Turizm ile yatıyoruz, turizm ile kalkıyoruz. Ama kafamız hala karışık. "Nasıl bir turizm?" sorusunun yanıtını bir türlü veremedik, tanımlamasını yapamadık. Önceki turizm bakanlarımız da konuyla ilgisiz, siyasi olunca, turizm ormanında yolumuzu kaybettik.
Şimdi durum biraz değişti. Sektörden gelen bir bakanımız var. Kar-zarar hesabını bilen, sektörden bir kişi olarak, haliyle turizme farklı pencereden bakıyor. Saptamaları ve yol göstermeleri daha doğru. Gelen turist sayısı ile ilgilense de, işin esasının kasaya giren döviz olduğunu biliyor.
Gelen turist sayısını artırmaktan çok, kişi başına düşen döviz girdisinin artırılması gerektiğini vurguluyor. Peki artsın dedik diye artar mı? Yok, o kadar kolay değil... Bilinçli planlama, eğitim, alt yapı, doğru ürün, doğru sunum, doğru tanıtım... Yani çalışmak lazım.
Lüks Turizm ne ola?
Her şeyin bir uç olanı var ya, turizmin de var. Para önemli değil... Önemli olan, kendine ayırdığı bu zaman diliminde maksimum tatmin. En pahalı oteller, en pahalı restoranlar, en pahalı hava yolları... Daha doğrusu böyle zannediliyor.
Ülkemizde 16 yıldır lüks turizm segmentinde başarılı çalışmalar yapan AIDA Turizm'in sahibi Adviye Bergemann'ın konuya bakışı şöyle:
"Pahalı fiziki yapılar yerine, kaliteli ve içeriği dolu hizmete yöneliyor lüks turistler. Kendi odaklı hizmet. Otelini butik istiyor. Yerel onun için kıymetli. Rehberinden şoförüne kadar lisan bilen, kültürlü insanlardan hizmet almak istiyor. Mümkünse diğer insanların ulaşamayacaklarını...
Sıradan bilgileri anlatan bir rehber yerine, özel bilgiler alabileceği, kendi kültürünü tanıyan, onu anlayan bir rehber. Lisana son derece hakim, birebir sohbetler yapabileceği bir rehber. Daha doğrusu bir iyi bir hatip, uzman, öğretmen... Görgülü, bilgili, özgüveni yüksek, deneyimli...
Lisan bilen, işini severek yapan, kendine ve görünümüne özen gösteren bir şoför de bu segment için çok gerekli, değerli. Ama yetişmiş eleman sıkıntısı yaşadığımız turizm sektöründe, çok iyi yetişmişini bulmak adeta mucize..."
Bu şekilde gelen bir turist günlük kişi başı 700 ile 10 bin dolar arası para harcıyor. Bu parayı kesinlikle otel için ödemiyor. Tarih, kültür, gastronomik değerler ve kaliteli hizmet için ödüyor. Normal bir turistin toplam harcaması ise 600-700 dolar bantında.
İşlenmemiş, doğal halde önümüzde duran elması, işleyerek pırlantaya çevirmek mümkün. Tarihse tarih, doğaysa doğa, kültürse kültür. Bizim beceremediğimiz, bunları paketleyip pahalı ürün olarak değerine sunamamak...
Ders çalışmaya devam...