Allah Aşkına Milli Eğitim, Kulak Ver!

İzmir TV’de yapmaya çalıştığımız Sabah Resimleri’nin tutabildiğim arşivine baktım da, en çok üzerinde durduğumuz konu eğitimmiş. Çünkü gerçekten de milletimin her ferdinin külahını önüne koyup düşünmesi gereken bir konu.
Eğitim şu anda yoz!
Eğitim sahipsiz!
Eğitim ranta havale!
Veli ilgisiz, öğretmen çaresiz, öğrenci umutsuz!
Yalan mı Allahaşkına? Geçtiğimiz hafta bazı İstanbul gazetelerinin birden bire manşetine girdi “okul terörü”. Vurulanlar, yaralananlar, baskınlar, uyuşturucular. Baktım da “herkes” bu konuda konuşuyor, yazıyor. Aman konuşalım bu konuyu, herkes konuşsun. Ama Bakan Hüseyin Çelik’in açıklamaları, eğitim sorunlarının aslında umduğumuzun üzerinde “sahipsiz” olduğunu koydu ortaya sanki.
Şiddet var mı? Var! Hem de öylesine ki, öğrenci öğretmenine vuracak kadar! Okul önlerinde bıçak, tabanca satılacak kadar!
Yozlaşma var mı? Var! Çocuklar Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını bilemeyecek kadar hem de! Magazin yaşamların detayları, popçuların sevgilileri biliniyor ama, Çanakkale Zaferi’nde “kimlerle” savaştığımız bilinmiyor!
Uyuşturucu var mı? Var! Hem de öğrenciler eylemsel olarak bu rezil işe sokulacak kadar!
Yabancı kültür emperyalizmi, dinsel misyonerlik var mı? Var! Üstelik çocuklar kendi dillerini ve kültürel değerlerini bilemeyecek kadar. Öğrencilerin kaç sözcükle konuştuğu hiç araştırıldı mı acaba? O konuştukları sözcükler arasındaki yabancı kelimelerin oranını bilen var mı acaba?
Ben bunu bazen “kırıcı” olacak kadar sert getirdim gündeme. Ama “garip” olan, İstanbul gazetelerinin yayınlarını bu kadar ciddiye alanlar oldu. Çünkü yayınlarıyla aile birliğini tehdit edecek kadar fütursuzlaşan televizyonlara, gazetelere gösterilen büyük hoşgörü. Bu konuda konuşmak istiyorum! Bu konuda “çalışmak” istiyorum! Bu konuda gençlerime çocuklarıma yardım etmek istiyorum! Eğitime hizmet, sadece “bina yapma hayırseverliği” olmamalı. Sayın İşgören’le tanışsaydım, kimsenin ona söylemediği “büyük hatasını” söylerdim! Türkiye’nin o kapkara 12 Eylül zihniyeti sorumludur “okul teröründen”! Düşünmeyi, okumayı, örgütlenmeyi, paylaşmayı, kültürlenmeyi, dayanışmayı, “önce” sevgiyi, idealizmi gençlere yasaklayan o lanet olası 12 Eylül’dür bugün yaşananlar. Ölen, yaralanan çocukların, öğretmenlerin kanları 12 Eylül’ün süngüsünün ucundan damlıyor.
Son 25 yılı “görmekten” korkanlardan “korkmayan” Milli Eğitimciler, işadamları ve hayırseverler arıyorum. Bu sorunu İzmir’de “bitirmek” için “çalışmak” istiyorum. “Projem” bile var! Kim bilir, belki çağrımı duyacak bir “yiğit” de vardır!

Aziz Abi Neden Açık Konuşmuyor?

Aziz Bey’le aramızdaki “kara kedi” ne kadar “pisssst!” desem de kaçmıyor! O yüzden de ben de ekrandan, bu köşeden seslenip duruyorum. Ama anladığım kadarıyla ve ne yazık ki yine “o lanet” kankalar çıkıp geldi galiba. Geldi ki, Aziz Bey çıkıp da şöyle “eskisi” gibi, “yahu ne diyorsunuz siz? Bu sorunları, il yaşandığı zaman neden tartışmadınız?” diyemiyor. Bayraklı Turan gökdelenleri, kanaletler, İnciraltı, ulaşım hep “eski” sorun olmasına rağmen, şimdi “tüm” sorunlar “bildik çevrelerce” Aziz Abi’ye yıkıldı. O da ne yapsın, hepsine “cevap” yetiştirmeye uğraşıyor. Örneğin şu “rant” meselesi. O gökdelenlerle ilgili “ilk” gündem ne zaman oluşmuştu? Hatta bir uluslar arası yarışma düzenlenmiş miydi? Para da verilmiş miydi? Şimdi ne oluyor peki? O değişlik bu kadar “önemli mi?” Ya İnciraltı? CHP, acaba orayla ne kadar ilgili ve bilgili? Peki Sayın Hasan Topal ve Hasan Fehmi Mani ne zaman “konuşacak”? Yoksa mahşerde mi? Aziz Abi, “kurulan” her tuzağa düşmeye başladı! Oysa o öyle değildi. Anladığım kadarıyla İzmir üzerinde bu kez gerçekten “esrarengiz” eller var. Galiba “Rahmetli’nin” farkı da buydu! Piriştina sağ olsaydı bu kadar “demokrasi” olur muydu ? Ah be Aziz Abi, şu “kara kedilerin” miyavlamasını dinleyeceğin kadar “halkı” dinlemeye “devam” etseydin ya! Ne oldu millet, yazıdan bir şey anlamadınız mı? Siz de “her şeyi” hemen istiyorsunuz canım, bu da olmaz ki! Boş verin siz “kuru gürültücüleri”, sadece hatırlayın “eskiden” bu kadar “gürültü” olur muydu? Neden acaba?

İzmir’in “Sahibi” Kim?

Kordon’da “miting yasaklansın” tantanasının etkisine girdi Vali Bey! Oysa, “inadına” demokrasi adına bir miting yapılmalı orada. “Türkiye bir bütündür, bölünemez!” mitingi mesela. Üç beş çapulcudan “korkup” meydan kapatılmayacağını cümle aleme göstermek lazımdı. MHP İl Başkanı Dervişoğlu’nun çağrısına aynen katılıyorum. Tüm siyasal partiler, sadece Türk Bayrakları’ile katılsalar, il başkanları halka “bütünlük” konuşmaları yapsa, ne güzel olur! Bugüne kadar sadece “sermayeyi” tanıyan sözde “halkçı” medyacılar ne güzel morarırdı! Hem İzmir’in gerçek “sahibinin de” üç beş “medyacı” değil tüm İzmir olduğu gösterilirdi! Hey Allahım, demokrasi ne zaman “yaşam biçimlerimiz” olacak bizim?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın