Emekliye, bankada sahteci tezgahı

Emekliler; siyasetçisinden bürokratına ve sendikacısına, üzerinde en çok ahkam kesilen kesimdir. Hükümetimiz, ‘KDV fişi eziyeti’ yaşatmamak adına, emeklilere yönelik yeni yasal düz-enleme yaparken, bunu bedelsiz yapmadı. Her emeklinin KDV alacağından yüzde 1 kesintisini ‘babalar gibi’ yaptı. Tartışmalı ihalelerde sonrasında da, mutlaka karşılıksız (!) söylenmişti ‘babalar gibi satarım’ lafları.

Kimse, ‘ekonomi iyiye gidiyor’ pembe tabloları büyüsünde açlık sınırının neden arttığını sorgulamazken; emeklilerin üç kuruşa nasıl yaşamlarını sürdürebildiklerini hiç düşünmezdi tabii ki.

Emeklilere, KDV fişlerinden doğan son alacakları ödenmeye başlandı. Yine kuyruklar oluştu banka kapılarında, hasta hasta borcunu harcını ödemek için kuyrukta parasını bekleyen yaşıtlarımın yerde oturmuş hallerini görünce içim acıdı. Ama asıl içimi acıtan, İzmir’in Konak İlçesi (Üçkuyular) sınırları içerisinde, emeklilere bu alacaklarını ödeyen bir banka şubesinde rahatça ‘tezgah’larını kuran üçkağıtçı taifesi oldu.

Düşünün: Emeklisiniz, 3 saattir kuyruktasınız ve içeri girme sırası size geliyor. Veznede paranızı alıyorsunuz. Muhtemelen yanında bir kişi daha olan, açık renk gözlü, koyu kestane renkli saçlı, orta yaşlı bir kadın vezneye doğru geliyor ve “Şu paralarımı bütünler misiniz” diye vezne görevlisine soruyor. Görevli, bu kadını “Yok kardeşim, şimdi zamanı mı?” diye geri çeviriyor. Siz de merhametlisiniz ya, yeni aldığınız 6 ya da 7 adet 50 YTL’lik paranızı, sizin gibi emekli sandığınız o kadının işini görmesi için 20’şer YTL’lik banknotlarla değiştiriyorsunuz. Kadın ortadan hızla kayboluyor. Bankada işiniz bittikten sonra eve dönmek üzere yola çıkıyorsunuz, bakkala giriyorsunuz borcunuzu ödemek için. Bankada iyilik yaptığınız kadının size verdiği 20 YTL’lerin bir bölümünü verdiğiniz mahalle bakkalı, “Bu paralar sahte amca” ya da “Bu paralar kalpazan işi teyze” diyor. Ve ağzınızdan bir kez daha tanıdık o cümle çıkıyor: “İnsanlık ölmüş, iyilik yap kötülük bul…” Şikayet bile etmiyorsunuz.

***

Emeklinin üç kuruşuna göz diken üçkağıtçılar, pek çok insanın gerek maaş gerekse daha önceki KDV iadelerini alırken, yaşlı insanların sağlığını bozuyor. Ancak benim anlamadığım, bu gibilerinin şüpheli hal ve hareketlerinin banka görevlilerince fark edilememesi. Muhtemelen, birkaç kez üst üste içeri girip, aynı tip oyunlarla emeklilere, para bütünletme bahanesiyle sahte 20 YTL’leri kakalayan bu gibilerine karşı önlem alınamaz mı? Emeklilere ödeme yapan banka şubelerinin güvenlik görevlileri, sadece para torbalarını ve para arabalarını mı korurlar? Emeklileri, biraz önce sözünü ettiğim numaralarla mağdur eden üçkağıtçı taifesinin farkına varmazlar mı? Geçmişlerine ve büyüklerine saygılarını, hürmetlerini esirgeyen toplumların uçuruma gittiğini; bilmem bir zamanlar ‘çiftçinin bankası’ diye bilinen bu bankanın çok saygıdeğer yetkililerine hatırlatmama gerek var mı?

***

Yeni Asır’ın Pazar manşetinde Ödemiş Tapu Müdürü’nün, gizli kamera ile tespit edildiği iddia edilen, personeliyle ‘rüşvet gelirini kırıştığı’na dair haberi okudum. Müdür Celal Özçift, memuruna fal baktırırken polis baskın yapmış. İzmir Emniyeti’ne helal olsun. Kemal Parmaksız vekaletinde, son zamanlarda kent merkezinde de yapılan yoğun güvenlik uygulamaları gözümden kaçmıyor. ‘Asil’ler sınıfına terfi eden eski asil müdürleri hatırlayınca; Vekil Müdür Parmaksız’ın asayişle ilgili çabalarını ‘takdire değer’ buluyorum. Emeklilere sahte para tezgahı kuranları özel bir ekiple enseletse, çok memnun olacağım.

Ancak Sayın Parmaksız’a bir önerim var: Yine AB standartlarına uyarak diyelim, savcılık izniyle, özellikle basın-yayın kuruluşlarında çok sık yüzlerini gördüğümüz İzmir’in önde gelen şahsiyetlerinin veya medya temsilcilerinin ofislerine-çaktırmadan- gizli kameralar yerleştirse de, İzmir’in basın baronlarının fikir (!) alışverişlerini bir tespit ediverse. Ne güzel olur değil mi? Artık ‘elden’ istenen paralar mı dersiniz; el altından takdim edilen “Beni güzel göster” rüşvetleri mi; İzmir’in geleceğine hükmetmek çabalarıyla ödenen bedellerin ne kadar ‘yüksek’, medya baronlarının karakterlerinin ne kadar ‘ucuz’ olduğunu anlarız. Benimki bir emekli vatandaş talebi, en azından Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndaki mazgallardan daha önemli bir konu. Emekli maaşımızı versek, bit kadar haber olamayacağımızı bildiğimden; bu talebi dile getiriyorum.
Hepinize iyi haftalar…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın