Utanacak bir şey yapmadım

Uzun zamandır, yazamadığım yazımın ağırlığı boynumda asılıyken, “utanın” başlığıyla “Feminizm diye diye ülke ne hale geldi” içerikli okuyucu mesajında sonra silkinip kendime geldim.
“Kurban ve kadın” adlı yazım neredeyse bayram tatilinin de katkısıyla yaklaşık 20 gündür yayında. 138 kere de “tık”lanmış. Ama anlaşılan “tık”layanlardan biri fena halde rahatsız olmuş. Birkaç okurumdan gelen “yeni yazını ne zaman yazıyorsun, bekliyoruz” içerikli mesajdan sonra, bugün aldığım bu “utanın” başlıklı ileti, ne yalan söyleyeyim, tokat gibi patladı yüzümde.
E, ne yapalım? Herkesi memnun etmek zor. Bir yanda yazı bekleyenler, bir yanda “utanın” diyenler. Kendimi sorgulamaya başlamanın zamanı geldi.
Şu feminizmin ateşli düşmanlarının, feminizmden ne anladıklarını bilmiyorum. Okuluna gitmedim ama benim anladığım feminizmin tek bir amacı var; kadın ve erkek eşitliğini sağlamak.
Bu eşitlik mi rahatsız ediyor insanları, yoksa feministi ‘erkek düşmanı” olarak mı adlandırıyorlar bilemiyorum. Belki de rahatlarının kaçmasından korkuyorlardır.
Yanlış biliyorlarsa problem yok da, bir kadınla her anlamda eşit olma düşüncesi rahatsızlık yaratıyorsa, o vahim işte. Hele hele takvim yaprakları 24 Ocak 2006’yı gösterirken. Kadın-erkek eşitliğini içine sindirememiş, gündüz işte-akşam evde köle gibi çalışan kadınlar isteyenler nedeniyle boşanma oranları da artıyor ya hızla.
Sinirlenmeyin bu eşitlik laflarından bu kadar, ne olur. Ne kastediyor şu feminizm “eşitlikle”, önce onu bir okuyun. Ben sizin için aşağıya yazıyorum:
1) Evliliğin kurulması, biçimlendirilmesi ve sona erdirilmesinde eşit hak.
2) Kadın ve erkeğin çocuklar üzerinde eşit söz hakkı.
3) Her iki cins için bir tek cinsel ahlak.
4) Kadının kendi mülkiyeti, geliri ve kazancı üzerinde özgürce kullanma hakkı.
5) Kadının meslek öğrenimi ve mesleki çalışma özgürlüğünün garantilenmesi.
6) Toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadına erkekle eşit hareket ve çalışma özgürlüğü hakkı.
Siz feminizmden rahatsız olanlar, bütün bu saydıklarım içinde, bir tek kadının çalışma özgürlüğünü kabul etmiş gibisiniz.
Ama yok öyle işine geleni kabul et, işine gelmeyeni etme.
Feminizm, ezilen kadın “var” olduğu için, ona eşitlik sağlama çabalarından doğmuştur. Ezen ile rol değiştirmek amacı da yoktur. Amacı sadece eşitliktir. Çeşitli alanlarda yaşanan ayrımcılığın, cinsler arasında olanıdır ana konusu. O kadar. “Erkeklere ölüm” gibi bir felsefe taşımaz. Merak etmeyin.
Kent Yaşam Haber Bilgi Sitesi’nde yazılarım yayınlandığından beri bu konulardan özellikle uzak durmaya çalışıyorum. Kadınların yaşadığı haksızlıklar, sorunlar üzerine yazmaya kalksak değil bilgisayar ekranları, kütüphaneler yetmez.
Bu konuları “deşmeme” çabamı ileri de göstereceğim.
Ancak, ülkemizin içinde bulunduğu kötü durumdan feminizmin sorumlu gösterilmesi, bunu yaparken de benim yazımın kullanılması doğrusu kanımı dondurdu.
Birkaç söz “yazmadan” geçemedim. Kendisine cevabı mı da başlığımda verdim.
SOĞUK HAVA
İzmir alışık olmadığı soğukları yaşıyor. Sabah metroya bindiğimde anladım ki, işe gitmek zorunda olmayanlar dışarı çıkmamayı tercih etmiş. Doğru da yapmışlar. İstanbul’da yaşayan arkadaşlarım”Kar yağsa da, kar tatili yapsak” diyorlardı.
İzmir’de o kadar kar yağacağı yok. Dolayısıyla tatil düşleri de kuramıyoruz.
Ama biz İzmirliler de bu kadar soğuk havaya alışık değiliz, bünyemiz kaldırmayabilir. Yöneticilerimizin bilgisine sunulur.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın