Kategori: Emel Akçay Uzun
-
Türkçem karıştı
Bugün hayatımda asla “Olmaz” diyeceğim bir hal geldi başıma. Defterime saat 14.00te yapacağımız bir toplantıyla ilgili not alıyordum. Bir baktım ki ü, i, ö harflerini noktasız yani u, ı, o gibi yazıyorum. Şler ise s olmuş. Sanki e-posta gönderiyorum ve gönderimi alacak olan kişinin bilgisayarında bu harfler, doğru çıkmaz da anlasın diye, İngilizce karakterler kullanmaya…
-
Yörüklerden son miras: Kayıp masallar
Türkiye’nin bilinçaltı gerçeği Masallar ve Yörükler, beni büyüleyen kendine çeken iki dünya… Kardeşim, haber verdi; Kayıp Masallar Yörüklerden ismiyle Atlas Dergisi, artık unutulmaya yüz tutmuş belki de son masallarımızı çok özel bir çalışmada yayınlamış. Çok heyecanlandım, gittim aldım, bir solukta okudum. Sonrasında çok da şaşırdım. Coca-Colanın “Hayata Artı” programı çerçevesinde her yıl gençleri teşvik etmek…
-
Yaşıyorum…
Uzun zamandır Kent Yaşam’ı ihmal ettiğimin farkındaydım. Son yazımdan bu yana aylar geçti. Nasıl bir çark, beni en sevdiğim işimden vazgeçirdi? Sanıyorum ki umutsuz, kırgın kelimeleri ardı ardına sıralama ihtimalimdi, beni yazmaktan alıkoyan. İşine sarılmayıp, sonuçlarından başkalarını sorumlu tutanlara, Dolaptan, dolaba koşup bu düzene beni de dahil etmek isteyenlere, Çocuğuna, kalbini kapatanlara, Belki de hiç…
-
Karışık notlardan seçmeler
“Bebek gibi sevilmek, büyük gibi sayılmak” Kızım dün gece yine kendince bir özlü söz söyledi; “Bebek gibi sevilmek, büyük gibi sayılmak istiyorum.” 10 yaşındaki bir çocuğun hayattan beklentisi demek ki böyle. Üzerinde uzun uzun düşündüm. Kızım İlay Zeynep’in her dediği benim için önemlidir. Aslında hepimiz için böyle olduğuna karar verdim. Sevilmek, şımartılmak her yaş dönemimizde…
-
Sesim geliyor mu?
Sesim, ulaşması gereken insanlara gidiyor mu? Bazen gerçekten bu konuda karamsarlaşıyorum. “Olmaz, bu haksızlık!” dedirten olaylara kimse ses çıkarmıyor. Zaman zaman yazılarımda da belirtiyorum, hem eşim hem de 10 yaşındaki kızım disleksi ve hiperaktivite bozukluğuna sahip. Sevgili eşim için yapabileceğim çok fazla yapabileceğim bir şey yok ama kızım için tüm imkânlarımı seferber etmiş durumdayım. Bu…
-
Renklerin mutluluğu
Renkler, beni her zaman mutlu etmiştir. Belki de renkleri sadece renk olarak değil, dans ettiklerini hayal ettiğim için mutluluk kaynağım olmuşlardır. Bugün sizlerle renklerin motive edici etkisi üzerine hissettiklerimi paylaşmak istiyorum. Önceki yazılarımı okuyanlar bilir; uzun bir dönem tekerlekli sandalye kullandım. Hala çok yürüyebildiğim söylenemez yine de bastonum sağ olsun, idare ediyorum. Oturmak bana göre…
-
Eşitsizler arasındaki eşitlik dengesi
Hayatımızda hep bir denge kurmaya çalışırız. Terazinin kolları oynamaya başladı mı, mutsuzluklarımız da beraberinde gelir. İlköğretim okulu öğrencilerinin zamanında OKS, şimdilerde SBS diye adlandırılan, yıllarca dershanelere, özel öğretmenlere bel bağlanan “başarı kriteri” sınavlarında bu yıl yeni bir uygulama var. Gazetelerde bir şekilde yer aldı ama bu dertten muzdarip olmayan ailelerin çok anladığını sanmıyorum. Disleksisi yani…
-
Yeniden…
Yine, yeniden başlamak istiyorum, izninizle. Biliyorum, Kent Yaşamı da, sevgili editörümü de çok ihmal ettim. Hâlbuki binlerce konu kafamda yazılıyor ama sayfadaki yerini bir türlü bulamıyor. Sanki pusulasını kaybetmiş bir denizci gibiyim son 6 aydır. Sizlere iyi haberlerim var, oysaki. Yeniden YÜRÜMEYE başladım. Bundan büyük ve paylaşılması gereken bir mutluluk var mı? Her zamanki gibi…
-
Bilgisayarım beni anlamıyor
Bu aralar, yeni bilgisayarımla biraz kavgalıyız. Gerçi gelişiyle çok mutlu oldum, ne inkâr edeyim. Daha güçlü ve daha hızlı. Üstelik çizim programının yanı sıra film de yapabiliyorum. Yani diğerinden daha becerikli. Ama yeni bilgisayarım beni bir konuda anlamıyor. Ben türünün artık son örnekleri arasındaki yerini almış; “F klavye” kullanıcısıyım. Tuşların üzerinde ne yazdığı benim için…
-
En kısa yazım
Gerçekten hayatımda yazdığım en kısa yazı bu. Kelimeler bazen yetmez ya… Bir de çizgileri deneyeyim dedim. Basit ama beni anlatıyor. Ağaca taş atan çocuk düştü aklıma sonra. “Orhan Veli, bu zamanda yaşasaydı acaba şiirini böyle mi yazardı?” diye sormaktan kendimi alamadım; Sandığa bir oy attım Düşmedi oyum Düşmedi oyum Sandık oyumu yedi Oyumu isterim, Oyumu…
-
Hepsi düzmece…
Şimdi yazacaklarımın hepsi düzmece!!! İster okur, biraz eğlenirsiniz. İster, bu yazıyı es geçersiniz. Karar tamamen okuyucunun öz iradesine kalmış. Hiç zorlama yok, baştan söylüyorum. Düzmece hikaye şöyle başlar: Gitmekle bitmeyecek uzaklıktaki bir ülkede, hangi zaman olduğu bilinmez, bir kız yaşarmış. Okumuş, yazmış insanlara saygısı büyükmüş. Yatırım denilen kelimenin karşılığını eğitim olarak düşünürmüş. Hayatını, para üzerine…
-
Engelsiz Sinema Şoku!
Tekerlekli sandalye ile sinemaya gitmek oldukça zor bir iş. Bunu hiç düşündünüz mü? İtiraf etmeliyim ki daha önce hiç düşünmemiştim. Bir yıldır süren tekerlekli sandalye maceram sayesinde Nereye nasıl gidilir? sorusu üzerine uzman oldum. Kızım sinemaya gitmek istediğinde tek tek hepsini arayıp içeri girip giremeyeceğimi soruyordum. Aldığım cevaplar hep olumsuzdu. Orkide Alışveriş Merkezindeki AFM Sinemalarında…