Bu mu ‘Meslek Yarası’?

Onca yıl emek verdiğiniz gazetenizden “selamsız sabahsız” atılıveriyorsunuz. Bir “elveda” yazısı bile çok görülüyor size. Kahroluyorsunuz. Üzüntünüzün “şiddetini” anlatacak kelime bulamıyorsunuz. Yıllar sonra atılma öykünüzün de yer aldığı bir kitap yazıp adını “Meslek Yarası” koyuyorsunuz. Onca yayınevi arasından bula bula  atıldığınız grubun yayınevini, Doğan Kitap’ı seçiyorsunuz “yaralı” kitabınızı bastırmak için. Pes vallahi Zeynep Hanım? 
Zaman ne çabuk geçiyor. 2001 yılının şubat ayı. Doğan Medya Grubu’na bağlı Milliyet Gazetesi’nde atılma furyası yaşanıyor. Zamanın Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz, bazı yazarlarını işten atıyor. Aralarında 33 yıl kesintisiz gazetesine hizmet veren Zeynep Oral da var. Oysa atılanların adları ve dedikodular  ortada dolaşırken hiç üzerine alınmıyor. Çünkü kendisine söylenmiş bir şey yok. 28 Şubat sabahı atıldığını öğrendiğinde şoke oluyor. Yıllardır birlikte olduğu okurlarına hiç olmazsa bir veda yazısı yazmak istiyor. Kabul görmüyor. O da kendi adını taşıyan internet sitesine koyuyor bu veda yazısını. Birazını okuyalım dilerseniz:
“? İşten çıkarılma üslubunun korkunç olduğunu belirtmekle yetineceğim. İnsan olanın, ev işlerinde çalışan bir gündelikçiyi ya da işyerine yeni alınmış bir “office-boy”u bizim atıldığımız gibi, işten atmayacağını, atamayacağını biliyorum? Gazeteden çıkarılma haberleri Milliyet’de ya da Aydın Doğan’ın gazetelerinde yer almayınca ve önce yayınlarız dedikleri “veda mektubumu” sonradan Milliyet’te yayınlamama kararı aldıklarında bu siteyi kullanma kararı aldım. Şimdilik başka hiçbir şey söylemeye mecalim yok.” (www.zeyneporal.com)
Ömer Madra, Açık Radyo’da konuk ediyor Zeynep Oral’ı. Kamuoyunun büyük bölümü böyle haberdar oluyor trajik durumdan. Bakınız neler söylemiş Zeynep Oral:
“Çok acıtıyor. Kendimi çok kullanılmış, sömürülmüş, tecavüze uğramış, lime lime edilmiş hissediyorum?İşten atılmamıza yönelik tek satır haber yayımlanmadı. Aydın Doğan’a ait gazetelerde kalıp  bu olaylarla ilgili yazı yazmayanların durumu da çok zor. Bazen içeride olmakla dışarıda olmak birbirinden farklı olmuyor” (Komedya, Ümit Otan, Alfa Yayınları, Sayfa: 49)
Doğan Kitap’ın Web sitesine girdim. İşte “Meslek Yarası” oradaydı. Kitapla ilgili yazıyı okuyunca bir kez daha şoke oldum. Nasıl olmazsınız. Aynen şöyle deniliyor:
“?Duygusal yaklaşımlardan hoşlanıyorsanız, kişisel bir hüzün hikâyesi… İnsancıl ve merak uyandırıcı… Oral’ın anılarını okurken sonu ayrılıkla biten neşeli bir film izler gibi olacaksınız.”
Sonu ayrılıkla biten “neşeli bir film izler gibi” olacakmışız.
Nasıl olacak bu neşeli film?
Bir yerden kovulacaksınız, hem de Zeynep Oral’ın kendi tanımıyla “lime lime edilmiş” bir vaziyette. Sonra o acı olaya da yer verdiğiniz kitabı koşturup kovulduğunuz yere bastıracaksınız. Adına da “Meslek Yarası” diyeceksiniz.
Çok yinelemişimdir, hani bir filmde genç delikanlı sevgilisine diyordu ya, “Eğer görüyorsanız, içinde olamazsınız”
Yazdıklarınızdan, söylediklerinizden, anlattıklarınızdan gördüğünüzü anlıyoruz Zeynep Hanım. Ama neden içinde yer aldığınızı, neden koştura koştura “oraya” gittiğinizi bir türlü anlayamıyoruz. Kitabınızın kapağına baktığımda aklımdan geçen ilk tümceyi paylaşmak isterim, “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”
Keşke kitabınızın adını “Meslek Yarası” koymasaydınız Zeynep Hanım???Sizinle birlikte atılan ve şimdilerde Sabah’ta yazan Umur Talu’nun yazılarında “Meslek Yarası”nın ne “derin” bir şey olduğunu duyumsayabiliyorum. Sizin de okumanızı öneririm Zeynep Hanım?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın