Halka örnek olması gerekenlerin, birbirlerine yakışıksız söz sarfetlemeleri yadırganıyor, ayıplanıyor.
Ağıza alınmayacak sözler nedeniyle her iki lider, halkın gözünden düşüyor.
Liderler birbirine karşı böyle davranırken, İzmir’de CHP ile AKP’li belediye meclis ve il genel meclis üyelerinin “can ciğer kuzu sarması” görüntüleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eylem ve söylemleri dikkat çekiyor.
Öyle ki; hemen herkes Başbakan’ın İzmir için yaptığı yakıştırmanın “Gavur İzmir” iması olduğu konusunda birleşirken, Başbakan Kocaoğlu, “Ben Başbakan’ın Gavur İzmir dediğine inanmıyorum” diyerek onu korudu, sahip çıktı.Başbakan’ın kesinlikle 81 il arasında ayrım yapmadığını söyledi.
Başkanın 40 yıllık babadan CHP’li olduğunu bilmesek, “Acaba AKP’ye göz mü kırpıyor?” sorusu akla gelebilir.
Ama böyle bir olasılık mümkün görünmüyor.
Tekrar aday olup olmayacağı bile belli olmayan Kocaoğlu’nun böyle bir girişimde bulunacağını kimsenin aklının köşesinden dahi geçireceğini sanmıyorum.
***
Başkan Kocaoğlu, Başbakan’ın ayrım yapmadığını söylediği günlerde, Maliye Bakanlığı’nın belediyelere nüfus oranlarına göre gönderdiği yardımlar, işin aslının hiç de öyle olmadığını ortaya koydu.
Yardımlarda aslan payının AKP’li başkanların yönettiği belediyelere aktarıldığı anlaşıldı.
Nitekim geçen yıl içinde yüzde 54.42 nüfus oranına sahip olan AKP’li belediyelere yüzde 58.49’luk pay aktarılırken, yüzde 14.57’lik nüfus oranındaki CHP’li belediyelere ise yüzde 13.39’luk yardım yapıldı.
Yine nüfustaki payı yüzde 10.96 olan DYP’li belediyelerin aldığı yardım oranı yüzde 10.90 düzeyinde gerçekleşti.
Aynı şekilde nüfusa oranı yüzde 7.95 olan MHP’li belediyelere yüzde 7.06 pay ayrıldı. Yüzde 2.95’lik nüfus oranına sahip SHP’li belediyere ise yüzde 1.89 oranında para aktarıldı. Buna karşın AKP’nin “abileri” SP’li belediyelerin nüfusa oranı yüzde 1.62 olmasına karşın, Maliye Bakanlığı’ndan aktarılan payın oranı yüzde 1.72 oldu.
***
Tamam, İzmir İl Genel Meclisi’ndeki AKP -CHP koalisyonu ve Başkan Kocaoğlu’nun “uyumu” örnek gösterilebilir.
Ama bu uygulamalar, bu tavırlar ne kadar sürecek?
Artık mızrak çuvala sığmaz oldu.
Çünkü partilerden biri merkezde iktidar, yerelde muhalefet.
Diğeri ise yerelde iktidar, merkezde muhalefet.
Hal böyle olunca, işler karışıyor.
Söylem ve eylemleri birbirini tutmadığı için halkın gözünde inandırıcılıklarını kaybediyorlar.
Kim kime muhalefet ediyor, kim kime destek veriyor belli değil.
Yarın seçim sathı mahalline girildiği andan itibaren herkesin gerçek yüzü ortaya çıkacak ve herkes eteğindeki taşı o zaman dökecek.
İşte o zaman halk kime inanacak?
Yaşayıp göreceğiz.
***
Zoru başaran başkan
Geçen Ramazan Bayramı’nda dar gelirli 10 bin kişiye yapılan para yardımı sırasında İzmir’e yakışmayan görüntüler, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun canını sıkmıştı.
O günlerde Milliyet’i ziyaret eden Kocaoğlu ile sohbet ederken, “Başkanım, bu çekleri neden ihtiyaç sahibi olan kişilere gönderip bankada açılan hesap aracılığıyla dağıtmıyorsunuz?” diye sorduğumuzda,”Çok zor olur” yanıtını almıştık.
Şimdi gene yardım yapılıyor. Ama bu kez kimsenin onuru kırılmıyor, izdiham yaşanmıyor. Çünkü çekler artık evlere teslim ediliyor, para bankalardan alınıyor.
Anlaşılan, Başkan Kocaoğlu “zoru başarıyor”.
***
İzmirlinin suçu, günahı ne?
BAKANLAR Kurulu, 10 -15 Ocak tarihlerinde otoyol ve boğaz köprülerinden, belediye toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz faydalanılmasına imkan verecek karar aldı.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerde Kurban Bayramı süresince toplu taşıma ücretsiz olacak.
İzmir’de ise sadece kabristana giden otobüslerde yolculardan ücret alınmayacak.
“Hiç bir şeyin bedelsiz verilmesine sıcak bakmıyoruz” diyerek bayram süresince otobüslerin ücretli olacağını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, aslında bu sözleriyle kendi kendine çelişiyor.
Madem hiç bir şey bedelsiz olmayacaksa, o zaman kabristana gidenlerden neden para alınmıyor.
Neden 10 bin yoksul aileye 150’şer YTL dağıtılıyor?
Neden 10 bin üniversite öğrencisine karşılıksız burs veriliyor?
Bayramlarda toplu taşımayı ücretsiz yapmak da sosyal belediyeciliğin gerekleri arasında değil midir?
Çünkü dar gelirli bir aile bayramda üç -beş eşine dostuna, akrabasına gittiği zaman bir aylık kent kartını tüketir.
Herkesin sizin gibi altında özel otomobili, makam aracı yok ki!
İzmirlinin suçu, günahı sosyal demokratlara oy vermek mi?
Tüm okuyucularımın Kurban Bayramını kutlarım.
******
OKUDUK
******
Satın anasını satayım
İzmir”in çiçeği burnunda defterdarı Mehmet Beceren ilk icraat olarak hazine arazilerini pazarlayacağını söyledi.
“Devletin elindeki bir taşı, bir karış toprağı bile ekonomiye kazandırmak için çalışacağım” dedi.
Başbakanın “Ben ülkemi pazarlıyorum” dediği bir ülkede defterdarın da hazine arazilerini pazarlamasını yadırgamamak gerek.
Her şeyin haraç mezat satıldığı bir ülkede, Hazine’ye ait toprak parçasının kalması düşünülemez!
Satın anasını satayım.
Satın.
Yarın ihtiyacınız olduğu zaman geri nasıl alacaksınız merak ediyorum.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.