Basmane ve çevresinde turizm hareketliliği ele alındı

5. Basmane ve Çevresi Tarih, Kültür, Sanat, Arkeoloji Günleri kapsamında “Basmane ve çevresinde turizm hareketi” konulu söyleşi düzenlendi. Tarihi Basmane Garı Yolcu Salonu’nda gerçekleşen söyleşiYİ İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler ve Muhtarlar Dairesi Başkanı Pınar Meriç yönetti. Söyleşiye İzmir Rehberler Odası (İZRO) Yönetim Kurulu üyesi İsa Soytürk, profesyonel turist rehberleri Mehmet Gülümser, Serdar Çelenk ve Nuri Pınar Yıldırım konuk oldu.

Soytürk: Anne balar kenti tanımalı

Kenti tanıtmak için düzenlenen turlara öncelikle anne babaların katılması, kenti önce onların tanıması gerektiğini söyleyen İZRO Yönetim Kurulu üyesi İsa Soytürk, “Kenti tanıma eğitimleri ana okuldan başlamalı. Kenti çocukluğunda tanıyıp seven gençler, daha sonra gittiği yerde tanıtım elçisi olacak” dedi. Soytürk, İzmir’e eğitim almak için kent dışından gelen üniversitelilere de mutlaka kenti anlatan geziler düzenlenmesi gerektiğini, bunun için İZRO’nun işbirliğine hazır olduğunu kaydetti.

Gülümser: Basmane’ye tuvalet gerek

İzmir’in kaliteli, yeni teknolojilerle donatılmış cazip kent müzelerine ihtiyaç duyduğunu dile getiren profesyonel turist rehberi Mehmet Gülümser, Basmane semtinin en önemli sorunlarından birinin ise tuvalet ihtiyacı olduğunu söyledi. “Bu semtte düşünün bir tuvaletimiz bile yok. Gelen kişileri, gezenleri, misafirlerimizi götüreceğimiz temiz bir lavabomuz, tuvaletimiz yok” diyen Gülümser, Altınpark’ta kentin tarihine 50-70 yıldır tanıklık eden kahvenin de gerekirse kent yönetiminin zoruyla halkın gelip oturabileceği, dinlenebileceği bir mekana dönüştürülmesi gerektiğini belirtti.

Altınpark Kafe’nin karşısındaki çeşmenin düzeltilmesi içinse yaptıkları başvurulara karşın hala bir onarım yapılamadığını dile getirdi. Bürokrasinin birşeyler yapacaksa semti seven ve semt için harekete geçenlerle birlik olması gerektiğini vurgulayan Mehmet Gülümser, Anafartalar Caddesi’nde bulunan ve birisi restore edilen üç karakolun da ziyarete açılabileceğini belirtti. Son dönemlerde kentlerde yapılan festivallerin önemli olduğunu ancak kentlerin bu festivallere hazır olmadığını söyleyen Gülümser, “Önce ev hazır olmalı misafire. Şehir festivalleri de öyle. Festival yapılıyor, etkinlikler yapılıyor ama çevre, parklar, şehir hazır değil” dedi.

Meriç: Belediye sekiz yıldır müze yeri arıyor

Söyleşiyi yöneten İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler ve Muhtarlar Dairesi Başkanı Pınar Meriç ise konukların dile getirdiği “Kente bir müze gerek” sözleri için, kendisinin de tanıklık ettiği sekiz yıl boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin müze arayışında olduğunu söyledi. Büyükşehir’in kanunlar gereği herşeyi yapamadığını söyleyen Meriç, “Her şeyin de bir kanunu ve kuralı var. Büyükşehir her şeyi yapamıyor. Mesela ‘Müze yok’ dediniz ya, Büyükşehir müze açamıyor, müze işletemiyor. Ama bir yeri tabii müze yeri olarak belirleyebiliyor. Sekiz senedir Büyükşehir müze yeri arayışı içinde. Bakanlıkla birlikte, bizzat içinde çalıştığım için örnek vermek istiyorum” diye konuştu.

Son dönemde Büyükşehir Belediyesi’nin büyükten küçüğe yörelerimizin tanıtılması için yapılan festivallere destek verdiğini anlatan Pınar Meriç, “Barbunyadan mandalinaya kadar böyle değerlerinin önüne çıkması için bize gelen festivallerin hepsine destek veriyoruz. Sonra o festivaller halkın da desteğiyle kendi kendine büyüyor” dedi.

Kenti tanıma turları çok önemli

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği kenti tanıma turlarının çok önemli olduğuna değinen profesyonel turist rehberi Serdar Çelenk de, “Kentler biraz insanlara benziyor. Uzak durmamak, ön yargılı yaklaşmamak gerekiyor. Kadifekale’ye gelenlerin ilginç yorumları oluyor. Kimisi çocukluğunda gitmiş, bazıları hiç çıkmamış. Kimileri Agora’ya hiç inmemiş. Kenti tanımıyorsanız kentli olmanız faydalı olmanız mümkün olmuyor” dedi. Ege Gastronomi Turizm Derneği Başkanı olarak da çalışmaları bulunduğunu belirten Çelenk, İzmir’in gastronomi konusunda çok önemli değerlere sahip olduğunu anlattı.

Tanıtacağımız bir kültürümüz ve çok özel bir mutfağımız olduğunu anlatan Serdar Çelenk, “Öyle füzyon mutfağı gibi uyduruk şeylere ihtiyaç yok. Bizim biraz çarpık bir yaşantımız var önce zarfa, makyaja bakıyoruz. Kafamızın içine önem vermiyoruz. Bahane üretmek kolay bu kent için ne yapacağımıza çalışmak gerek” dedi. Basmane’nin bir dönem İzmir’in bütün köklü ailelerinin yaşadığı, İzmir’in kalbi diye tanımlanacak bir semt olduğunu belirten Çelenk, “Anafartalar Caddesi de bu semtin aort damarı. Ama para dönmüyorsa bu damarlarda hayat biter. Tıpkı Efes’te olduğu gibi. Basmane’de çok büyük bir miras var, zenginliğin tanıtılması, insanların çekinmeden oraya gelmesi lazım” diye konuştu.

Yıldırım: Mezbelelik semtte turizm olmaz

Turist rehberliğiyle 15 yaşında tanıştığını dile getiren profesyonel turist rehberi ve ebru sanatçısı Nuri Pınar Yıldırım ise, Basmane’deki turizm hareketiyle ilişkisinin 47 yıl önce başladığını anlattı. Türkiye Milli Talebe Federasyonu binasında amatör turist rehberliği kursları düzenlediklerini anlatan Yıldırım, “Basmane’deki turizm hareketiyle benim ilintim 47 sene evvel başladı. 47 senedir Türk turizminin bizzat fiilen her dalında sadece uçak sürmedim, görev aldım” dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Turizm Bölümü’nde öğretim görevlisi olduğunu da belirten Nuri Pınar Yıldırım, Basmane’deki turizm hareketliliği için “Bugünkü ortamda olmasa daha iyi olur” görüşünü dile getirdi. Dünyanın bütün metropol kentlerinde bir “eski şehir” kavramının bulunduğunu anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün dünya metropollerinde Arap ülkelerindeki sonradan pıtrak gibi ortaya çıkan suni turizm yatırımlarının olduğu ülkeler hariç bir eski şehir kavramı vardır. Bakü’de İçeri Şehir, Antalya’da bir Kale İçi vardır. İstanbul’da Sur İçi vardır. Bu bölgelere intra muros yani ‘surlar içi’ denir. İzmir’in en büyük eksikliği intra muros semtimizin olmaması. Belki Basmane’yi bilenler fark etmişlerdir. Altıntaş’taki Radyo ve Demokrasi Müzesi’nin duvarları Helenistik surlardır. Bu surlar Kadifekale’den buralara kadar inen surlar. Bugün Basmane dediğimiz semt ve yukarı doğru yükselen komşu semtler intra muros dediğimiz semtler. Bizim burayı canlandırmamız lazım.”

Turizm hareketliliğinin mezbelelik bir semtte olamayacağını kaydeden Yıldırım, “Bir bölgede turizm hareketliliği yaratmak istiyorsanız oradaki kültürel, sivil mimari, sanat yapıları ve semtin bütün özgün insan yapısını korumak zorundasınız” dedi. Basmane’ye ilişkin hayalini de paylaşan Yıldırım, “Bugün ben Basmane’yi şöyle hayal ediyorum, bu bir hülya. Gerçekler hülya ile başlar biliyorsunuz zamanı geldiğinde. Şöyle tasavvur ediyorum. Yıkık dökük evler onarılsın. Cepheler düzenlensin, sokaklar iyileştirilsin ve o evlerde yaşam olsun. Sanatsal kültürel faaliyetlerin olacağı yaşam şekli” diye konuştu.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın