Yumuşacık ve sevgi dolu kalplere…

Geçtiğimiz ay Attila İlhan’ı uğurladık son yolculuğuna. Hiç yüzyüze görüşmediğim bir insan, onun eserleri haricinde ortak noktamız da olmamıştır öldüğü güne kadar. Ancak yokluğu içimde bir burukluk yaratıyor. O’na güveniyor ve inanıyordum. Bağımsız Türkiye için, edebiyat için, dostluk için, aşk için onun varlığı bir güvence gibiydi benim için ve eserleri sayesinde öyle olmaya da devam edecek. Hemen bir not düşeyim, Mehmet Onur’un güzel tonlamalarıyla bir Attila İlhan eseri dinlemek isterseniz adres [link]http://www.mehmetonur.com/anasayfa-gercekhayat.html [/link], aklınızda olsun.


Attila İlhan gerçek sanatçılar arasında en şanslı isimlerden birisi diye düşünüyorum. Bizlere bıraktığı değerli eserleri her zaman aklımızda yer etmiş ve (haklı/gerçek) gururlarımızla övünmeye pek de fırsat bulamadığımız yayın organlarımızda kendisi (bana pek az gelse de) yer bulmuştur. Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu, Sunay Akın ve Nebil Özgentürk’ün hazırlayıp sundukları Yaşamdan Dakikalar’da, vefatından bir hafta önce Attila İlhan’ı konu alan bir program hazırlamışlar ve hayatı, şiirleri, senaryolarıyla dolu bir saat sunmuşlardı bizlere. Sonradan öğreniyoruz Attila İlhan da son derece mutlu olmuş. Nasıl olmasın ki? İnsan için daha büyük bir ödül, teselli var mıdır ki şu kısa hayatta? Değerinin henüz hayattayken bilinmesi, göstermelik sevgi oyunlarına maruz kalınmaması, eserleriyle gündemde kalabilmesi gerçek bir sanat insanının…


Dün akşam Erol Günaydın ile yapılan bir röportajı dinliyordum. Münir Özkul’dan bahsetti, ne zamandır köşesine çekilmiş, pek kimseyle konuşmaz olmuş. Bir an içimi bir ürperti daha kapladı. Ya Münir Dede’yi de kaybedersek. Onu tiyatro sahnesinde izlemek fırsatım hiç olmadı, birçok filmini izlemiş olmama karşın. Henüz içimize tam sindiremedik Hababam’ın (hem eğitimci, hem baba, hem de örnek insan) Mahmut Hoca’sını. Ortaoyunu üstadı Dümbüllü’nün kavuğunu hediye etmekle onurlandırdığı, sanatının son temsilcilerinden Münir Özkul için yapmamız gereken birşeyler olmalı, ne yapabiliriz?


Elimizin altında çok etkili bir güç var; İnternet. Neredeyse her eve giriyor, varlığından milyonlarca insan haberdar, çok sayıda bilinçli ve eğitimli kullanıcıya sahip, sürekli takip edilen bir araç. Sayın okuyucu, neden burada bir beyin fırtınası başlatmayalım? En küçük magazin dedikodularıyla bir bardak suda fırtına koparılırken… Biz de yeterince inanırsak, bu gücü hissedersek, en önemlisi da birlik olursak… Neden olmasın? Birlikte düşünelim. Karar verelim. Münir Özkul ile başlamayı öneriyorum. Sonra da diğer güzel insanlar ile devam edelim. Fikrinizi belirtin, sakın bana ne demeyin, üşenmeyin, parmaklarınızı oynatın. Ne yapabiliriz? Ne tür bir etkinlik gerçekleştirebiliriz? Onlar için, onların sanatları için, gelecek nesillerin de onları tanımaları saygı duymaları ve henüz hayattayken bu değerli insanlar için ne hizmette bulunabiliriz düşünelim.


Bahsettiğim para toplamak, somut armağanlar vermek değil. Kalbimizde bize hissettirdikleri güzel duyguların karşılığı maddi boyutta ölçülemez. Hababam Sınıfı, Mavi Boncuk, Neşeli Günler, Bizim Aile, Gülen Gözler, Aile Şerefi… Türk geleneklerini, sağlam aile yapısını anlatan, yumuşacık ve sevgi dolu kalpleri olan insanların hikayeleri… Sahip çıkmamız, unutmamamız gereken (yükselemese de) “gerçek değerlerimiz”


Bu yazıyı görüntüleyenlerin sayısı aşağıda yazacak. Okuyan ve tepki verenlerle birlikte gerçekleştireceğimiz beyin fırtınasını ise başka bir sayfada sergileriz. Haydi düşünelim! Eminim güzel insanların olduğu yerlerde güzel şeyler olur.


Mutlu ve sağlıklı günler…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın