Araba kullanırken etrafıma bakınma imkanım pek olmuyor. Geçtiğimiz günlerde otobüsle Balçova’dan Otogar’a kadar bir saati aşkın bir yolculuk yaptım ve etrafımı şöyle bir alıcı gözüyle inceledim. Meğer çevremizde ne çirkinlikler varmış! Yıllarca boya yüzü görmemiş apartmanlar, gelişigüzel asılmış ilan afişleri, esnafın lüzumsuz tabelalarla oluşturduğu görüntü kirliliği, tek bir binanın her balkonunda farklı renkli boyalar, klima borularının yarattığı çirkinlik daha neler neler…
Aslında bunları anlatırken, sanki bizim oturduğumuz apartman çok düzenliymiş gibi anlaşılmasın. Daha birkaç ay öncesine kadar Balçova’nın en işlek caddesi üzerindeki apartmanımız bir çirkinlik abidesinden başka bir şey değildi. Binada oturan 11 aile birleşip apartman girişini boyatalım dedik, herkes birbirine düştü. Yönetici parayı toplamak için bazı kapılara defalarca gitmek zorunda kalınca, binanın dışına ilişkin bir düzenleme için hiç kimse cesaret edememişti.
Ta ki Belediye tarafından “apartmanlar boyanacak yoksa bilmem kaç milyar ceza ödeyeceksiniz” diye ültimatom gelinceye kadar. Bazı durumlarda bu tür zorunluluklar oldukça işe yarıyor. Bizde de öyle oldu. Yazılı tebligatı eline alan ve sırtını zabıtaya dayayan yöneticimiz olayı oldu bittiye getirip o kadar kısa zamanda binayı boyattı ki, herkes bu işe şaşırdı.
Diyeceğim şu ki, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, “light” icraatlar açısından bir önceki belediye başkanını pek aratmasa da, benim gözümde en iyi icraatı otobüs güzergahı olan Ata Caddesi’ndeki apartmanları, zabıtalar tarafından gönderdiği yazılı ihtarlarla boyattırıp pırıl pırıl yaptırmasıdır. İnsan, pastel tonlardaki binaların yanından geçerken, adeta bir ferahlık duyuyor. Daha güzel bir binada oturmak istediği halde, diğer apartman sakinlerinin engellemeleri yüzünden eli kolu bağlı olan bizim gibiler için bu uygulama son derece yararlı oldu.
Ne diyelim, darısı diğer belediyelerin başına…

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.