Sarıgülcüler-Baykalcılar birbirine girmişti. Tarafların üslupları da çok çirkindi… Nitekim “Bu Kurultay’da yaşananları gördükten sonra CHP defterini şimdilik burada kapatıyorum. Bir dahaki Kurultay’a kadar da yazmayacağım” dedim. Dedim demesine ama sonra olup bitenler karşısında dayanamış yine CHP yazmıştım. İzmir’deki Alaattin Yüksel vakasına değinmiştim. “Üzgünüm, sözümü tutamadım” demiştim.
***
O beklediğim “Bir dahaki Kurultay” geçen hafta sonu yapıldı. Ortalık yine karıştı. Şimdi diyeceksiniz ki, “Baykal tek adaydı. Tek seçici, tek isim… Herkes de gitti, paşa paşa oy verdi. Nasıl kavga gürültü, tartışma çıkar?”
Çıkar… CHP’yse çıkar. Çıktı da… Anlatalım. Eylül ayındaki İzmir İl Kongresi’nde, Deniz Baykal’ın başkan adayı Ekrem Bulgun’a karşı Selçuk Ayhan’ı destekleyen milletvekilleri Bülent Baratalı ve Sedat Uzunbay, Baykal’ın hazırlardığı Parti Meclisi’ne alınmadı. Bu durum kulislere “Baykal’ın öcü” diye yansıdı. Yani Baykal, “ihanetin” bedelini böyle ödetti.
***
Bülent Baratalı diyor ki; “Benim için beklenen bir sonuçtu. Baykal’ın takdiridir. Saygı duyuyorum. CHP’de mutlaka bir mevkide olmak gerekmiyor. Tercihlerimden dolayı pişman değilim,” Sedat Uzunbay da “Tavrımdan dolayı pişman değilim. Baykal’ın taktirini doğal karşıladım. Ona bağlılığında azalma olmadı” diyor.
***
Ortalığı toz duman bürüdü. CHP İl Başkanı Selçuk Ayhan bir basın toplantısıyla Kurultay’ı değerlendirdi. Nedense Parti Meclisi’nin yeni üyeleri yoktu. Ayhan’ın yanında sadece, İl Sekreteri Zikri Dursun, Menderes İlçe Başkanı Muammer Karabacak, Konak İlçe Başkanı Tayfun Emre, Güzelbahçe İlçe Başkanı İhsan Seyhan ve İl Eğitim Sekreteri Semra Tanülkü vardı. Ya diğer ilçe başkanları… Davet mi edilmediler, yoksa “mazeretleri” nedeniyle gelmediler mi? Geçelim…
Selçuk Ayhan Parti Meclisi için yapılan tercihler “ceza değil, Baykal’ın otoritesi”dir gibi bir ifadeyle durumu savundu. Dikkatimi çeken Selçuk Ayhan’ın şu sözleri oldu: “Deniz Baykal’la ikili görüşme yaptım. İzmir örgütüyle hiç bir sorunun olmadığını benim de il başkanlığı görevini layıkıyla yapacağıma inandığını söyledi. Arkadaşlarımızın ağızlarından çıkanların nereye gideceğini bilerek hareket etmeleri gerekiyor. Dedikoduyla, kaprisle kaybedecek vaktimiz yok. Buna müsade etmem. Söylentilerin muhatapları bilmeli ki, CHP İzmir örgütü genel başkanının koşulsuz arkasındadır.” Selçuk Bey, anlaşılan Baykal’la arasındaki buzları erittiğine inanıyor…
Kimse gerginliklten yana değildir. Ama biz ne koşulsuz şartsız Baykalcılar, “Sen hep haklı çıktın Baykal” diyenler, “Ben Baykal’ın askeriyim” diyenler gördük. Şimdi çoğu bir kenarda… Keskin birer Baykal muhalifi…
Siyaset bu, ince iştir. Şaşırmamak gerekir. Büyük söz de söylersin, büyük lokma da yutarsın. Sonra nasılsa kıvırmanın kolayı var, “Dündür, bugün bugündür” diye.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.