Kategori: Işık Teoman
-
Bu bana ders olsun
Geçen yıl sinemalarda gösterime girmişti. “Otel Rwanda” Hutu ile Tutsi Kabileleri arasındaki savaşı anlatıyordu. Hutu kabilesine mensup olup İç savaşta 1300 kişiyi kurtaran otel müdürü Paul Rusesabagina’nın olağanüstü girişimlerini ilgiyle izledik. Ama bu filmi yazın kaçırmıştık. Sinemalara geldiğinde sanırım ilgi görmediği için de kısa bir süre içinde gösterimden kaldırıldı. İzleyemediğimiz için de üzülmüştük. Aylardır izliyoruz…
-
İlk aşk…
Nedense Türk filmlerine sürekli olarak ön yargılı yaklaşmışımdır, yabancı filmleri izlemiş ve beğenmişimdir. Bunun nedenlerini düşündüğümde çocukluğumda ağırlıklı olarak ailemle birlikte yabancı filmleri izlemekten kaynaklandığı yorumunu yaparım. Tepecik semtinde doğum büyüdüm. O yıllarda o kadar çok açık hava sineması vardı ki adlarını hatırlamak mümkün değil. Ama yaz akşamları haftanın iki günü mutlaka gittiğim Zevk Sineması…
-
Orman içi kebap…
Bornova’nın Çiçekli Köyü’nü bilir misiniz? İzmir’e yakın en yoğun orman alanının bulunduğu bir köyümüzdür. Yemyeşil görünümüyle hemen her kesimin iştahını kabarttığı bu bölgemiz ender korunabilmiş alanlardandı! Yıllar önce arkadaşlar ile piknik yapmak için gitmiştik. Orman alanında dilediğiniz ağacın altına oturup piknik yapılabiliyordu… Ama sanırım artık bu özelliğini büyük ölçüde yitirmiş gibi görünüyor. Geçen hafta Ayşe…
-
Ha Bostanlı, ha Yenişehir…
Ortaokul yıllarında; sanıyorum büyük bir olasılıkla birinci sınıfa gidiyorum. Tepecik semtinde Vedide Baha Pars Ortaokulu’nda öğrenciyim. Yırtık, kirli gezmenin dışında yamalı ve eski giymenin ayıp olmadığı yıllar. Bir üst sınıfa geçen öğrencinin, ardından gelen diğer öğrencilere eski kitaplarını, hatta yarım kalmış defterlerini verdiği dönemler. Tasarruf yılları. Evde genellikle bir kişi çalışıyor, diğerleri yan gelip yatıyor.…
-
Ecevit’in üzüldüğü o an…
1987 yılında yapılacak olan referandum ile 12 Eylül yasaklısı liderler tekrar siyaset yaşamına geri dönebileceklerdi. Dönemin başbakanı Turgut Özal bu işi referanduma götürmüştü. Özal, vatandaşlardan yasakların kaldırılmaması yönünde oy kullanmaları için farklı bir siyasi taktik uyguluyordu. Sanki bir seçim havası yaşanıyordu. Dönemin 12 eylül yasaklıları Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve diğer politikacılar Türkiye’yi…
-
Ahlak anlayışı
Ahlak anlayışı ile ilgili bir öykü anlatmak istiyorum ama kimseye yönelik değil. Sadece eskilerde kalmış meslek içi ahlak anlayışını hatırlatmak için yazdım. Milliyet Gazetesi’nde çalıştığım yıllarda beklemediğim bir teklif aldım. Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur ile bayram tatilinde Bodrum’da bir otelde karşılaştık. Tesadüf aynı otelde kalıyoruz. Ama ben otele tatil için gitmedim. İstihbarat…
-
Sonbaharın son tatları…
Ekim ayının girmesiyle birlikte sonbahar mevsimini ortaladık. Kışa girmeden önce son tatları yaşamak için çok az bir zamanımız kaldı. Şu günlerde ormanlarımız yeşil ile sarının her tonunun buluştuğu en güzel görüntülerini sergiliyor. Piknik ve mesire alanlarında renk cümbüşü yaşanıyor. Birkaç hafta sonra bu görüntülerin yerini hüzün alacak. Çünkü; o bölgelere çıkmak zorlaşacak, yollar kapanacak, yağmurlar…
-
Gücü yerinde kullanmak…
Çocukluğum anneannemin göç öykülerini dinleyerek geçti. Balkan Savaşları başladığında babası, annesi ve yedi dayısı ile birlikte İştip?ten yola çıkan anneannem henüz yedi-sekiz yaşında bir ilkokul öğrencisi. Osmanlı yenilmiş, ordular dağılmış, yönetim yok, yöneticiler kaçmış. Gelecek belirsiz. Anneannem bunları bir ses perdesini aralayarak anlatırdı. Göç, küçücük beynine öylesine yerleşmiş ki, durup durup anlatırdı. Defalarca dinledim ben…
-
Kore Gazisi Muzaffer Abi kamyon altında kalınca
Başbakanın “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözüne herkes gibi ben de takıldım kaldım. Zaten kendisinin her söylediği söz, her ettiği lakırdı takılmayacak gibi değil. Meclis’te Lübnan’a asker gönderilmesi 340 oy ile onaylandı. Bu oylamalar yapılırken, şehit aileleri haklarını helal etmeyen açıklamalar yapıyorlardı. Kendilerine gönderilen şeref veya onur belgelerini geri göndereceklerini söylüyorlardı. Şimdi o anlamsız…
-
Bir kova su
Geçen hafta başlayan ve 2 bin hektardan fazla orman arazisinin yok olmasına neden olan yangınlarda vatandaşların duyarsız kalmaları haber konusu yapıldı. Tabii vatandaşlar duyarsız kalır. Yeşili sevdirecek bir devlet politikası olmazsa, çevreye karşı duyarlı, çevresini seven ve saygı duyan bir gençlik yetiştirilmezse olacağı buydu. Daha ilköğretim okulu yıllarında başlatılması gereken çevre bilinci eğitimi yıllardır göz…
-
Kışın ada, yazın yarımada…
Dünya milyarlarca yıl önce oluşmaya başlarken, bazı bölgeler, kentler, kasabalar, köyler içindeki tüm canlı ve cansız varlıkları ile birlikte özel olarak yaratılırlar. Ben böyle inanıyorum. O bölgeye adım attığınızda büyülenirsiniz, heyecanlanırsınız. Doğanın güzelliğine dakikalarca bakar ve içinize sindirirsiniz. Her mahalleyi, her sokağı karış karış gezmek istersiniz. Adeta özümsersiniz. Unutmamak için belleğinize iyice kazırsınız ve bir…
-
Mavi turun alternatifi “koylar turu”
Doğup büyüdüğüm İzmir’de hemen burnumun dibinde “mavi tur” alternatifi bir gezi yapacağım ve bu geziden çok büyük keyif alacağım aklımın ucuna bile gelmezdi. Ayrıca yıllardır Akdeniz’deki tatil beldelerinde düzenlenen ve insanları para uğruna salkım saçak deneyimsiz kaptanları ile taşıyan tur tekneleri gibi riskli bir durum da yok. Tura katılmak isteyenler birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmak…