“Bir Yerde” Hata Var!

Son aylarda yaşadığımız sorunlara bakın bir. En ön sırada hangisi var? Güvenlik ve asayiş değil mi? Artarak büyüyen, büyüdükçe daha çok can yakan “malum” sorunlar. Okullar, sokaklar, caddeler, her yerde insanların yüzü asık, karamsar bakışlar, umutsuz laflar.
“Boş ver abi, bitmiş bu ülke!”
Sıkça duyduğumuz söz bu işte. Siyasete güvensizlik, medya denen canavara güvensizlik, kurumlara güvensizlik, eğitime ve de sisteme güvensizlik.
Açık söyleyelim, tüm sorunlarımızın temelinde sanırım en çok bu güvensizlik yatıyor. Ancak güvensizliğin nedeni bile bence bilgisizlik!
Aziz Kocaoğlu’nun şu en son yaptığı basın toplantısında söylediği bir satır arası söz, basında yer almasa da çok önemli bir tespiti barındırıyordu. 2000 krizinden sonra Türkiye’de varlığını ilan eden rezilliğin adı “vahşi kapitalizm” idi. Başkana yerden göğe katılıyorum. Yani “paraya ulaşmak adına her yol mubah!”
O çok önemliymiş gibi görünen “ecnebi sermayenin” kontrolsüz girişi, Türk milletinin tüm dengelerini alt üst etti. Bir gecede “uçan” 50 milyar doların faturasını, hala ödüyoruz. Üstelik şimdilerde çocuklarımızın da kanıyla!
Vurdumduymazlık!
Sorumsuzluk!
Para ve çıkar hırsı!
Bugün Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda ateş var. Hani “bitmişti”?
Yalan! kocaman bir yalandı aslında değil mi? Sadece “açıklanmayan” ölümler, olaylar, gerginlikler! Üstelik gerçeklerin örtülmek istenmesi hırsı da cabası. Bölücü örgüt ” dün” sadece “belli bir yerde” varlık göstermek istiyordu. Bugün ise tüm “Türkiye’de”! Güneydoğu halkını kışkırtan “sünnetsiz şerefsizler” İzmir’de bir ilkokulun önüne bomba koyabiliyorsa, artık “hatanın” nerede yapıldığını bulmak zorundayız!
Bu ateş tüm Türkiye’yi sarmak üzere ama, devletin koruyucu güçlerinin ellerini bağladık AB zoruyla. Polisin “sapan” kullanması, bu koca devletin düşürülmek istendiği aczin resmiydi!
Bize “dost ve müttefik” görünenlerin çevirdiği dolaplar yeni değil ama biz “yeni” fark ediyoruz. 1838 Osmanlı – İngiliz Ticaret Anlaşması’ndan bugüne dek yaşananlar ne okullarda ders oldu ne de bizlere “ders” oldu. Demokrasinin bile “milyoner yaratmak adına” ilan edildiği Türkiye’de, üç yaşında bir yavrunun öldürülmesi aslında şaşırtmamalı bizi.
Gazi Paşa 30’larda, Başvekili İsmet Paşa’yı Güneydoğu ve Doğu’ya yollamış. O bölgelerle ilgili raporlar yazmış İsmet Paşa.
Kim biliyor bunu?
Sadece Saygı Öztürk’ün yazdığı “Kasadaki Dosyalar” kitabını okuyanlar!
İsmet Paşa’nın en büyük tespiti nedir biliyor musunuz?
O yılların İngiltere ve Fransa’sı neyse “bugünün” ABD ve İngiltere’si de o!
Anadolu insanı, “arasına girmiş” o rezil “sünnetsiz kara kedileri” def etmedikçe, bir araya gelip “konuşmadıkça”, para denen kirli kağıdın “maddeciliği” yaşandıkça ve “mananın” önemi keşfedilmedikçe umarım yaşadığımız günler “yarınlarda” aradığımız günler olmaz.
Lanet olsun “bildiği doğruları” paylaşmayan “vahşi rezillere”!

SİYASAL AYRIMCILIKTAN VAZGEÇİN!

Bakıyorum da, okul önlerine konan bombalar bile “birleştiremiyor” artık bizi. Çanakkale Şehitliklerinde yatan binlerce şehidin kemiklerini sızlatırcasına yapılan ayrılıkçılıkların bedelini her geçen gün daha da ağır öderken, kimse çıkıp “söylenmesi gerekeni” söylemiyor. AB’li “ibişlerin” küstahlıklarına karşı ne medyada ne de siyasette “birliktelik” yok. Hatta bu olayları “tiraj” ve “reyting” ölçülerinde değerlendirecek kadar aşağılık yorumlar bile yapılıyor. Yasal yetkisizlik başımıza daha büyük belalar açmak üzere ama milletvekillerinde, bakanlarda “tık” yok. Üstelik Başbakan, Milli Eğitim Bakanı bile “yurt dışına” çıkabiliyor. Yine “küçük görme” ve “hafife alma” çılgınlığı yapılıyor. TBMM toplanıp “yükselen bölücülük” ateşini söndürecek birlikteliği gerçekleştiremiyor.
Ve İzmir!
İzmir Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı “halkla daha çok birlikteliğin” yolunu açamıyor. Ve halk devlete, devlet halka “güvensizliğini” gösterse de, vaz geçmek adına bir adım atılamıyor. Her konuda ukalalığı kendinde “hak” gören “patron kulüpleri” korkudan bir açıklama yapmıyor, yapsa da “laf olsun torba dolsun” türünden !
Sadece merak ediyorum. Yaz sonuna kadar “amaçlanan” nedir acaba?
Neredesiniz İzmir’in sadece parasına güvenen kağıt kaplanları?
Bu “gemi” batarsa siz kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?
Entel muhabbetlerden, antik romantik öykülerden gerçek söyleşilere onurlu geçiş yapamayacağız galiba!

NE YAPTIĞINI SANIYORSUN İZBETON?

Perşembe günü Konak’taki “alçak” geçit, tam da trafiğin en yoğun olduğu öğle saatlerinde “bakıma” alındı. O kadar çok şikayet geldi ki, İZMİR TV Haber Merkezi, bu “rezilliği” görüntülemek istedi. Ancak İzbeton’un “taşeron” şirketi tarafından saldırıya uğradı. Pazar günüyse Balçova Sakarya Caddesi’nde yine İzbeton, saat 14:30 sıralarında “çalışma” yapıyordu. Elinde telsiz olan bir şahıs, yol kıyısına park etmiş arabalara “vurarak”, sağa sola öfkeyle bağırarak “iş” yapıyordu(!)
Bahane ne olursa olsun, kim ne kural koyarsa koysun, Aziz Bey’in artık bu işe fiilen karışması lazım. Halka hizmet, halka işkenceye dönüştürülemez! Bu kentte hiç kimse çıkıp muhabir ve kameramanlara, üstelik de belediye binasının önünde “saldıramaz”, vatandaşa haber vermeden sokak düzenlemeleri yapamaz!
Ama basın sahipsiz, belediyeler ilgisiz, halk çaresiz olursa ortaya bu manzaralar çıkar değil mi? Belediyeler Birliği seçimlerinden çok daha önemli sorunları var İzmirlinin. Yazık ki “duyacak” bir seçilmişi yok! Haydi bakalım şimdi “erkekseniz” yanıt verin de duyalım.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın