve şu açıklamayı yaptı: “Bu konuda en çok üzülen biziz. Bu projenin politika konusu yapılması, bazı yerel gazetelerde köşe yazarlarına sakız yapılması kente zarar verir.”
Ah medya vah medya
Belediye başkanları genelde eleştiriyi sevmez. Başkanlık koltuğuna oturunca kişilerin en çok sevdiği tipoloji, onun “çok başarılı” olduğunu söyleyenler ve yazanlardır. Bazı başkanlar, yapılan eleştirilerden ders çıkarır, bazıları ise çıkaramaz. Bun bu noktaları pas geçip Aziz Kocaoğlu ile medya ilişkisine biraz mercek tutmak istiyorum. Kocaoğlu, medya ilişkileri konusunda yanlış üzerine yanlış yapıyor. Göreve getirdiği danışmanları ise ay geçmiyor ki değişiyor ya da kenara konuluyor. Birikimi olan bazı kişiler de sadece “memur” olarak kullanılıyor…
Size dikkatimi çeken birkaç konuyu gündeme getirerek bazı gördüğüm yanlışları aktarmak istiyorum. Başkan’ın ifadesiyle sakız çiğneyenlerin, neden sakız çiğnediklerinin belki daha iyi algılanması açısından…
Geçtiğimiz günlerde, Kanal D’de yayınlanan “Genç Bakış” programında Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin Belediye Başkanı olan Aziz Kocaoğlu, Eskişehir, Bursa gibi kentlerle ve bazı küçük ilçe belediye başkanları ile birlikte aynı programa çıktı. Bu programa daha önce İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları tek tek çıkmışlardı. Kocaoğlu, kendisine sunulan kalabalık grupta programa çıkmakla, İzmir’in de yıllardır “Üç büyük kentten biri” diye anılan İzmir’i diğer iller klasmanına düşürdü. Bunu kabullendi adeta. Oysa “Türkiye’de üç büyük kent var” diye bilinir ve anılır. Başkan Kocaoğlu buna uygun davranmalıydı.
Ayrıca, bu programda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bugüne kadar tartışılmayan, çok spontane bir projeyi de milyonlarca insanın önüne aniden attı Başkan Kocaoğlu. “Okullardaki suça yönelik olayları, okul çevresindeki duvarları yükselterek” ortadan kaldırmaktan söz etti. Kocaoğlu’nun bu projesini bugünlerde polisler bile artık uygun görmüyor. Böylesine önerilere sosyolojik çözümler gerektiğini söylüyorlar. Ve zaten bu önerisini milyonlar önünde söyleyen Aziz Kocaoğlu, İzmir’e döndüğünde aldığı tepkiden olacak ki; Bir dakika içinde ürettiği projeyi unuttu. Örneğin, bu adım çok temel bir yanlıştı.
Art arda aldığı basın danışmanlarını kullanmak yerine, etkisiz eleman konumuna getiren Aziz Kocaoğlu, son basın danışmanını da, “Bu adam da bizi ulusal medyaya taşıyamadı” diyerek aslında yerel basını çok ciddiye almadığını da gösterdi. Aziz Kocaoğlu, öyle danışmanlar arıyor ki; aslında büyük medya kuruluşları da yeterle olmayacak, Kocaoğlu’nun bir sözünü The Times’tan Washington Post’ta, Le Figaro’da manşete taşıttırabilecek.
Haber projeyle olunur
Büyükşehir Belediye Başkanı aslında uluslararası medyada haber olur hatta manşete çıkar. Ancak bunu yapabilmesi için bir proje ortaya koyup, bunu uygulaması gerekli. Ancak, yeterince tartışılmayan, alttan gelen yanlışlarla kamuoyuna sunulan projelerin iflası halinde çatılacak yer medya olamaz. Başkan’ı samimi bulanların hoşgörüleri yavaş yavaş tükenebilir. Nitekim, İzmir basınındaki bazı kalemlerin tanıdığı sürelerin bittiğini ve ortaya çıkan aksaklıkları açıkça dile getirmelerinin bir nedeni de Başkan’a makul süre tanımaktır. Başkan Kocaoğlu, belediyedeki çalışmalarda övgü aldığı işlerin yanında eleştirildiğinde, “basit sözlerle kızmak” yerine diyalektik anlamda açıklamalar yapmak zorundadır. Muhalefeti ve basındaki eleştirileri ortadan kaldırmanın yolu sadece bundan geçer. Yoksa kızmak çözüm olmayacaktır.
Son bir anekdot ile yazımı tamamlamak istiyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tüm danışmanlarına, “Gazetelerde daha çok haber olalım” diye bir öneride bulunmuş. Danışmanların ise Kocaoğlu’na yanıtı, “Limonu, portakal suyu olarak satamayız” olmuş…
Ben söyleyenlerin yalancısıyım. Onun için önce doğru iş, sonra doğru haber… İyi haftalar hepinize..
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.