Hipermarketlerin karşı konulamaz haksız rekabeti karşısında pek de ses yükseltmeyen; bir dönemin ‘hızlı sosyalisti’ önce Bursalı sonra Bucalı Susam, sosyete pazarı kurulunca mı ‘kurtuluş’u sokakta buldu? Neden bugüne kadar sokakta değildi. Peki ya Muğla doğumlu, Kabataş Erkek Lisesi’nde yatılı okurken Varlık Yayınları’ndan çıkan kitapları koli koli satın alıp okuyan, Taksim’deki “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacak” diye bağırdığı mitingleri her fırsatta bir övünç vesilesi gibi anlatan Ekrem Demirtaş? Kurduğu üniversite ‘halk üniversitesi’ mertebesine mi çıktı ki; Karşıyaka’daki sosyete pazarına-‘adını’ da eleştirerek-karşı çıkıyor? ‘Milliyetçi sosyalizm’i savunan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin İzmir Gençlik Kolları’nı kuran ve Behçet Necatigil’in öğrencisi Demirtaş, bugünkü konumuyla ‘sosyete’ mi değil mi? Ya da Susam; çok mu ‘halktan biri’?.. Gazetelerin cemiyet-sosyete sayfalarında, Balçovalı memur Mehmet’i ya da Karşıyakalı kanal işçisi Ali’yi değil; bu isimleri görüyoruz.
***
Bu yazdıklarımdan; Karşıyaka’da, örneğin Yamanlar’da vatandaşın eğitimi adına çok sayıda düşük maliyetli yatırım yapabilecekken; Mavişehir’de seçkin restoranlar açmayı daha gerekli bulan ‘Halkçı’ partinin Başkanı Cevat Durak’ı savunuyormuşum gibi anlamlar çıkarmayın sakın. Ama Durak, basını kapı dışarı ettiği KASİAD toplantısında sosyete pazarı konusunda haklılığını savunurken, bir laf etti: Ekrem Demirtaş’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na oynadığını söyleyiverdi. Piriştina’nın ölümü ardından, Büyükşehir koltuğuna oturmak için Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut’a, belediyenin borçlarını ödemesi için 30 trilyon garantisi veren Durak’ın; ‘en varlıklı başkan’ olduğu herkesin dilindeydi zaten. Allah 7 sülalesine nasip etsin, gözümüz yok!. Bu noktada Susam’a da, Demirtaş’a da ve Durak’a da soruyorum: Siz halktan ne anlarsınız? Ay sonunu getirme derdiniz mi var; havaların soğumasıyla birlikte ısınma derdiniz mi? Birkaç yıl sonraki yerel seçimler tartışmalarınızda halkı malzeme etmeyin yeter!..İşte Ekrem Demirtaş’ın hocası Behçet Necatigil’in (Evler) şiirinden bir dize. Tabii ki, anlayana:
İnsanların kaderi besbelli evlere bağlı:
Zengin evler fakirlere çok yüksekten baktılar,
Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı
Bazıları özlediler daha yüksek hayatı,
Çırpındılar daha üste çıkmaya, Evler bırakmadılar?
İktidar yarışınızdan dolayı, halkta sinir bırakmayanlara, İzmir’e vakit ve enerji kaybettirenlere biraz da susmayı öneririm. Bu arada, haksız rekabetten yakınarak yollara düşen Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Necati Ortabaş’a da, market alışverişini hiç olmazsa haftada bir kez Kıbrıs Şehitleri Tansaş’tan değil, Kemeraltı esnafından yapmasını öneririm. Ya Konak Belediyesi Meclis Üyesi Uğur Yelekli, Durak ve Susam’ın imzaladığı uzlaşma protokolünden sonra düdük öttürmeye devam edecek mi merak ediyorum?…
***
İşçi Memiş, Tornacı Selami, Bakkal Bayram’ın da siyasette adının geçeceği, paraya endeksli olmayan, banka hesaplarının değil fikirlerin yarıştığı bizim zamanımızdaki siyaset günlerinin yakın olmasını diliyorum. Hepinize iyi haftalar. CHP Kurultayı’nı mı es geçtim, aman boş verin. Adı üstünde, Deniz Baykal’ın kazanarak rahatladığı “31. Kurultay” işte..
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.