Hepsi düzmece…

Şimdi yazacaklarımın hepsi düzmece!!!

İster okur, biraz eğlenirsiniz. İster, bu yazıyı es geçersiniz.
Karar tamamen okuyucunun öz iradesine kalmış. Hiç zorlama yok, baştan söylüyorum.

Düzmece hikaye şöyle başlar:

Gitmekle bitmeyecek uzaklıktaki bir ülkede, hangi zaman olduğu bilinmez, bir kız yaşarmış. Okumuş, yazmış insanlara saygısı büyükmüş. Yatırım denilen kelimenin karşılığını eğitim olarak düşünürmüş. Hayatını, para üzerine değil, öğrenmek ve öğrendiklerinin daha da büyümesi için almaya hazır herkese öğretmekle geçirirmiş.

“İyi” denilen her düşünceyi kendi süzgecinden geçirip karar verdiklerini uygularmış. Çalışmayı, onur saymış. Gücü yettiği, bakabileceği kadar çocuk dünyaya getirmiş. Militanca duygulardan hep uzak kalmış. Dünyanın mutluluğunun bireysel mutluluktan geçtiğini düşünmüş. Kendi mutluluğunu çevresiyle paylaşmış ki, herkese birer parça düşsün diye.

Gün gelmiş, kızın ülkesinde seçim olmuş. Kız düşünmüş taşınmış, bu kez kendince önemli bir cesaret göstererek, bağımsız aday olan, iyi bildiği, dürüst bildiği, tanıdığı birine oyunu teslim etmeye karar vermiş. Bu arada gitmekle bitmeyecek uzaklıktaki ülkede siyasi partiler, görüşleri çerçevesinde seçim turlarına devam etmekteymiş.

Bu bilinmeyen zamanın çok ama çok öncesinde de güzel ülkeyi kuran, aydınlık düşünceli, aydınlık yüzlü bir adam varmış. Bu adam, ölümünden sonra hatırlanması için ülkenin yöneticilerine bazı emanetler vermiş. Bunlardan biri her zaman çalışmayı ve ilerlemeyi temsil eden bir çapa, diğeri her zaman bilimin, eğitimin önemsenmesi için bir kalem, en sonuncusu da ülkenin askerlerin, kadınların, gençlerin, çocukların kanlarıyla güç koşullarda elde edildiğinin hatırlanması için bayrakmış.

Gitmekle bitmeyecek uzaklıktaki ülkenin insanları çok unutkanmış. Zamanla, emanetleri sadece heykellerde, resimlerde yaşatmışlar ama anlamlarını kaybetmişler.

Sandıklar kurulmuş, oylar kullanılmış. Nihayet merakla beklenen sonuçlar, açıklanmış.

Ve hikayemizdeki kız şu sonuçları çıkarmış:
Bakabileceğin sayıda çocuk yapmak aptallıkmış, kendi görüşünde insan yetiştirmek daha önemliymiş. Ortalığı boş bırakma, adam yetiştir.
Emanetlerin anlamlarını diğer insanlar unuturken senin hatırlamanın bir anlamı yokmuş.
“Eğitim, eğitim” diyerek, çalışmanın bir anlamı yokmuş. İktidar olan ideolojinin peşinden ilerlemek yeterliymiş.
Onurlu çalışma konusunu tekrar gözden geçirmek gerekiyormuş.

Kız tabii ki, bu sonuçları çıkarmış ama hiçbir zaman gönlüne sinmeyen konulara “Eyvallah” diyemediği için bildiği gibi yaşamış.

Bütün emanetlerin anlamını unutan insanlara rağmen…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın