Kategori: Işık Teoman
-
İki köyde iki öykü
Aralarında birkaç kilometre mesafe bulunan iki köy, ama iki ayrı öykü. Birinin başına talih kuşu kondu. Diğerine ise baraj havzası içinde kalacağının duyulmasıyla birlikte 50 yıldır tek bir çivi bile çakılmadı. Lütbey ve Dereuzunyer köylerinden söz ediyorum. İzmire 130 kilometre uzaklıktaki Ödemişin Dereuzunyer Köyünde yaşayanlar bundan 50 yıl önce gelen bir haber ile ata topraklarını…
-
Gönlümüz Işıklı Gölü’nde kaldı…
Günler öncesinden hazırlandık “Akdağ” diyerek yola koyulduk. İzmir çıkışında hava güneşli ve açıktı, biraz rüzgar vardı, ama güneş yüzünü göstermeye başladığında üzerimizdeki kat kat giysileri yavaşça çıkarmaya başladık. Artık mevsimlerin dengesi yok. Mart ayının ortalarında “Üşüyoruz” derken bir anda sanki yazdan kalma günler yaşamaya başladık. Yol boyunca yılkı atlarından söz ettik. Akdağ, Işıklı Gölü’nü kuşbakışı…
-
Nasıl gezgin oldum?
Yeni yerler keşfetme merakım ilkokul yıllarında başladı. Yenişehir semtinde oturuyorduk. Anneme belli etmeden Kemer Tren İstasyonu’na giderdim, daha 11 yaşındaydım. Alsancak Garından kalkan buharlı tren homurdanarak, dumanlar, kıvılcımlar saçarak istasyona girerdi. Buharlı lokomotifi izlemek bana büyük keyif veriyordu. Gidiş-dönüş yeşil kartondan bir öğrenci bileti alırdım. Trene atlardım, doğru İzmirin banliyösü Seydiköye (Gaziemir) giderdim. Ama ne…
-
Gölmarmara’dan Sındırgı’ya…
Ömür biter yol bitmez sözü sanırım bizim gibi gezginler için söylenmiş. Geçtiğimiz yıl ilkbaharda başlattığımız gezilerimizi, kış bastırana kadar sürdürdük. Son gezimizi ekim ayında Domaniçin kayın ormanlarına yapmıştık. Onun üzerinden yaklaşık dört ay geçmiş. Zeminde yağmur ve çamur olunca çadır kurmak sıkıntı yaratıyor. Biz de durur muyuz? Günübirlik gezilerimize başlıyoruz. Değişen bir şey yok; yine…
-
Moshonisia, Cunda veya Ali Bey Adası
Geçtiğimiz yıl Midilli Adası’na gittiğimde yüz yıllık bir butik otelde kalmıştım. Dışarıdan çok güzel restorasyonu yapılan otelin odalarına girdiğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Ama yine de eski yapıların böyle korunarak günümüze kavuşturulmasına pek sevinmiştim. Bizim ülkemizde de böyle butik otellerin varlığını düşünmeye başlamıştım. Tatil beldelerinde pansiyon türü konaklamalar ağırlıkta olduğundan muhteşem bir butik otelin varlığını tesadüf…
-
19.Yüzyılın çağdaş kenti: Kayaköy
Savaş, Kayaköyde dostça yaşayan, iki toplumu birbirinden ayırmış, kentinden, evinden, anılarından koparılan insanlar pek çok acı yaşamış. Osmanlının son dönemlerinde tamamı Rum nüfustan oluşan ve bir kasaba boyutuna gelen Kayaköy 1957 yılındaki deprem sırasında harabeye dönüşmüş olsa da canlı müze niteliği ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Kurulduğu dönemlere Levissi ve Karmylassos…
-
Anadolu’da özel bir köşe: Domaniç’in Kayın ormanları
Otomobilin pencere camlarını artık kapatmaya başladık, havalar biraz üşütüyor. Yaza elveda deme zamanı geldi. Yılın son gezisini yazdan çıkılıp sonbahara girilen günlere denk getirdik sanırım. Sabah buluştuğumuzda ve yola koyulduğumuzda biraz üşüdük, Turgutluda çorba içtikten sonra hava ısınmaya başladı ve üzerimizdeki kalın giysileri çıkardık. Yine yeni bir heyecan ile yola çıktık. Yeni bir kamp alanı…
-
Dede toprakları: Makedonya
Yaşamda herkese nasip olmayacak muhteşem bir olay yaşadım Mekadonya’da… Benim dede topraklarım. Dedem Veteriner Hacı Elmas Aga Bulgar askerlerinin kurşunlarıyla yaşamını yitirdiği 1913 yılına kadar mesleğini sürdürmüş bu topraklarda. Anneannem anlatırdı o yılları. O da 1914 yılında henüz 17 yaşında bir genç kız iken göçüp gelmiş Türkiye’ye. Neyse bu öyküyü daha sonra anlatırım. Gelelim muhteşem…
-
Suuçtu’dan Su Uçuran’a
Bu yıl gezilerimize şelalelerden başladık. Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesindeki Suuçtu Şelalesi’ni geçen yazımızda anlatmıştık ve tadına doyamamıştık. Bu kez fazla uzağa gitmeye gerek yok, bunu İzmir’de yaşayanlar için söylüyorum. Gezilerimiz Türkiye’nin dört bir yanındaki internet okuyucuları tarafından da ilgiyle izleniyor. Yani yolu İzmir’e düşen veya bu bölgeye gezi planlayan doğa severlerin de ilgisini çeker düşüncesindeyim. Suuçtu…
-
Sisler bulvarı…
Bu hafta sonu sisli bulvarlarda dolaştık durduk. Fotoğraf çekmek için çok güzel ortamlar yakaladık. Ancak sis iki gün boyunca üzerimizden kalkmayınca doğal olarak insanın içine bir sıkıntı geliyor. Bu sıkıntıların üzerine bir de yoksulluktan dökülen köyleri gördükçe keyfimiz kaçtı. Ancak gezinin ikinci günü Suuçtu Şelalesine ulaşınca tüm yorgunluklar ve tüm hüzünler bir anda üzerimizden kalkıp…
-
Sındırgı’da nostalji var
Yaşı 40ın üzerinde olanlar iyi bilir Sındırgı virajlarını, dinlenme tesislerini, sık ağaçlar ile kaplı çam ormanlarını. Eski Manisa yolu üzerinden Akhisara kadar uzanan asfalt yol, yıllarca İstanbul-İzmir arasında giden onlarca otobüs ve kamyonun kahrını çekmiştir ve hiç sesini çıkarmamıştır. Yağmurda çamurda delik deşik olan asfalt yolun üzeri o yıllardaki koşullar ile yamalı bohçaya dönmesine karşın…
-
700 yıldır ayakta: Cumalıkızık
Taş ile döşenmiş sokaklardan, gözlerini açıkta bırakan simsiyah giysiler içinde kadınlar gelip geçiyor. Başı örtülü minik kız acemilikten olacak; at kuyruğu başörtüsünün ardından sallanıp duruyor. Peşinden koşturan annesi, geriden gelen babası görmesin diye, alelacele at kuyruğunu örtünün altına sıkıştırıyor. 10 yaşlarındaki minik kız ise olanların farkında bile değil. Onun gözü tarihi caminin önünde kuyruğunu sallayan…