Kuşatma altındaki dilimiz!

Dilimizi, konuştuğumuz, yazdığımız Türkçemizi sevmiyoruz.
Neden mi?
Şayet seviyor olsaydık, dilimize özen gösteriyor olsaydık, Türkçemiz bugünkü duruma düşmezdi.
Türk Dili büyük bir tehditle karşı karşıya.
Küreselleşme adına, İngilizce’nin, Fransızca’nın, Almanca’nın, İtalyanca’nın hatta Portekizce’nin kuşatması altında.
Dilimiz her geçen gün benliğinden, özünden uzaklaşıyor.
Kimi aydınlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız, gazetelerimiz ve televizyon kanallarımızın katkısıyla giderek yozlaşıyor.

****

Bir yandan, temel eğitimde ve üniversitelerde “Türkçe mi, yabancı dilde mi eğitim?” tartışmaları yapılıyor. Diğer yanda okullarımızda Türkçe dersi veren öğretmenlerimizin yeterliliği kuşku götürür bir durumdayken, ana okul eğitiminde başlatılan İngilizce’yle, minik beyinler yabancı dilde düşünmeye yönlendiriliyor.
Türk dilinde, henüz bu sorunlarımız aşılamamışken Televizyon kanallarında, işyeri tabelalarında, gazetelerde, reklamlarda, konut yerleşkelerinde, yabancı isimlerden geçilmiyor.
Öyle bir duruma geldik ki, alfabeyi bile, değiştirdik.
Harfleri İngilizce telaffuzu ile dillendirmeye başladık.
CNN Türk; Si En En Türk, NTV; en ti vi, HSBC; Eyc Es Bi Si diye okunuyor.
Hiçbir yabancı dilde görülmeyen bir buluşla(!) ana dile bir yabancı dil eki getirilerek, müthiş bir yaratıcılık (!) sergileniyor.
Sözcükler Cümbüsh, Dönerchi, Eskidji gibi yarı Türkçe yarı İngilizce hale getiriliyor.

****
BİLDİĞİNİZ simit saraylarına Simitland, börekçilere Börek Center, piliç satılan yerlere Chicken deniliyor.
Kulelerin adı Tower, iş hanların Plaza, alışveriş merkezleri Shoping Center, ayakkabı mağazaları ise Shoe Center oluyor.
Bununla da yetinilmiyor… Açılan hemen her alışveriş mağazasına, lokantaya, kafeteryaya ve işyerine Türkçe yerine yabancı isimler veriliyor…
Yeni kurulmakta olan toplu konut alanlarına bile New York Mannhattan’dan özenti olarak “Mashattan” deniliyor. My World adı veriliyor.
Tevizyon kanallarında Türkçe’nin adeta linç edildiğine tanık oluyoruz. Yöresel reklam dilinin yanı sıra, İngilizce, İtalyanca, hatta Portekizce reklamlar boy gösteriyor TV kanallarında…
Tamam bir değil, birkaç yabancı dil bilmek, bu dilleri en iyi şekilde kullanabilmek,sınırların dünyaya açıldığı günümüzde gerekli olabilir.
Ama…
Yabancı dilleri öğrenmek, kendi dilimizi yok etmek anlamına gelmemeli…
Bütün dallarda yazı yazanlar, bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel, uyumlu dilimizi kullansınlar.
Dil devriminin amacı Türk dilinin zenginliğini ortaya çıkarmak için yapıldı.
Bu nedenle ben Türküm, ben Atatürkçüyüm diyen herkes büyük görev düşüyor. Herkes, “Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyen Ulu Önder Atatürk’ün buyruğunu yerine getirmek için üzerine düşeni yapmak zorundadır.
En büyük sorumluluk ise, kuşkusuz, kamuoyunu yönlendiren, bilgilendiren, basın yayın kuruluşlarına düşüyor.
Sonuç olarak diyorum ki;
Dilimizi sevelim, dilimizden utanmayalım…


*******
ÖZLÜ SÖZ
*******
HER sözün ararsan vardır Türkçesi.
Ziya Gökalp


******
DUYDUK
******

AKP’de adaylık kriterleri


AKP’nin kongre süreci tam gaz sürüyor.
Delege seçimlerini tamamlayan partide bu hafta sonu başlayacak olan ilçe kongreleri için yoğun kulis çalışmaları doruğa çıktı.
Kongrelerde aykırı seslerin çıkmaması ve genel merkezin istediği şekilde seçim yapılabilmesi için bazı “önlemler” alınmaya başlandı.
Öncelikle ilçelerde tek listeli yarış için çaba sarfedilecek.
Eğer iki liste çıkarsa, taraflar uzlaştırılmaya çalışılacak.
Uzlaşma sağlanamazsa, AKP’nin ilkelerine en fazla bağlı olan isimden yana tavır alınacak.
Başkan adayının özellikle Milli Görüş geleneğinden gelip gelmediğine dikkat edilecek.
Adayının belirlenmesinde o ilçede söz sahibi olan kişilerin, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine da başvurulacak.
Yönetim kurullarında bulundukları bölgelerde sevilen, sayılan isimlere yer verilecek.
Listelere mümkün olduğu kadar bayanlar da konulacak.
Tabiki her şeyden önemlisi ilçe başkanları ve il delegelerinin kongrede Ali Aşlık ve ekibine destek verecek isimlerden oluşması için çaba sarfedilecek.
Bakalım bu söylenilenler ne ölçüde gerçekleştirilecek, göreceğiz.


***********


******
OKUDUK
******

Böyle mi kültür ve turizm kenti olunur?

İZMİR İl Genel Meclisi, ildeki kültür ve turizm yatırımları için 500 bin YTL bütçe ayırmış.
Toplam bütçenin yaklaşık yüzde biri bile değil…
Hani İzmir turizm ve kültür kenti olacaktı?
Bu kadar bütçe ile mi?

******
BİR FIKRA
******

Hayat standardı

ALMAN,İngiliz ve Türk başbakanları aralarında konuşuyorlar.
Alman başbakanı:
-Bizim hayat standartımız iki bin Eurodur. Ama biz vatandaşımıza dört bin Euro maaş veririz, iki bin Euro’yu harcarlar, gerisine karışmayız.
İngiliz başbakanı:
-Bizim hayat standartımız iki bin sterlindir. Biz vatandaşımıza üç bin sterlin veririz iki bin sterlini harcarlar, gerisine karışmayız.
Sıra Türk başbakanına gelmiş:
-Bizim hayat standartımız iki bin YTL’dir. Biz vatandaşımıza 500 YTL veririz geriye kalan bin 500 YTL’yi nereden bulurlarsa bulurlar, biz orasına karışmayız.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın