Toplamda 60 milyon Euroya mal olacak olan sistem 2011 yılında devreye girecek…
Deniz Ulaştırma Genel Müdürlüğü, 2008 yılını gemi adamı ve altyapı konusunda reform yılı ilan etmişti. Geçtiğimiz iki yıl içinde bu kapsamdaki projelerini tamamlayan Deniz Ulaştırma Genel Müdürlüğü, bugünlerde denizde ‘Beyaz Resim’ çizmek için kolları sıvadı. Deniz Ulaştırma Genel Müdürü Özkan Poyraz, bu resmi çizebilmek için 60 milyon Euroluk yatırım yapacaklarını söylüyor. ‘Beyaz Resim’ için İzmit, Mersin, İskenderun, Dikili, Edremit ve İzmir Körfezini kapsayan alanda radar sistemi kurduklarını ifade eden Poyraz, Türkiye genelinde 20ye yakın kule kurulacağını anlatıyor. Radar sisteminin merkezinin İzmirde olacağını belirten Poyraz, 2011 yılında devreye gireceğini belirtiyor. Özkan Poyraz, sistemle ilgili bilgi verirken şunları söylüyor:
Radar sistemi ile artık gemi bilgi göndermese de siz radardan gönderilen paslar ile oradaki bir varlığı bileceksiniz. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığının kaynaklarını ilerde birleştirmeyi hedefliyor. İzleyemediğimiz ara bölgelerde ise Deniz Kuvvetlerinin ‘Uzun Ufuklar’ ile Sahil Güvenlik Komutanlığının ‘Sahil Güvenlik Radar Sistemi’ birleştirilecek. Böylece ‘Beyaz Resim’ adını verdiğimiz resmi görme şansını yakalayacağız. Bu sayede kaçakçılık, yasadışı insan göçü, kaçak balıkçılık aktivitelerinden arındırılmış beyaz bir resme ulaşmayı hedefliyoruz. Sistem 2011 yılında devreye girecek. Elektronik aksamı 25 milyon Euro değerinde. Türkiye genelinde kuracağımız 20nin üzerindeki kule yatırımı ile birlikte toplam yatırımı 60 milyon Euroya ulaşacak.
Özkan Poyraz ile 2010 yılı çalışma programları ve Türk denizcilik sektörünün dünyadaki konumu üzerine konuştuk.
– 2008 yılını Reform Yılı ilan etmiştiniz. Özellikle gemi adamı ve altyapı yatırımlarına yönelik çalışma başlatmıştınız. Bu projeler tamamlandı mı?
– Denizcilik Müsteşarlığında yeni bir yöntem uyguladık. Memur ve vatandaş ilişkisinde klasik yöntemi bırakıp, bunu elektronik bir sistem üzerine oturtabilir miyiz diye baktık. Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım, Gemilerin denetimini elektronik ortama taşıdınız ama bunları hep kendi teşkilatınız içinde kullanıyorsunuz. Vatandaş ile bunu nasıl paylaşıyorsunuz demişti. 2008 yılı Aralık ayında e-devlet devreye alındı. Bizde aynı tarihte Denizcilik Müsteşarlığı bünyesindeki 81 kalem hizmetimizi e-devlet kapsamına aldık. Para giriş ve çıkışını elektronik ortamına taşıdık ve çok başarılı olduk. Bu 81 kalem işlemdeki ödemeler bankalar, Müsteşarlık, Maliye Bakanlığı, Türksat A.Ş. arasındaki saniyelik işlemlerle gerçekleştirilebiliyor. İnsanları para ile liman başkanlıklarına göndermeyelim demiştik. Bunu da yaptık.
– Gemi adamlarına yönelik hizmetlerinizde ne gibi düzenlemeler yapıldı?
– Türkiyede 35 bin aktif zabit ve 250 bini aşkında tayfa dediğimiz yeterliliklerde personel var. Bunların sınav ile belgelendirilmeye ihtiyaçları var. Uluslararası STCV dediğimiz sözleşme, gemi adamlarının eğitim belgelendirme ve vardiya tutma esaslarını belirleyen bir standart. Türkiye buna taraf durumunda. Dolayısıyla gemi adamlarının belli dönemlerde sınava girmeleri gerekiyor. Bunları on-line ortama taşıdık. Geçtiğimiz 2 Mart tarihinden itibaren gelişmiş bir sistem ile Denizcilik Müsteşarlığı bölge müdürlüklerinde GOS adını verdiğimiz Gemi Adamları Online Sınava Sistemi devreye aldık. Böylece sınavlarda sansasyonlar ortadan kalktı. Elektronik ortamda önemli bir yol kaydettik.
– İzmire özel neler yapıldı?
– Gemi Seyir Sistemlerinde iyileştirme yaptık. İzmit, Mersin, İskenderun, Dikili, Edremit Körfezine kadar ve içine İzmir Körfezini de alan aktif radar sistemi kuruyoruz. 27 Nisan 2010 tarihinde İl Özel İdaresi konuyla ilgili olarak inşaat ihalesini yaptı. Ankara olarak radarların ihalesini yapmıştık. Neticede 6 segmentte, 11 kuleden oluşan inşaat ve 11 kule ile birlikte onun içinde radar sistemi devreye girecek. Radar sisteminin merkezi İzmirde olacak. Gemi Trafik Hizmetlerine bağlı olması sağlanacak. Otomatik Tanımlama Sistemi ise zaten devrede idi. Bu sistemin özelliği gemilerden bilgi gönderildiği sürece bilgi alınabiliyor. Radar sistemi ile artık gemi bilgi göndermese de radardan gönderilen paslar ile oradaki bir varlık bilinecek. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığının kaynaklarını ilerde birleştirmeyi hedefliyor. İzleyemediğimiz ara bölgelerde ise Deniz Kuvvetlerinin Uzun Ufuklar ile Sahil Güvenlik Komutanlığının Sahil Güvenlik Radar Sistemi birleştirilecek. Böylece ‘Beyaz Resim’ adını verdiğimiz resmi görme şansını yakalayacağız. Bu sayede kaçakçılık, yasadışı insan göçü, kaçak balıkçılık aktivitelerinden arındırılmış beyaz bir resme ulaşmayı hedefliyoruz.
– Proje ne zaman tamamlanacak ve ne kadara mal olacak?
– 2011 yılında sistem devreye girecek. İnşaat çalışmalarını ise 2010 yılı içerisinde bitirmiş olacağız. Maliyet anlamında baktığımızda elektronik aksamı 25 milyon Euro değerinde. Türkiye genelinde kuracağımız 20inin üzerindeki kule yatırımı ile birlikte toplam yatırımı 60 milyon Euroya ulaşacak. İzmir, İzmit ve İskenderun körfezlerindeki projelerde Liman Bilgi Yönetimi Sistemini devreye alıyoruz. Bununla da amacımız; bir gemi Türk karasularında ya da uluslararası sularda iken ilgili bütün paydaşların bu bilgilerden yararlanabilmesi.
– 2010 yılı çalışma programınızda neler var?
– Uluslararası işler ön planda. Temelinde Karadeniz ve AB ile ilişkilerde deniz trafiğinin izlenmesi konusunda ortak havuz oluşturulması, Paris Memorandumu kapsamında Beyaz Listedeki yerimizin üst seviyelere çıkarılarak korunması yer alıyor. Karadenizde de bir Memoranduma tabiyiz. Türkiye Karadeniz açısından olmazsa ise olmaz bir devlet durumunda. Buradaki ülkelerin birbirleriyle sorunları var. Ancak Türkiye sorunlu olmadıkları tek ülke… Bu yılı Karadenizdeki stratejik yaklaşımlarımıza ayırdık. Özellikle Karadenizdeki ortak deniz resminin tespit edilmesi için çalışma başlatılıyor. Karadeniz Memorandumu 10. yaşını kutluyor ve bunu yaşatmak için etkin çalışma sürecindeyiz. Avrupa Deniz Güvenliği Ajansının yapmış olduğu teknik projeler var. Bu projelerin birçoğuna adapte olamamak durumuna düşüyorduk. Avrupa Birliği bize esneklik göstermeye başladı. Dolayısıyla AB ile birlikte özellikle teknik deniz resmine ilişkin entegrasyonu sağlamak için tedrici adımlar atma gayreti içinde olacağız.
– AB uyum sürecinde denizcilik sektörünün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Ulaştırma içinde denizcilik sektörü AB ilerleme raporlarına göre ABye en fazla uyum gösteren sektör durumunda. Sebebi de 2005 yılından itibaren İspanya ile birlikte yürüttüğümüz eşleşme projesi idi. Bu proje ile gemi denetim rejiminden başlayın, limanlardaki emniyet tedbirlerine kadar birçok konu kendi içinde irdelendi. Bu kapsamda müktesebatı hususunda da çok büyük adımlar atıldı. 200e yakın yönetmeliğimiz var. Ancak burada eksik olan konumuz Uluslar Arası Denizcilik Örgütü (IMO) çalışmaları idi. Türkiye, IMOnun bugüne kadar Gönüllü Taraf Devlet Denetimine uymamış ülkelerden birisi olarak görülüyor. Ancak Bakanımız radikal bir karar aldı ve Aralık ayında IMO Genel Sekreterliğine yazı gönderildi. Türkiyenin uluslar arası denizcilik ile ilgili uluslararası sözleşmelere uyumluluğunun bir röntgeninin çekilmesi için başvuru yaptı. 2015ten itibaren bu olmak zorunda idi. Ancak biz bunu daha önce yaptık. Ev ödevimizi daha önce yapıyoruz. IMO denetimleri açısından da Denizcilik Stratejimiz hazırlanıyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.