Mizah içimizdeki hoşgörüyü çıkartmanın yolu

Art arda yaşanan acı olaylar, son günlerde birbiri peşi sıra gelen şehit haberleri, yitip giden canlar, bırakın gülmeyi, gülümsemeyi bile unutturdu. Ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik ve siyasi koşullar, güvenlik kaygısı, belirsizlikler yüzünden gülmez olduk. Yaşamın her alanında, her konuda yapılagelen mizah, ortam ve koşulların etkisiyle kara mizaha evrilmiş durumda. Hoşgörüsüzlük iklimi mizahı da, mizahçıyı da etkiletiyor, geriletiyor. Güncel olaylara karşı en hızlı tepkiyi veren çizerler de ancak kara mizah yapabiliyor bugünlerde.

Mesleğe 32 yılını veren karikatürist Sadık Pala da ?Şehit haberlerini alırken bizim çizdiğimiz ancak kara mizah olabilir” diyor. Son yıllarda çizdiği “karikatür haritalarıyla” dikkat çeken, binlerce çizgi, tasarımını yaptığı çocuk kitabı, gazete vinyeti, bant karikatüre imza atan grafiker, karikatürist Sadık Pala şimdi bu mesleğe gönül veren gençlere rol model oluyor. 1993 yılında Türkiye’nin ilk haftalık çocuk gazetesi Kartopu’nda birlikte çalışma olanağı bulduğumuz Sadık Pala ile mesleğe başlayışını, çizerliğini, gençlerin değişen mizah anlayışını, yerel yönetimlerin karikatüre katkılarını konuştuk.

Yemek sarılmış bir mizah dergisi

Karabağlar Meslek Lisesi Torna Tesviye Bölümü’nü bitirdikten sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne birincilikle giren Sadık Pala’nın karikatüre, çizime ilgisi çocukluk yaşlarında başlamış. Okumayı bile Texas, Tommiks kitaplarındaki çizimlerin konuşma balonlarından öğrendiğini anlatıyor Pala. Onun çizerler dünyasına adım atması, mesleğe emek verenlerle ilk bir araya gelişi de oldukça ilginç.

Lisede okurken yaz tatilinde bir tornacıda çalışıyormuş. Bir gün annesi öğle yiyeceğini bir mizah dergisinin sayfasına sarıp vermiş. Yemek yerken bir yandan da sayfadakileri okuyormuş. Bir duyuru dikkatini çekmiş. Çizmeye meraklı gençleri yaptığı işleri göndermeye davet eden duyuruyu yırtıp almış. Duyuruda belirtilen adrese ilk çizgilerini göndermiş. Karikatürist Mustafa Yıldız’la tanışmaları da o ilan sayesinde olmuş. Yıldız, Sadık Pala’yla bir karikatür sergisinde buluşmuş ve onu o sergide Ömer Çam, Cemal İlkbahar’la, daha sonra da rahmetli Eflatun Nuri ile tanıştırmış.

Sadık Pala, Eflatun Nuri ile tanıştıktan sonra çizgilerini Tercüman Çocuk Dergisi’ne yollamaya başlamış. Bugün hala sakladığı gazetede yayımlanan ilk karikatürünü ise Semih Balcıoğlu yayımlatmış. Pala, daha sonra Tercüman Gazetesi’nin birinci sayfasında da karikatürler çizmiş. İzmir’de yine Eflatun Nuri’nin önderliğinde yayımlanan Yeni Asır Gazetesi’nin Gıcık Dergisi’nin telifli çizerlerindenmiş.

Uzun yıllar gazetelerin birinci sayfalarında karikatürleri yayımlanan Sadık Pala, süreci “Baş sayfanın karikatürlerini çizen meslek büykülerimiz vardı. Yine iç sayfalarda karikatürler olurdu. Mizah ekleri yayımlanırdı sayfalarca. Şimdilerdeyse yitip giden mizah anlayışımız, azalan hoşgörümüzle birlikte ulusal gazetelerde çizgiye, mizaha verilen yer de yok oldu. Bugün ancak bir avuç gazetede karikatür yer alıyor. Yerel gazetelerse bu açıdan iyice kötü durumda” diye anlatıyor.

Mizah okunmuyor, mizah bakılıyor

Sadık Pala, yıllar içinde mizaha bakış açısının değiştiğini dile getiriyor. Akşam evine ekmek götürmekte zorlanan insanların gülmeye bile hallerinin kalmadığını dile getirirken, “Mizah duygusu elbette yok olmaz, ama insan akşam eve giderken götüreceği ekmeği, ay sonunda ödeyeceği kirayı, çocuğunun okul masrafını düşünüyorsa ona mizahtan söz edemezsin” diyor. Bugün insanların mizah okumak yerine mizah izlemeyi tercih ettiğine de değiniyor, ?Artık mizah okunmuyor, mizaha bakılıyor. O nedenle birçok meslektaşımız dizilere yöneldi. Kimi dizi oyuncusu bile oldu. Çünkü bu meslek artık para kazandırmıyor. Öte yandan, insanlar mizah yanı olan yazılarını, çizgilerini sosyal medyada paylaşmaya başladı. Hayat değişiyor, bakılan mecralar da” diye ekliyor.

Meslek yaşamı süresince Gırgır, Fırt, Limon Ustura, Arıza, Sinek, Mustafa dergilerinde çizen Sadık Pala, mesleğin üstatlarıyla çalışmış olmanın gurununu da taşıyor. Duygularını,”Ben şanslı bir dönemde bu mesleği yapabildim. Semih Balcıoğlu, Oğuz Aral, Eflatun Nuri, Mustafa Yıldız gibi ustaları tanıdım, çalıştım, onları izleme olanağı yakaladım. Şimdi mizah dergilerine baktığımda aynı tadı alamıyorum. Hep aynı birbirinin tekrarı çizimler, sayfanın yarısını kaplayan konuşma balonları.Vinyete döndü bütün iş. Bir sürü kelime, bir sürü kafa. Oysa bizim işimizde durumu yansıtmak çok önemlidir. İfadenin yansıması çok önemlidir” sözleriyle dile getiriyor.

Uzun yıllar çocuk kitaplarının çizimlerini yapan, gazetelerde bant karikatürleri, çizgileri yayımlanan Sadık Pala özel projelerin yanı sıra bugün sadece ilginç bir internet sitesi olan “Düşünce Suçları Müzesi”nde çiziyor. Şanar Yurdatapan’ın yönetimindeki sitenin tamamı Sadık Pala’nın çizgilerinden oluşuyor. Öte yandan beş yıldır Akhisar Belediyesi’nde ve iki yıldır da Karşıyaka Belediyesi’nde “Karikatür Atölyeleri”nde eğitmenlik yapıyor. Gençlere mesleğin inceliklerini öğretmekten büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Pala, yerel yönetimlerin bu konuya gösterdiği ilginin önemine değiniyor.

Mesleğe olan bütün aşkına karşın yine de gençlere karikatüristliği meslek olarak seçmelerini önermiyor İzmir’in ünlü çizeri Pala. Hatta bu yıl Yaşar Üniversitesi Yazılım Mühendisliği’ni kazanan, ama çizim yeteneği olan oğlunun da bu işten uzak durması için çabaladığını söylüyor gülerek. “Çizime yönelecekler için Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirmek önemli, onlar daha başarılı olabiliyor. Ama benim dileğim gençlerin önce bir mesleği olsun bu işe hobi olarak başlasınlar. Mesleklerini ellerine aldıktan sonra isterlerse hobilerini iş olarak tercih etsinler” diyor.

Siyasileri çizmeyi sevmiyorum

Sadık Pala, “Çekirdek Aile”, “Şanssız Sadi”, “Farklı Adam” tiplemelerinin yaratıcısı bir çizer. Çizgilerinde gerçek yaşamdan tiplemeleri seçtiğini anlatan Pala, siyasi figürleri çizmekten hiç hoşlanmadığını dile getiriyor. Karikatürde mutlaka yazı olması gerekmediğini, balonlu çizimlerin bazen zorlama olabildiğine dikkat çeken Pala, kendi dönemlerinde daha çok durum komiği yaptıklarını, okurun yazı olmadan da o çizgiye güldüğünü anlatıyor ve mesleğine ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor:

“Bu iş dünyanın en güzel mesleği. Hem çizip hem esprisini yazabilmek ise çok önemli bizim işimizde. Ben mesleğe ilk başladığım yıllarda mizah dergilerinde çizimilerin altında ‘yazan’ ve ‘çizen’ diye iki imza olurdu. Eflatun Nuri’nin bize ilk öğretisi,’Kendi esprini kendin bulacaksın’ olmuştu. Ustalarımızın bir başka öğüdü ise ‘Kimsenin inancına saldırmayacaksın’ olmuştu. Bunlar önemli prensipler. Ben olabildiğince bu prensiplerin izinden gittim.”

İzmir şanslı bir kent

Konak Belediyesi’nce kurulan Karikatür ve Neşe Müzesi’nin bulunduğu İzmir’in mesleki açıdan şanslı bir kent olduğunu söylüyor Sadık Pala. Çok sayıda ve nitelikli karikatürist meslektaşının bulunduğunu da belirten Sadık Pala ?Bugün İzmir’de en az iki mizah dergisi çıkartacak ekip kurmanız mümkün. Meslektaşlarımla çabamız gençlere içlerindeki mizahı ortaya çıkarmaları için destek vermek, farkındalık yaratmak. Bunun için yerel yönetimlerin açtığı kurslar, yarışmalarda açılan karikatür branşları çok önemli” diyor.

Yazar Saadet Erciyas’ın önceki “Kent-Yaşam” yazıları:  

[catlist id=18 pagination=no]

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın