Son Molokanlar
Yazar: Hediye Selda Yılmaz
Kars deyince aklımıza neler gelir? Kar, kaşar, kaz, Rus işgali, sınır şehri, en soğuk il ilk akla gelenlerdir. Kars Kafkasya'dan Anadolu'ya geçiş kapısıdır. Bu nedenle birçok etnik topluluk bu bölgede yaşar. Bu etnik grupların bölgeye katkıları çoktur. Bu etnik topluluklardan birisi de Molokanlar'dır.Yaşamları,yazgıları ve kültürmüze katkıları ile özel bir topluluktur.
Kars gezisine çıkmadan önce rastlantı sonucu bir gazetede Molokanlar ile ilgili bir yazı okudum. Daha önceden varlıklarını biliyordum. Ancak ayrıntılı bilgim yoktu. Kars'a gidince belki bir Molokan görürüz, tanışırız umuduyla yola çıktım. Ancak rehberimiz Kars'ta 10-15 kadar Molokan kaldığını söyledi. Böylece Molokan görüp tanışma beklentimizi bir kenara koyup, onların Kars'a bıraktıkları kültürel zenginlikleri ve yıllardır çektikleri sürgünlük ve yurt tutamama sıkıntılarını öğrenmekle yetindik.
Ancak Kars gezisi sırasında yaşadığım ilginç bir olayı (bu yazıyı yazmama da neden olan olayı) anlatmadan geçemeyeceğim: Kars merkezinde gezerken Kalem Kitap Kahve Evi'ni ziyaret ettik. Bu Ev'de kitap okuyup çay kahve içebiliyorsunuz. Ev'in sorumlusu hanımı görünce eşim "işte bu hanım Molokan" dedi. Eşim Erzurumlu ve eskiden Erzurum'da da Molokanlar varmış. Ama o an üstünde durmadım. Ayrıca insanların etnik kökenini ve inancını sorgulamayı sevmem.
Ev'de kitapların ve ortamın büyüsüne kapılıp bilgi aldık, çayımızı içtik ve Ev'den ayrıldık. Gezi bitip eve dönünce Molokanlar ile ilgili araştırmalara başladım. Sanal ortamda konu ile ilgili bir belgesele rastladım ve izlemeye başladım. Belgeselde Molokanlar ile ilgili ayrıntılı bilgi veriliyordu. Kars'ta kalan son Molokanlar ile söyleşi yapılıyordu. Söyleşi yapılan bir hanımı görünce şaşırdım. Babası Molokan'mış. O hanım, eşimle birlikte Kars'ta ki Kalem Kitap Kahve Evi'de gördüğüm hanımdı. Çok ilginç bir rastlantı oldu. Ayrıca diğer söyleşi yapılan kişi Vedat Akçayöz' ün annesi Molokan'mış. Vedat Akçayöz, Kars Kültür Sanat Derneği ve Dünya Molokanlar'ı Dayanışma Derneğini kurmuş. Kars, Ani ve Molokanlar ile ilgili kitaplar hazırlamış. Kendisi 20 yıldır Molokanlar ile ilgili araştırmalar yapıyormuş.
Böylece gezi sırasında son Molokanlar'dan biri ile tanışmış olduğumuzu sonradan öğrendik.
Molokanlar'ın tarihi ve özellikleri
Molokanlar ya da Türkiye'de halk arasında bilinen adıyla Malakanlar Ortodoks kilisesinden ayrılmış bir mezheptir. İncil,Tevrat ve Zebur kitaplarının sentezi olan Güneş kitabına taparlar. Eski Ahit'e inanırlar. Rus kökenli bir topluluktur.
Moloko sözcüğü Rusça olup "süt" anlamındadır. Molokan sözcüğü ise "süt içen, orucu bozan" anlamına gelir. Bu adın verilme nedeni ise o tarihlerde Rus halkının inancına göre, haftada iki gün süt içme geleneği olmasına karşın, Molokanlar'ın  buna uymayarak haftanın her günü süt içebileceklerini düşünüyor olmalarıdır.
Molokanlar'a göre dini bütün olmak demek kardeşlik, yardımseverlik ve bunlara bağlı olarak mutlu bir yaşam demekti. Kıskanmamak, dış görünüşe önem vermemek, çalmamak, kanunlara saygılı olmak temel ilkeleriydi. Çalışkanlıkları, dürüstlükleri ve belki de hepsinden en önemlisi savaş karşıtı olmalarıyla dikkat çekiyorlardı.
İnançlarına göre tanrının yarattığı insanlar doğuştan eşitti ve  bu eşitliliği hiçbir kanun, yasa bozamazdı. İnsanı diğer insanlardan üstün tutacak her türlü hiyerarşiye karşıydılar. Yönetmekten, yönetilmekten kaçınırlardı. Gücü insanın içinde yetenekleri ortaya çıkarması, toplumsal dayanışmanın aracı olarak kullanmaktan yanaydılar. Devlet olgusuna inanmadıkları için vergi vermeyi, mahkemelere çıkmayı ret ederlerdi. Gerçek anlamda eşitliğin olmadan ahlakın olmayacağının, bunu da devletin sağlayamayacağının bilincindeydiler.
Birikim düşüncesine sahip değildiler. Mutlu olmanın biriktirmekle olmayacağının farkındaydılar. Özel mülkiyete karşıydılar. Yaşamlarında yarışlara yer yoktu. Ortak yaşama inanırlardı. Aralarında çok kuvvetli toplumsal dayanışma vardı.
Molokanlar'ın sürgün ve göç öyküleri
1800'lü yıllara kadar Azak Denizi dolaylarında kendi hallerinde ortaklaşa yaşıyorlardı.1800'lerin başlarında Rus yönetimi tarafından din değiştirmeleri konusunda baskılar yapılmaya başlandı. Dinlerini değiştirmedikleri için halkın % 95'lik bir kısmı Kafkasya'ya sürgün edildi. Kafkaslara, Osmanlı, İran sınır boylarına Tiflis, Erivan, Bakü dolaylarına yerleştirildiler. Bu durum 19. yüzyılın sonunda gündeme gelen zorunlu askerlik hizmetine kadar sürdü. Molokanlar askerliği inançları gereği zalimlik sayıp, askerlik yapmayı reddettiler. Ama zorla askerliğe alındılar.1895 yılında Çar ordusunda dini bir ayin sırasında Molokanlar ellerindeki silahları yaktılar. Bu yeni durum Molokan halkının acı ve sıkıntı çekmesi demekti. Yeniden kaçış, yeniden göç başlamıştı. Bu dönemde Molokanlar Kafkas ardından Amerika, Kanada ve Avustralya'ya göç ettiler. Bir kısımda 1877- 1878 Osmanlı Rus Savaşları'ndan sonra Kars yöresine sürüldü.
Türkiye'de Kars, Ardahan, Iğdır ve hatta Erzurum, Erzincan yörelerine yerleşen, belli bir dönem Anadolu insanıyla da aynı yazgıyı paylaşan, akrabalıklar kuran bu halk o bölgeyi de çok kültürlü bir yaşama geçirdi. Şehirlere yerleşmediler ve hatta zorunda olmadıkça gitmediler. Köy onlar için en uygun yerleşim yeriydi. Ama buna karşın köylerinde şehirli gibi düşündüler ve yaşadılar.
Kars'ta bölge halkına peynirciliği, arıcılığı, hayvancılığı, tarımı öğrettiler. Patates, ayçiçeği ve lahanayı bu bölge ile ilk kez onlar tanıştırdı. Değirmenciliği bölge halkından öğrendiler. Öğrendikleri bu mesleği çok iyi derecede yapmalarından dolayı Kars yöresinde değirmenlerin çoğunu zamanla onlar işletmeye başladı. Bundan dolayı yöre halkı buğdayını, arpasını daha çok Molokan ustaların değirmenlerinde öğütmeyi tercih etti. Bugün hepimizin kullandığı semaver bile onlar ile bizim kültürümüze girdi.
Molokanların Doğu Anadolu'dan ayrılmaları iki büyük göçle oldu. Bunların ilki 1921'de gerçekleşti. Kurtuluş savaşı sırasında askere alınmayı reddedenler farklı ülkelere göç etti. Molokanların 1921 göçünden sonra kalanlar Kars'ın Arpaçay ilçesinin üç köyüne yerleşti. 1962 yılında son kalan 1500'ü aşkın Molokan bu kez siyasal olmayan nedenlerle kendi istekleri ile anavatanlarına dönme kararı aldılar. Bunun en temel nedeni sayılarının azalması ve geleceklerinden endişe duymalarıydı. Çünkü onların geleneklerine göre 5-6 göbek akrabalığı bulunanların evlenmesi yasaktı. Bu durum onların çoğalmasını engelliyordu.
Bu gün Karsta asimile olmamış 15 kadar Molokan bulunuyor. Dünya üzerinde 3 milyon kadarlar. Burada kalan Molokanlar'ın tek isteği atalarının mezarlarına saygı gösterilmesi ve yıkılmaması.
Molokanlar ve Tolstoy
Molokanlar tarih boyunca birçok zorlukla mücadele ederken en büyük destekçilerinden biri de meşhur Rus yazar Lev Tolstoy olmuş. 1887 ve 1909 yılları arasında Tolstoy ile Molokan yazar Zheltov arasında birçok mektuplaşma gerçekleşmiş ve bu mektuplardan 51'i, Tolstoy Müzesi ve Kanada'nın başkenti Ottawa'daki Slav Araştırmalar Grubu'nun ortak çalışmaları sonucu gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu mektuplar bir yandan Molokanlar'ın yaşadıkları sıkıntılara ışık tutarken bir yandan da "Savaş ve Barış"ın yazarı Tolstoy'un bu barışçıl topluma ne denli önem verdiğini gözler önüne sermiştir. Tolstoy Diriliş romanının parasını Molokanlar'a göndermiş ve onların özellikle Kanada'ya göç etmelerine öncülük etmiştir.
İşte böyle Kars gezimizden ilginç bir anı ve bu yazı kaldı. Molokanlar kadim Anadolu kültürünün gelişmesinde katkı sağladılar. Bu yazı onların bu katkıları için bir teşekkür olsun.