Geçen iki yılda yerel yönetimlerin vasatı aşan işler yaptığını söylemek ne yazık ki mümkün değil.
Beşikten mezara kadar gereksinim duyduğumuz belediye hizmetlerinden halkın çok hoşnut olduğunu söylemek çok zor.
Çünkü İzmir’de hala sabah ve akşam saatlerinde otobüs durakları miting alanlarından farksız.
Bir yerden bire gitmek işkence gibi…
Yollar delik deşik.
Trafik tam bir keşmekeş.
Büyükşehir Belediyesi’nin yanındaki bulvar başta olmak üzere yine kentin önemli cadde ve sokakları çöpten geçilmiyor.
Ana arterlerdeki ızgaralar bile onarılamadı.
Günü kurtarmanın ötesinde iki yıl içinde dişe dokunur doğru dürüst tek bir icraat yok.
Metro temeli atıldı, ama inşaatı durdu.
Ortak akıl yerine sadece adı danışman olanlara danışılıyor!
Halkla iletişim çok yetersiz.
***
Ama hakkını teslim edelim, son zamanlarda sosyal belediyecilik adına biraz kıpırdanmalar var sanki…
Zorlamayla da olsa sağlık ve sosyal dayanışma alanında “mehter takımı”nı andıran çalışmaları inkar etmemek gerek.
Başkanın iyi niyetine, dürüstlüğüne kimsenin bir diyeceği yok.
Ancak rahmetli Ahmet Piriştina’nın seçim kampanyasında kullandığı “Değişim sürecek” sloganının içini dolduracak çalışmalara henüz imza atılamadığını görüyoruz.
İki yıldır ilçe belediye başkanları da sadece günü kurtardı.
Ne yazık ki; birbirlerinden farklı olduklarını ortaya koyacak önemli bir projeye imza atamadılar.
Festivaller, kültür ve sanat etkinlikleri ile farklı olmaya çalıştılar.
Ama birbirini taklitten öteye geçemediler.
***
Nitekim İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün uyguladığı Belediyelerde Performans Ölçümü Projesi (BEPER) kapsamında yerel yönetimlerin çeşitli hizmet alanlarındaki performansları değerlendirilmiş.
Toplu taşımacılık, kişi başına düşen yeşil alanlar, sosyal yardımlar, sağlık çalışmaları, içme suyu, su kaçakları, yönetim anlayışı, altyapı hizmetleri ve daha pek çok konuda karşılaştırma yapılmış.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu konuların çoğunda ülke genelindeki 16 büyükşehir arasında ilk sekize ancak girebilmiş.
Belediyeciliğin mimarı olan sosyal demokratlar, nedense bir kaçı dışında pek yüz güldürmüyor.
Eğer 2009’da yapılacak olan yerel seçimlerde mevcut kalelerin korunması ve yeni kalelerin kazanılması isteniyorsa önümüzdeki 36 ayın çok iyi değerlendirilmesi gerekir.
Gece gündüz çalışıp, halkın isteklerine yanıt verilmeli.
Çünkü sayılı gün çabuk geçer.
36 ay sonra sandık önümüze gelecek.
İşte o zaman; bugün halkın isteğini yerine getirmeyenler, en güzel yanıtı alacak.
CHP’li milletvekilleri neden kampa alınmıyor?
AKP, sık sık partili milletvekillerini kampa alıyor.
Birbirlerini ailecek daha yakından tanıma fırsatı bulan vekiller, stres atıyor, kaynaşıyor.
Kampların özellikle de toplumsal muhalefetin güçlendiği, parti içinde çatlak sesler çıkmaya başladığı zamanlarda düzenlenmesi dikkat çekiyor.
AKP’de vekiller, kampa alınırken, ana muhalefet partisi olan CHP’de bugüne kadar milletvekilleri aileleriyle birlikte hiç bir araya gelmemiş bile.
Bu duruma CHP’li vekiller anlam veremiyor.
CHP’li vekilleri bırakın kampa alınması, üç-beşinin biraraya gelmesi bile istenmiyor sanki…
Oysa Deniz Bey, parti içi muhalefeti zayıflatmak istiyorsa, kaleyi içten fethetmeli.
Vekillerin ve eşlerinin gönlünü almalı.
Tıpkı AKP’de, ANAVATAN’da olduğu gibi…
Birlik, beraberlik ve dayanışma sağlanmalı.
Bunu başaramayan bir parti, halkın gönlünü nasıl fethedecek?
Bu mümkün mü?
Durum böyle olunca parti sürekli kamuoyunun gözünde düşüyor, oy kaybediyor.
Nitekim anketler de bunu doğruluyor.
Ancak CHP Genel Merkezi’nin yapmadığını, önümüzdeki günlerde partinin İzmir İl Başkanlığı gerçekleştirmek için kolları sıvadı.
Kentteki belediye başkanları, il ve belediye meclis üyeleri, parti yöneticileriyle birlikte kampa alınacak.
Dayanışma, birlik ve beraberlik gösterisi yapılacak.
ÖZLÜ SÖZ
En zayıf olduğumuz an, bütün herkes tarafından desteklenir gibi görüldüğümüz andır… Gerçekte hiç kimse desteklememektedir sizi… Size verilen “evet”, yalnızca bir bekleyişi dile getirmektedir ve o “evet”in ardında daima fırtınalı bir gün yatar…
Bismarck
OKUDUK
Dedikodu etme ne olur çalış senin de olur!
CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan, partide dedikoduyu azalttıklarını ancak bitiremediklerini söylemiş. Dedikoduyu bitirmek için de çok çalışacaklarını belirten Ayhan, “Örgüt o kadar çok çalışacak ki dedikodu yapmaya fırsat bulamayacak” demiş.
Demek ki sayın Ayhan, CHP’lilerin bugüne kadar doğru dürüst çalışmadığını kabul ediyor.
Zaten partide herkes düzgün çalışmış olsaydı, şimdiye kadar çoktan iktidar olmaz mıydı?
DSP’liler mahkemeden vazgeçmedi
Geçen hafta bu sütunlarda DSP İzmir il Başkanı Özdemir Sökmen’in, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na yaptığı ziyareti yazmıştık.
İl Başkanı Sökmen, Yeni İzmir Planı’nda yapılan düzenlemenin iptali için mahkemeye başvurma haklarını saklı tuttuklarını belirterek, “Önce meclis kararına itiraz edeceğiz. Ardından da yargıya başvuracağız. Bu işin peşini bırakmayacağız” diyor.
Anlaşılan DSP’liler bundan sonra sıkı muhalefet yapacak.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.