Dünyanın taşı 20 yıldır Marble’da ağırlanıyor

Doğal taş sektöründe dünya liderliğine oynadığını ilan eden sektörün en önemli fuarlarından Uluslararası Doğal taş ve Teknolojileri Fuarı MARBLE, Kültürpark’ta düzenlenen son fuarla 20. yılını geride bıraktı. İZFAŞ’ın 26-29 Mart 2014 tarihleri arasında düzenlediği fuarda, deyim yerindeyse, Kültürpark’ın dört bir yanına taş yağdı bu yıl da.

Blok taş konusunda önemli ihracatçı ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin yanı sıra dünyanın dört bir yanından gelen 659 blok mermer ve doğal taş sergilendi 45 bin metrekarelik alanda. Sergilenen işlenmiş, yarı işlenmiş ve ham taşın ise yaklaşık 14 bin ton olduğu açıklandı.

Çin Xiamen ve İtalya Verona ile birlikte dünyanın en önemli ilk üç fuarı içinde yer alan Marble Fuarı’na 32 ülkeden 275’i yabancı, 1187 firma katıldı. Fuar mevcut beş kapalı alanın yanı sıra geçici olarak kurulan dokuz holde gerçekleştirildi. Firmalar mermer ve doğal taş, fabrika makineleri, ocak – iş makineleri, ekipmanları ve sarf malzemeleri olarak dört ana grupta sergilediler ürünlerini.

Çin’e blok, Amerika’ya işlenmiş ürün

Türkiye’nin 2013 yılında 167 ülkeye gerçekleşen doğal taş ihracatı yüzde 17,2’lik bir artış göstererek 2 milyar 225 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılı için 7 milyar dolar ihracat hedefi koyarak çıtasını iyice yükselten doğal taşçılar için fuarın da en önemli alıcıları arasında yer alan Çin hayati önem taşıyor. Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Erdinç’in her fırsatta “Allah zeval vermesin” dediği Çin, son dört yıldır ihracatta ilk sırayı alıyor.

Genel ihracattaki payı yüzde 44,1’e çıkan Çin, yüzde 25,5’lik yükselişle tek başına 981 milyon dolarlık alış gerçekleştiriyor Türkiye’den. Çin’in ardından küresel krizin etkilerini geride bırakan Amerika yüzde 18’lik artışla doğal taşçılar için en önemli ülke olmayı sürdürüyor. 2008 krizinden önce Türkiye’nin doğal taş ihracat pazarında bir numaralı ülke olan Amerika, bugün işlenmiş ürün pazarında ilk sırada yerini koruyor.

Doğu Avrupa (Azerbaycan, Rusya, Türkmenistan, Kazakistan ve Ukrayna) ve Ortadoğu ülkeleri (Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt) ve Kuzey Afrika ülkeleri (Libya, Mısır, Cezayir) Çin ve Amerika’dan sonra ihracatta büyük önem taşıyan ülkeler arasında bulunuyor.

Taşlar satıldı, üreticinin yüzü güldü

Fuarda stantları dolaşırken firmalara ne kadar bağlantı yaptıklarını soruyorum. Hemen hepsi “Çok iyi gidiyor” deyip bir rakam vermemeyi tercih ediyor. Kapalı hollerde işlenmiş ürünlerini, açık alanda blok taşlarını sergileyen firmalar ağırlıkları ortalama 25 ton olan blokların üzerine Türkçe, İngilizce ve Çince “Satıldı” yazmışlar.

Marble’da çabalarının karşılığını almaktan mutlu bir başka kesim de makine üreticileri. Mermer ve doğal taş sektöründeki gelişime paralel olarak hızla büyüyen ve bugün İtalya’ya dahi makine satabilecek konuma gelen firmalar otomasyona, robot teknolojisine ağırlık vermeye başlamış.

Fuara Afyon’dan katılan Gürmaş Doğal taş firmasından Osman Tokgöz, bu yıl sergiledikleri Kuka Robot Makinası’na gösterilen yoğun ilgiden mutlu. Robotun otomasyonunu kendilerinin yaptığını belirten Tokgöz, çoklu kesimden çıkan mermerleri vakumlayarak palete yerleştiren makinenin üç – dört kişinin yaptığı işi tek başına yapabildiğini anlatıyor stanttaki ziyaretçilere. Özel aparatıyla oymacılık da yapabilen makinenin fiyatının 45 bin Euro ile 2 milyon Euro arasında değiştiğini söylüyor.

Sektörde ar-ge çalışmaları ve ince kesim teknolojisiyle dikkat çeken firmalardan biri de Van Mermer. Açık alanda 120 metrekarelik bir alanla taşlarını sergileyen Van Mermer’in standında Ankara Bölge Satış Sorumlusu Adem Demir ve Genel Koordinatör Mousa Javadi ile görüşüyoruz. Adem Demir, geçtiğimiz 60 milyon Euro yatırımla Van’da açılan firmanın 500 kişiye istihdam yarattığını söylüyor. Çin ve İtalya’dan sonra sadece Türkiye’de bulunan teknolojiyle iki milimetreye kadar kesim yapılabildiğini anlatan Demir’in sözlerini Javadi, “Mermeri karton gibi ince kesebiliyoruz” diyerek tamamlıyor.

Markalaşmaya Turquality desteği

Mermer ve doğal taş sektöründeki firmalar ağırlıkla aile şirketlerinden oluşuyor. Yurt dışına ihracat yapan firmalar için markalaşamamak en büyük sıkıntı. Özellikle Amerika gibi işlenmiş ürünün öne çıktığı ülkelerde satış yapmak için özel tasarımları ve markalaşmış bir ürünü olan firmalar çok daha şanslı görülüyor pazarda. Turquality, Ekonomi Bakanlığı’nın sorumluluğunda, küresel Türk markaları yaratmak için 2004 yılından bu yana başarıyla uygulanan oldukça önemli bir devlet destek programı olarak tanımlanıyor. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality on yılda on dünya markası yaratmayı hedefliyor. Ancak bu programa dahil olabilmek için çok ciddi kriterler ve koşullar var. Kurumsallaşma en önemli koşullardan biri.

Fuara uzun yıllardan beri katılan Silkar Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ sektörde markalaşma adına çok önemli bir adım atarak Turquality destek programı kapsamına girmeyi başarmış tek firma. Silkar Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Akbulak, sektördeki herkese kurumsallaşmayı öneriyor öncelikle. Kurumsallaşmak için uzun süredir çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Akbulak, markalaşmanın aynı zamanda standart, sürdürülebilir kalite, prestij, iyi servis ve iyi ürün anlamına da geldiğini söylüyor. Erdoğan Akbulak, sektörün ülke dışında daha başarılı olabilmesi için sektördeki tüm firmalara kurumsallaşma çağrısını yineliyor.

Sektör yayıncıları mermerciler kadar deneyimli

Kültürpark’ta düzenlenen son mermer fuarına bu yıl 1187 firma katıldı. Her yıl biraz daha büyüyen mermer ve doğal taş sektörü, yayıncılık sektörünü de geliştiriyor. Yayımlanan dergiler kriz varsa azalıyor, işler iyiyse sayfa sayılarıyla birlikte sayıları da artıyor. Sektör yayıncılığına uzun yıllardır İzmir’de yayımladıkları dergileriyle emek veren meslektaşlarımız Çağlayan Sueli ve Ersin Bozkurt’a yayıncılık serüvenlerini soruyoruz. Bir dönem birlikte de çalışan iki gazeteci arkadaşımız alanlarında öylesine uzmanlaşmışlar ki, gördükleri taşların yöresini, cinsini, hatta hangi firmanın ürünü olduğunu söyleyebiliyorlar. Taş artık onların yaşam biçimi olmuş. Her iki dergi de olumlu gelişmeler doğrultusunda Çin’de yatırıma ve işbirliklerine yönelmiş.

Marble Trend Dergisi’ni yılda altı sayı yayımlayan Çağlayan Sueli, sektörün neredeyse tüm yurt dışı fuarlarına da katılıyor. Amerika’dan Rusya’ya, Hindistan’dan Brezilya’ya, Dubai’den İtalya’ya ve Çin’e kadar sektörün tüm fuarlarını yakından izliyor Sueli. 2014 yılı için 13 fuara katılmayı planlayan meslektaşımız, Marble’ın önümüzdeki yıl bir numaralı fuar olacağı görüşüne pek katılmıyor. İzmir’in yeni fuar alanı yatırımında geciktiğini, bu fırsatı Çin’de Xiamen’in değerlendirdiğini düşünüyor. Sueli şu görüşleri paylaşıyor:

“Xiamen fuarı gerçekten çok ilginç bir fuar. Doğal taşın başkenti burası.166 bin metrekarelik bir alanda 2 bin katılımcıyla fuar düzenliyorlar. Teknolojileri çok etkileyici, stantlardaki sunumları çok etkileyici. Gerçekten mermerle dans ediyorlar. Mermerle ilgili aklınıza gelebilecek herşey var fuarda. Aynı şekilde Verona da çok etkileyici. Tasarımlar çok şık. Ama Verona’da gördüğünüzün çok daha fazlasını Çin’de görüyorsunuz. İzmir yeni fuara alanıyla daha iyi noktada olacaktır elbette. Bunun için de tanıtımı daha iyi yapmaları gerekiyor. Başta Çin olmak üzere yurt dışı fuarlarda daha çok tanıtım yapılması gerekiyor.”

Sueli’ne sektörün sorunlarını soruyorum, “Marka olamamak en büyük sıkıntı. Dünyanın en fazla üretimini yapıp, en çok taş çeşidine sahip ülkeyiz, ama hala marka olamadık” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“2013 yılında İtalya’nın iki katı taş satmışız, ama 500 milyon dolar kazanmışız. Taşımız ne yazık ki çok çalışmamıza karşın değerini bulamıyor. Ocak işinde çok fazla insan var. Herkes bu işe girmemeli aslında. Bilenlere bırakılmalı ocak konusu. Bu fiyat konusunu olumsuz etkileyecek bir durum. Bir de ocak konusunda yabancılara ruhsat verilmesini doğru bulmuyorum. Çinliler çok ocak açmaya başladı ki, sektörün geleceğini olumsuz etkileyecek bir gelişme bana kalırsa. En önemli sorunlardan biri de Türkiye’de kamu alanlarında hala yabancı taşların kullanılması. Ben bunu ülkeye ihanet gibi görüyorum.”

Ruhsat sorunu hiç bu kadar ağır olmamıştı

Stone World Dergisi’nin editörü Ersin Bozkurt, Marble Fuarı’nı üçüncü yılından başlayarak izlediğini anlatıyor, “İşlem hacmi açısından Xiamen’den sonra geliyor burası. Mart ayı başında Xiamen Fuarı’nda kurulan bağlantı burada netleşiyor” diyor. Fuarda ilk günden başlayarak çok sayıda Çinli bulunduğuna dikkat çeken Bozkurt, Kültürpark’taki son Marble’da yirminci yıl için iyi bir final yapıldığını dile getiriyor. On yıldır yer sıkıntısı yaşayan Marble’ın Gaziemir’deki yeni fuar alanında rahatlayacağını belirten Ersin Bozkurt, fuar süresince kimi müşterilerinin kendilerine ilettiği yeni alanla ilgili sorunların ise 21. Marble açılmadan çözülmesini diliyor.

Sektörün sıkıntılarını sorduğumuzda, ilk söylediği ruhsat konusu oluyor Ersin Bozkurt’un. Başbakanlığın çıkarılan bir genelgeyle ruhsatları kendisine bağladığını anımsatan Bozkurt, iki bin ruhsatın gerekçesiz bir şekilde geri gönderildiğini, dolayısıyla yeni renk ve çeşit sunacak ocakların açılamamasının sektörü daralttığını kaydediyor. “Sektörde hiç bu kadar ağır bir ruhsat sıkıntısı yaşanmamıştı” diyen Ersin Bozkurt, keyfi uygulamaların taşçılar için büyük maddi sorunlar yarattığını dile getiriyor.

Sektörde bir duayen olarak kabul edilen gazeteci büyüğümüz Abdullah Bozkurt’un adına 20. Yıl Gala Gecesi’nde bir onur plaketi de alan Ersin Bozkurt, uzun süre babasıyla yol aldığı sektörde yaklaşık 18 yıldan bu yana yayıncılık yapıyor. “Sektöre ilk başladığımızda 76 milyon dolar ihracat vardı. Şimdi bu rakam 2 milyar 225 milyon dolar. Yaratılan katma değer çok yüksek. Mermer maden sektörünün altın çocuğu” diyor. Sektörün sorunları arasında eleman konusuna da değinen Bozkurt, vasıflı vasıfsız işçi sorununa da ivedilikle çare bulunmasının şart olduğunu sözlerine ekliyor.

İZFAŞ yapılanmayı sürdürüyor

Kültürpark’ta düzenlenen Marble fuarının en hareketli hollerinden biri olan iki numaralı holde İZFAŞ’ın Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs’le yoğun temposu arasında gezerek söyleşme olanağı bulduk. Örs, yer sıkıntısının bu yılki fuarla bitecek olmasından mutlu, “Taleplere yanıt veremediğimiz için sıkıntılıyız ancak fuara ilginin böylesine artmış olması da mutlu ediyor bizleri” diyor.

Önümüzdeki yıl İzmir’in fuarcılık yaşamında yeni bir sayfa açılacağını belirtiyor Mehmet Şakir Örs. İZFAŞ’ı kurumsal olarak yeni bir döneme hazırladıklarını dile getiriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Yeni fuarın devreye girişi bizce İzmir fuarcılığında ve İZFAŞ için yeni bir dönemin başlangıcı demek. Yeni fuar alanı İzmir ekonomisinde toplumda yeni bir sayfa açacak diye düşünüyoruz. Dolayısıyla İZFAŞ’ın yeni döneme kurumsal olarak hazırlanması gerekiyor. Biz de kendi içimizde eğitsel ve örgütsel anlamda yeni döneme hazırlanıyoruz. Öncelikle bu fuarda hem var olan fuarlarımızın çıtasını yükseltmemiz örneğin Marble’ı birinci fuar yapmamız, diğerlerini güçlendirmemiz gerekiyor. Ayrıca orası çok büyük bir fuar alanı olduğu için orada daha çok fuar yapmamız ve değişik sektörlerde Marble benzeri yeni markalar yaratmamız gerekiyor.”

Yeni fuar alanının fiziki anlamda Kültürpark’ın beş katı büyüklüğünde olduğuna değinen Örs, 105 bin metrekare kapalı alanda hizmet verileceğini dile getiriyor. Mehmet Şakir Örs, Gaziemir’deki alanda üniversitelerin mimarlık bölümleriyle, sivil toplum örgütleri ve kentin kanaat önderleriyle, iş adamlarıyla işbirliği yapacaklarını, fuar alanında yeni etkinlikler, farklı sergiler düzenlemek istediklerini belirtiyor.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın