Vefatının 50. yılında, UNESCO 2023 yılını Aşık Veyseli anma yılı ilan etti. Aşık Veysel için ülke çapında çok sayıda etkinlik düzenlenirken Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı da (TÜRGÖK) Aşık Veysel’in anılacağı bir saygı etkinliği düzenleyecek. Gönül telimizi titreten ozan için 22 Mayıs 2023 Pazartesi günü “Dostlar Seni Unutmayacak” sloganıyla gerçekleşecek etkinlik saat 15.00’de başlayacak. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Küçük Salon’daki etkinliğin düzenleme ve sunumunu Yazar Yunus Bekir Yurdakul’un yapacak.
Anma etkinliği “Veysel İçin Sözcükler”, “Veysel’den Dizeler” ve “Veysel Türküleri” bölümlerinden oluşuyor. “Veysel İçin Sözcükler” bölümünde Gündüz Şatıroğlu, Mavisel Yener, Prof.Dr. Sait Eğrilmez, Prof. Dr. Yankı Yazgan izlenecek. “Veysel’den Dizeler” bölümünde Ahsen Başyiğit, Dr. Birsen Ferahlı, Devrim Akkaya, Düriye Ayyıldız, Zeynep Nutku izlenecek. “Veysel Türküleri” bölümünde ise Dr. Gani Pekşen, Yılmaz Demirtaş, Yolcu Bilginç Veysel’in türkülerini dinletecek.
Aşık Veysel’in vefatının 50. Yılı olan 2023 yılı UNESCO tarafından “Dünya Aşık Veysel Yılı” olarak ilan edildi. Veysel’in duru ve arı bir dille yazdığı şiirlerinde yansıttığı vatanseverlik, hoşgörü, yaşama sevinci ve sevgi mesajlarıyla hem kendi dünyasını aydınlatan hem de bugünlere ışık tutan dünya çapında bir halk ozanı olduğu için anıldığı belirtildi.

Aşık Veysel Şatıroğlu’nun yaşam öyküsü (1894 – 1973)
Aşık Veysel 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Çiftçilik yapan Karaca Ahmet ve Gülizar çiftinin altı çocuğundan beşincisiydi.
Aşık Veysel’in ailesi 1934’te Soyadı Kanunu ile birlikte önce Ulu soyadını alır sonrasında lakapları olan Şatıroğlu ile bunu değiştirirler. Sanatçı yedi yaşında yakalandığı çiçek hastalığı sonrasında sol gözünü kaybeder. Bir kaza sonucu sağ gözünü de kaybeden Aşık Veysel’in görme engeli, eğitim hayatını etkiler ve okula gidemez.
Oğlunun sanatla ilgilenmesini isteyen babası Ahmet Efendi, Veysel’e saz dersleri aldırmaya karar verir ve ardından Aşık Veysel’in kendisinden “ilk saz hocam” diye bahsettiği Molla Hüseyin’e çırak olarak verir. Sanatçı on beş yaşına geldiğinde saz çalıp şiir söyleme yeteneğini köylerine gelen halk şairi Camşıhlı Ali Ağa ile pekiştirir. Yirmili yaşlarına geldiğinde artık iyi saz çalan, iyi usta malı (1) şiir okuyan bir halk sanatçısı olur.
Aşık Veysel, 25 yaşına geldiğinde akrabalarından birinin kızı olan Esma ile ilk evliliğini yapar. Bu evlilikten iki çocuğu olur. Ancak çocukları vefat eder. Veysel, ikinci evliliğini 1929 yılında Sivas’ın Hafik ilçesinde tanıştığı Gülizar ile yapar. Çiftin bu evlilikten Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye isminde yedi çocuğu olur.
Ozan Sivas Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan Ahmet Kutsi Tecer’le tanışır ve hayatında yeni bir dönemin başlangıcı olur bu tanışma. 1931 yılında Tecer’in Sivas’ta düzenlediği Sivas Halk Şairleri Bayramı’nda Aşık Veysel’in yeteneği fark edilir. Cumhuriyet’in 10. yılında Aşık Veysel, Sivas Nahiye Müdürü’nün isteğiyle yazmış olduğu “Atatürk’tür Türkiye’nin İhyası” diye başlayan şiirini okur. Bu şiiriyle topluma sesini duyuran Aşık Veysel’e Ahmet Kutsi Tecer tarafından “Halk Şairi” unvanı verilir. TRT radyolarında çeşitli programlara davet edilen Âşık Veysel’in dinleyicileri arasında Gazi Mustafa Kemal de vardır.
Geçimini sazdan sağlayan Veysel, 1933’ten itibaren ülkeyi dolaşmaya başlar. Bu arada, İstanbul’a gidip plaklar doldurur; radyoda konser verir. Veysel’in İstanbul’da doldurduğu plaklar içinde 19. Yüzyıl halk şairlerinden İğdecikli Veli’nin “Mecnun’um Leyla’mı Gördüm” adlı türküsü ile kendisine ait olan “Atatürk’e Ağıt” adlı eseri çok ilgi görür.
1941 yılında Aşık Veysel Arifiye Köy Enstitüsü’ne saz öğretmeni olarak atanır. Hayatının en güzel şiirlerini bu dönemde söyleyip yazdıran sanatçı, Arifiye Köy Enstitüsü dışında Hasanoğlan (1942), Eskişehir Çifteler (1943), Kastamonu Gülköy (1944), Yıldızeli Pamukpınar (1945), Samsun Ladik Akpınar (1946) köy enstitülerinde birer yıl saz öğretmenliği yapar.
Saz öğretmenliğinin dışında bazı köy enstitülerinde değişik zamanlarda konserler veren ve halkevlerinin çeşitli toplantılarında şiirler söyleyen sanatçı, saz öğretmenliği görevini 1946 yılında bırakır. 1950 yılından sonra ünü yurdun dört bir tarafına yayılan Aşık Veysel için Türk Folklor Araştırmaları Dergisi (İhsan Hınçer) önderliğinde, çeşitli kurum ve kuruluşların da desteğiyle İstanbul’da (1952) jübile yapılır. Bu gecede Ahmet Kutsi Tecer, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Mes’ut Cemil, Eflatun Cem Güney ve Behçet Kemal Çağlar sanatçıyı çeşitli yönleriyle tanıtırlar. Gecede Vedat Nedim Tör, Yaşar Kemal Göğçeli, Ercüment Behzat Lav ve Orhon Arıburnu ise aşığın şiirlerinden örnekler sunarlar. Benzer bir jübile Ankara’da da yapılır.
1965 yılında Aşık Veysel, “Ana dilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” TBMM tarafından, yaşadığı sürece vatani hizmet tertibinden aylık bağlanarak ödüllendirilir.

Yıllarca, çeşitli vesilelerle yurdun çeşitli yörelerinde düzenlenen programlara katılan Aşık Veysel, 15 Ağustos 1971 tarihinde Nevşehir ilinin Hacı Bektaş ilçesinde verdiği konserden sonra rahatsızlanır. 21 Mart 1973 tarihinde vefat eder.
Usta malı şiirler
40 yaşına kadar usta malı şiirler söylemiş, bu yaştan sonra ise kendi şiirlerini söylemeye başlamıştır. Şiirlerini saz eşliğinde icra eden Aşık Veysel’in genellikle 11’li hece ölçüsüyle şiirleri vardır. Çoğunlukla koşma, destan tarzında ve ağıt türünde örnekler veren aşığın az da olsa taşlamaları bulunmaktadır.
Şiirlerinde genellikle “Veysel”, bazen de “Sefil Veysel” ve “Veysel Şatır” gibi mahlaslar kullanmıştır. Aşık Veysel, şiirlerini genellikle dörtlüklerle vücuda getirmiştir. En çok yarım kafiyeyi kullanmıştır. Şiirlerinde ağız özelliklerini korumuştur.
Şiirlerinde sade, içten, samimi bir üslup görülür. Aşk, gurbet, ayrılık, hayatın faniliği, içinde yaşadığı toplumun kültürel değerleri, pek çok tabiat unsuru, okul ve hastane, hayatında yer eden önemli devlet adamları ve vatan sevgisi gibi konular işlenmiştir. Aşık Veysel, yaşadığı coğrafyanın ve Türk insanının özelliklerini ve yaşadığı dönemin pek çok sosyal ve toplumsal olayını da şiirlerine taşımıştır.
Aşık Veysel’in en bilinen şiirlerinden bazıları şunlardır: “Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Kara Toprak”, “Güzelliğin On Par’ Etmez”, “Dostlar Beni Hatırlasın”, “Beni Hor Görme Kardeşim”, “Ala Gözlü Benli Dilber”, “Havalanma Telli Turnam”, “Türküz Türkü Çığırırız”.
Sanatçının evi 1982 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Müzede Aşık Veysel’in kişisel eşyaları, fotoğrafları, şiirleri ve onunla ilgili yayınlanan eserler sergilenmektedir.
Ayrıca Aşık Veysel’in anısını yaşatmak için her yıl 9-11 Temmuz tarihleri arasında Sivas’ta ve Şarkışla-Sivrialan köyünde anma törenlerinin yanı sıra “Aşık Veysel Aşıklar Bayramı” adı altında bir festival düzenlenmektedir.
Kaynak: https://www.kulturportali.gov.tr
Atatürk’e Ağıt
Aşık Veysel’in Mustafa Kemal Atatürk”ün 10 Kasım 1938”de vefatının hemen ardından yazdığı ağıt çok sevilir. İşte o ağıdın sözleri..
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı’nın aslanı hani
İnsi cinsi cem’i mahluk
Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebsan* ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk’e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Vardı bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep karalar
Semerkand’ı Buhara’lar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi’nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt’in elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı
Aşık Veysel Şatıroğlu
Kaynak: www.ktb.gov.tr
(1) Usta malı: Usta ve ünlü aşıkların koşukları.