Özkan Arıkantürk'ün 30 yıllık koleksiyonu 2025-04-29 12:13:46
Yazar: Raşel Rakella Asal
Özkan Arıkantürk'ün koleksiyonu sikke ve arkeolojik eserlerden oluşuyor
Her kişinin kendine özgü merakı ve tutkusu olur. Kimi kişi günlük tutar, anılarını biriktirir; kimi birtakım obje ve belgeleri sistemli ve bilinçli olarak toplayıp biriktirerek geçmişi elinde tutmaya çalışır. Buna en basit tanımıyla koleksiyonerlik diyoruz. Koleksiyonerliğin insanın içindeki kalıcılığı geçmişin izlerinde arama isteğinden oluştuğunu yorumluyor psikologlar. Bu bakımdan koleksiyonerlik, yani biriktirme tutkusu, psikolojide oldukça ilgi çekici bir konu. İnsanların nesneleri biriktirmesinin arkasında birçok farklı psikolojik etken olabiliyor. Örneğin, koleksiyon yapmak bir kişinin kimlik ifadesi olabildiği gibi geçmişle, anılarla, dünya tarihiyle bağlantı kurma isteğiyle ilişkili olduğu söyleniyor. Dolayısıyla koleksiyoncu kendi koleksiyonunu oluşturken kendine bu dünyada bir iz, koleksiyonunu varoluşunun bir imgesine dönüştürmüş oluyor.
Koleksiyonerlik deyince ne anlıyoruz? Koleksiyon yaratmak, koleksiyoner olabilmek ne anlama geliyor? Koleksiyoner çok sevdalı bir sanatseverdir, tutkulu bir sanat tarihçisidir, amatör bir arkeologdur gibi tanımlar yapabiliriz. Koleksiyoner olmak bilgi, sevgi, merak, tutku, arzu, sabır, zevk ve duruş sahibi olmayı gerektirir. Koleksiyoner sonsuz bir alana el atmıştır, bu alan bitmez, bitemez, bir nevi geçmişle bir iletişim halidir. Topladığı nesneleri bir araya getirmesi yıllarını alır. Çok küçücük bir adımla, amatör bir ruhla başlar sonra uzmanlığa kadar çıkar. Koleksiyoncu topladığı nesnelerle yoğun bir duygusallık içinde yaşar, onu canlı tutma, onu tanıtma peşinde koşar.
Koleksiyonerin başlangıç noktası kendi kültürünü, ülkesinin geçmişini öğrenmek, geçmişin izlerini canlı tutmaya çalışmak olabildiği gibi belki de beğenilerini geleceğe taşımak isteği de olabilir. Ama nedeni ne olursa olsun koleksiyonerlik bir hobi değil, oluşturulması zaman ve emek gerektiren ciddi bir iştir. Kültürel mirası korumak, saklamak ve taşımak açısından da çok değerli bir uğraştır.
Ülkemizde arkeolojik eser ve sikke koleksiyonerliği alanında öne çıkan isimlerden biri, Özkan Arıkantürk'tür. Onun küçük yaşlardan bu yana sanat tarihi ve arkeolojiye olan ilgisi ve tutkusu, lise yıllarında daha da arttı. Müze ve ören yerleri, gezmekten en çok keyif aldığı mekanlardı. O yıllarda Ankara'da yeni açılan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni gezerken çok etkilendiğini hatırlıyor. Arkeolog olarak böyle bir müzede çalışmayı düşlüyor. Üniversite sınavından aldığı iyi bir puanla Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'ne kayıt yaptırıyor. Ama, tesadüfler yolunu diş hekimliğine yönlendiriyor. 1975'te mezun oluyor. 40 yıldır da Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde mesleğini sürdürüyor.
Diş hekimi olduktan sonra da arkeolojiye olan tutkusunun peşinden gidiyor. Biliyordu ki, arkeoloji bilimi, insanoğlunun belleğiydi. Antik döneme ait herhangi bir nesneye bir zaman ölçeğinden baktığında geçmişten günümüze bir gelişmenin, bir sürecin var olduğunu görüyordu. İnsanoğlunun tarih içindeki serüvenini merak ediyordu. Nasıl olmuştu da insanoğlu bugünkü durumuna erişmişti? Önemli olan bugünü anlayabilmek ve geçmişe dönük olarak insanlığın gelişim serüvenini izlemekti. Kültürel mirası önemseyen ve anlamlandıran arayışları da böylece başlamış oldu.
Özkan Arıkantürk'le 30 yıllık koleksiyon serüvenini, sikke ve arkeolojik eserlerden oluşan koleksiyonunu ve müze müdürlüğüne kayıtlı bir koleksiyoner olmanın koşullarını konuştuk.
- Koleksiyonerliğe ne zaman ve nasıl başladınız?
- 1994 yılında koleksiyoner bir arkadaşımın teşvikiyle ve Kültür Bakanlığından aldığım belgeyle koleksiyonerliğe adım attım. Öncelikle arkeoloji ve tarih okuması yaptım. Başlangıç yıllarında, sadece çok beğendiğim için satın aldığım objeler oluyordu. Birbirinden farklı nitelikte çok sayıda eseri koleksiyonuma kattım. (Fotoğraf 1-2) Bunların içinde cam eserler, pişmiş toprak kaplar ve figürinler, tıp aletleri, yüzük, kolye gibi süs eşyaları, mızrak, ok ucu, sapan taşı gibi savaş aletleri, yağ kandilleri ve haçlar vardı. Bu eserlerin sayısı 700'ü buldu. Ancak işin içine girdikçe arkeolojik eserlerde konu, dönem ve alan sınırlamasının önemini kavradım. Bir koleksiyonun değerinin, belli alan ve dönemlerde derinleştikçe arttığını fark ettim.
- Koleksiyonunuzu kamuya açmayı düşündünüz mü?
- Başlangıç yıllarından bu yana, tüm eserlerimi bu konuda yapılacak her türlü bilimsel araştırmaya açtım. Yüksek lisans ve lisans tezleri, birçok makale, bildiri ve kitap çalışmasında eserlerimden yararlanılmasına izin verdim. Ayrıca, bu toprakların en önemli kültür miraslarından olan bu eserlerin kapalı kapılar arkasında kalmasını istemediğim için sergileme faaliyetlerinde de bulundum.
İlk olarak, (Fotoğraf 3) 2005 yılında Collection Club ve Yapı Kredi Bankası iş birliğinde açılan "Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya: Parfüm" sergisine cam eserlerimle katıldım. Bu sergi, Yapı Kredi Yayınları tarafından bir kitap olarak da yayınlandı. Ayrıca, İzmir Atatürk Kültür Merkezi'nde ve İzmir Fuarı'nda, Collection Club tarafından düzenlenen sergilerde de yer aldım.
- Müzelere de eser katkılarında bulunduğunuzu biliyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
- Bazı eserlerim, (Fotoğraf 4) Kültür Bakanlığı'nın izniyle, Burhaniye Belediyesi tarafından kurulan "Kuvay-i Milliye Kültür Müzesi"nde 10 yıl boyunca sergilendi. Kentin önemli bir ihtiyacını gideren bu tek müzesi yıllarca gezildi.
2017 yılından bu yana ise, (Fotoğraf 5) yine Kültür Bakanlığı'nın izniyle eserlerimin önemli bir kısmı, Edremit Güre İskelesi'nde kurulu, eski bir zeytinyağı fabrikasından dönüştürülen "Özel Kazdağı Müzesi"nde sergileniyor. Troia Müzesi'nden Ayvalık'a kadar olan sahil kesiminde başka bir arkeolojik müzenin olmadığını düşünürsek, başarılan işin önemi ortaya çıkar. Yılda 30 bin ziyaretçisi olan bu müze gelişmeye devam ediyor.
- Arkeolojik objelerden antik sikkelere yani nümismatik alanına nasıl geçtiniz?
- Koleksiyonerliğimin ilk yıllarında, konunun içerdiği zorlukların da etkisiyle, antik sikkelerden uzak durdum. (Fotoğraf 6) Zaman içerisinde, sikkeler dünyasının zenginliğini ve nümismatik alanının önemini fark ettim. İlk yıllarda sadece hoşuma giden sikkeleri alıyordum. Fakat koleksiyonun değer kazanması için belli dönem ve bölgelerde yoğunlaşmanın gerektiğini anladım.
Çalıştığım yöre, (Fotoğraf 7) Asia Minor'un Troas, Mysia ve Aiolis bölgelerinin kavuştuğu kavşak noktası. Bu nedenle, söz konusu üç bölgede kurulmuş ve para basan 75 antik kentin sikkelerinde yoğunlaşmaya karar verdim. Dönem olarak da Grek ve Grek - Roma Şehir Sikkelerini seçtim. Sikkelerin, Anadolu topraklarında M.Ö. 7 Yüzyıl'da Lydia Krallığında, (Fotoğraf 8) icadından bu yana yüzlerce şehir devletinde basıldığını düşünecek olursak, kültürel mirasımızın zenginliği daha belirgin olur. Bugüne kadar ki koleksiyonerlik uğraşım sonucunda, Asia Minor'un üç önemli bölgesinin 70 ayrı şehir devletine ait 4 bine varan sikkeden oluşan bir koleksiyonu oluşturdum. Kendi alanında en büyük koleksiyonlardan biri oldu.
- Nümismatik alanında çalışmanın güçlükleri var mı?
- Evet, bu alanda çalışmanın pek çok zorlukları var. Çalışılan alanın küçüklüğü ve üzerindeki sembol ve harflerin çözümlenmesi işin güçlükleri arasında yer alıyor. Ayrıca, iyi bir göz hafızası ile yeterli tarih ve arkeoloji bilgisi isteyen bir dal. Biraz da Eski Grek alfabesini bilmek gerekiyor.
- Antik sikkeler bize ne anlatır?
- Sikke koleksiyonerliği (Nümismatik), tarihle ilgili pek çok önemli ipucu sunar. Madeni paralar sadece birer ödeme aracı değil, aynı zamanda ait oldukları dönemin siyasi, ekonomik, sanatsal ve kültürel yapısını yansıtan belgelerdir. Her sikkenin ayrı bir hikayesi var, basıldıkları ve kullanıldıkları dönemlerin en önemli ve somut kanıtları. Örneğin (Fotoğraf 9) Troas bölgesindeki Achilleion kenti ve Aiolis bölgesindeki Chalcis (Ayvalık Çıplak Ada) kentleri varoldukları süreçte sadece birer tip sikke basabilmişler. Tarihte yer alan bu kentlerin varlıklarının en önemli kanıtları, bastıkları bu çok nadir sikkeler.
Sikkeler üzerinde, kentlerin tanrı veya tanrıçalarını, simgelerini ve bir kısmında da lejant dediğimiz, o kentin adının harflerini görebiliriz. Örneğin, (Fotoğraf 10) Dardanos kentinin sikkelerinde horoz yer alır. (Fotoğraf 11) Aigai kentinin simgesi ise keçi başıdır.
Fetihler, savaşlar ve yönetim değişiklikleri para basımıyla belgelenir. Sikkelerin metal bileşimi (Elektron, altın, gümüş veya bronz) o devletin ekonomik gücü hakkında bilgi verir. Örneğin Roma'nın çöküş döneminde sikkelerdeki gümüş içeriğinin giderek azaldığı arkeolojik bulgular arasındadır. Aynı şekilde, elektron dediğimiz, (Fotoğraf 12) altın- gümüş karışımı paralardaki altın oranı da azalabilmektedir. Paranın değer kaybı görüldüğü gibi çok eskiden de vardı. Farklı bölgelerde basılan sikkeler, ticaret ağları ve kültürel etkileşimler hakkında da fikir verir. Paralardaki motifler o dönemin sanatsal anlayışını yansıttığı gibi üzerlerindeki tanrılar (Fotoğraf 13), kral ve imparatorlar (Fotoğraf 14), mitolojik figürler, kadın şair Sappho gibi kişilikler (Fotoğraf 15), ulusal semboller o toplumun dini ve kültürel inancını gösterir. Sikkelerde kullanılan, milli ve dini kimlikleri vurgulayan semboller (haç, hilal, ejderha, aslan gibi figürler) o halkın kültürel belleğini pekiştirme görevini üstlenmişlerdir. Sikke koleksiyonerliği, tarihin farklı katmanlarını anlamamıza yardımcı olan eşsiz bir disiplindir. Hem büyük imparatorlukların yükseliş ve çöküşlerini, hem de küçük şehir devletlerinin kültürel miraslarını incelemek için mükemmel bir kaynaktır.
- Koleksiyonunuzdaki sikkelerden yapılan yayınlardan da söz eder misiniz?
- Antik sikkelerim, 2013 yılından başlayan yoğun bir çalışma ile, uluslararası nitelikteki üç ciltlik bir katalog olarak yayınlandı. Ülkemizin bu alandaki önemli isimlerinden Prof. Dr. Oğuz Tekin ve Doç. Dr. Aliye Erol Özdizbay tarafından hazırlanan bu kataloglar (Fotoğraf 16), nümismatik literatüründeki yerini aldı. 1931 yılından itibaren British Museum'un öncülüğünde başlatılan bu önemli proje çerçevesinde "Sylloge Nummorum Graecorum" adı altında tüm dünyada sadece 100 dolayında katalog serisi yayınlandığını düşünecek olursak yapılan işin önemi ortaya çıkar.
2022 yılında da tarafımdan hazırlanan "Sikkeler Işığında Antik Kentler-Troas, Aiolis, Mysia" kitabı (Fotoğraf 17), Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlandı.
- Bildiğim kadarıyla, Koleksiyoner olma öykünüzde bir cam şişe başrolde. Onu alış aşamanızdan söz eder misiniz?
- Koleksiyonerliğimin ilk yıllarında, karşıma çıkan, Roma Dönemi'ne ait ve çok güzel bir formda, incecik, lacivert renkte bir parfüm şişesi beni çok etkilemişti. Bir mezar eşyası olan, yani bir lahite konan ve bu sayede kırılmadan belki de 2000 yıl kalabilen bu şişe, ölen sahibi için ne kadar önemliydi? Uzun yıllar öncesinden, ne anılar taşıyordu? Bu objeyi alıp korumam gerektiğini hissettim. Aksi halde, ya yurt dışına satılacak ya da bazen yapıldığı gibi kırılıp atılacaktı.
- Arşivlemek, envanter tutulması hem bilgi hem de çok emek isteyen bir uğraş. Envanterin tutulması, arşivleme nasıl yapılıyor?
- Envanterin işlenmesi çok titiz davranmayı gerektiriyor. Objelerde tanım ve ölçüler doğru olmak zorunda, sikkelerde de hangi kente ve döneme ait olduğunu, tasvir ve lejant dediğimiz yazıların okunup kaydedilmesi, ağırlık ve çapların ölçülmesi, temizlik gerektiren sikkelerin elden geçirilmesi önemli. Ayrıca envanter defteri için fotoğraf da gerekiyor. Özellikle sikke fotoğrafı çekmek çok zor bir uğraş. Örneğin, 5 milimetre çapındaki bir sikkenin fotoğrafının çekilmesinin zorluğunu düşünün. Bütün fotoğraf çekimlerimi kendim yapıyorum. Ayrıca, doğru yapılmış bir envanter, bilimsel çalışmalar için de önemli kolaylıklar sağlıyor.
- Gelecek için düşünceleriniz nedir?
- Nicel ve nitelik olarak önemli bir düzeye ulaşan koleksiyonumdaki eserlerden yararlanılarak yayınlar yapılması bundan sonraki en büyük amacım.
- Bu bilgilendirici söyleşi için teşekkür ederim.
***
Fotoğraf listesi:
(Fotoğraf 1): Cam eserler
(Fotoğraf 2): Pişmiş toprak figürinler
(Fotoğraf 3): YKY Yayınları, "Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya Parfüm" kitabı
(Fotoğraf 4): Burhaniye "Özel Kuvay-i Milliye Müzesi"
(Fotoğraf 5): Edremit Güre "Özel Kazdağı Müzesi"
(Fotoğraf 6): Aleksandria Troas sikkesi (Apollon,bronz)
(Fotoğraf 7): Troas, Mysia, Aiolis antik bölgeleri
(Fotoğraf 8): M.Ö. 7. Yüzyıl Lydia sikkesi (gümüş)
(Fotoğraf 9): Achilleion sikkesi (bronz)
(Fotoğraf 10): Dardanos sikkesi (gümüş)
(Fotoğraf 11): Aigai sikkesi (gümüş)
(Fotoğraf 12): Phokai sikkesi (elektron)
(Fotoğraf 13): Pordosilene sikkesi (Apollon,gümüş)
(Fotoğraf 14): Aleksandria Troas sikkesi (bronz, İmp.Commodus)
(Fotoğraf 15): Mytilene sikkesi (gümüş, Sappho)
(Fotoğraf 16): Sylloge Nummorum Graecorum Arıkantürk Collection Vol 1-2-3
(Fotoğraf 17): Sikkeler Işığında Antik Kentler: Troas, Mysia, Aiolis" BBB yayını