Hakkını sonuna kadar savunmak

İnsanın hakkını savunması kadar doğal bir şey olamaz. Eğer biri hakkımı yerse sonuna kadar uğraşmaktan çekinmem.

Özellikle tüketici olmamızdan doğan haklarımızdan bahsetmek istiyorum. Aldığım bir ürün hatalı çıktıysa, kullanım tarihi geçtiyse, kısa bir zamanda yıprandıysa, beklediğim faydayı göremediysem çekilin önümden, beni kimse tutamaz.Genelde de bu tür sorunlar gelir beni bulur. Özellikle de ayakkabı konusunda beni hak aramaya yönelten örneklere sıkça rastlıyorum.

5 yaşındaki kızıma anaokulunda giymesi için çok ünlü bir mağazadan oldukça yüksek bir bedel karşılığında (ki ben pahalı ayakkabıya karşıyımdır ama kızımın okulda rahat etmesi için buna göz yumdum) aldığımız ayakkabılar daha bir hafta kullanılmadan burunlarından yıprandı. Ben de Balçova’daki Agora Alışveriş Merkezi’nde yer alan bu ünlü mağazanın yetkilisine ayakkabıyı gösterip, durumu anlattım. Bana ne dese beğenirsiniz: “Efendim çocuğunuz ayakkabıyı yanlış kullanmış, bu tür malzemeden yapılan ayakkabılar burnunu sürterseniz, yıpranırmış.”

Bunu duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. “5 yaşındaki bir çocuğun kullanacağı ayakkabıyı imal ederken siz bunun yıpranacağını bile bile nasıl böyle bir malzeme kullanırsınız; bu ayakkabı dışarıda hiç giyilmediği halde sadece odada kullanılarak bu hale geliyorsa dışarıda kullanıldığında ne hale gelecek; küçük çocuğu bu ayakkabıyı nasıl kullanacağı konusunda özel bir eğitime mi tabi tutmak gerekir” gibi satıcıyı öyle bir bombardımana tutmuşum ki, kadın neye uğradığını şaşırdı. Baktı ki başa çıkamayacak, “Ben bunu merkezimize gönderip, durumu bildiren bir yazı yazayım, değiştireceklerini pek sanmıyorum ama bir deneyelim” demek zorunda kaldı.

Bundan sonra ısrarlı takip sürdü tabii ki. Her hafta “Daha cevap gelmedi mi?” şeklindeki telefonlardan sonra, bir ay kadar sonra malı değiştireceklerini bildiren cevabı alabildik. Ve kızım yeni bir ayakkabıya kavuştu.

Bir ikinci örnek yine kızıma aldığımız yine ünlü bir markanın ayakkabısında başımıza geldi. Sorun yine burunlarından yıpranan bir çift ayakkabıydı. Doğal olarak ayakkabıları alıp, geri götürdüm. Buradaki satıcı da aynı şekilde: “Sorun ayakkabının kullanılma şeklinden kaynaklanıyor. Çocuğunuz bu ayakkabıyı yanlış kullanmış. “Ayakkabı konusunda sıtkı sıyrılmış olan ben yine öyle bir savunma yapmışım ki, buradaki satıcı da baktı karşısında kolay bir lokma yok; “Bir gösterelim bakalım” demek zorunda kaldı. Bu örnekte ayrıca internet yoluyla üreticinin e-mail’ini öğrenip iki kanaldan sorunun çözümüne gittik. Ve çok kolayca sorunu aştık. Üretici değiştirmeyi kabul etti ve biz “burnu yıpranmayacak” başka bir ayakkabı alarak mağazadan ayrıldık.

Etrafımda bu tür örneklere yoğun olarak rastlıyorum. Pek çok kişi durumuna razı olup, yüklü bir meblağ ödediği halde, ürünü geri götürmekten çekiniyor. Oysa hak aranmaya kalkılıp bu konuda ısrarcı olunduğu durumlarda çözüme ulaşmak çok da zor olmuyor. Bunun için sinirler biraz yıpranıyor ama, sonuçta hakkın olanı almanın yarattığı gönül rahatlığı insana huzur veriyor.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın