Teknolojinin son hızla gelişmesinin ardından bir virüs gibi sardı insanları bu amansız hastalık. Gerek paylaşımda bulunacak sanal ortamların sayısının her geçen gün çeşitlenmesi, gerekse arkadaşlık kavramının içinin boşaltılarak, tanıdık tanımadık herkesin sanal ortamda
arkadaş listesine ekleniyor olması nedeni ile hızla yaygınlaştı. Giderek artan veri akışının insanları bunaltması, bu virüsün hızla yayılmasına ortam hazırladı...
Teknolojinin insanları gerçek paylaşımlardan sanal paylaşımlara sürüklemediği o yıllarda, bizlerin çalan ev telefonlarını açmama şansı yoktu. Kapının önünde oturan büyüklerimiz yoldan geçerken kendilerine selam verip hatır soran tanıdık tanımadık herkese gülümser, cevap verirdi. Sohbetler kadınların ev ziyaretlerinde yüz yüze bir fincan kahve eşliğinde olur, bazen konuşulmasa da o ortamın enerjisi ile morali bozuk olan annelerimiz eve rahatlamış ve gülümseyerek dönerlerdi. Çalışanların bir işbirliği ya da haberleşme için tek araçları ziyaret ya da kablolu telefonlar olduğundan, ilişkiler daha insani olur, insanlar birbirlerinin gözünün içine baka baka pek yalan söyleyemezlerdi.
Ya şimdi?.. Facebook, Twitter, Instagram, Messenger, WhatsApp'tan uzun saatler gerekli gereksiz bilgi akışı yaşayan bu birbirini pek tanımaz insanlar, bir süre sonra çağın hastalığı
görmezden gelmeke yakalanmayı kendilerine hak görüyor. Bence kabalık, saygısızlık, kişilik bozukluğu olarak nitelendirilmekten öte hiçbir gerekçesi olmayacak bu hastalık öyle hızla yaygınlaşıyor ki, en yakınlarımızı bile hasta ettiğini fark ettiğimiz anda umutsuzluğa kapılıyor ve bu virüsten uzak durmanın yollarını arıyoruz.
Telefonda cevapsız aramalar gözükürken, hatta çoğu telefon arayan numara ile ilgili mesaj göderirken, WhatsApp'ta okunmuşlar maviye dönüp ne zaman çevrim içi oldukları, Facebook'ta çevrim içi durumları görünürken insanların kayıtsız kaldıklarını izlemek üzücü... Ve asıl bu insanların, yüz yüze geldiklerinde birbirlerine bu görmezden gelmezlik hiç yaşanmamış gibi gülümseyebiliyor olduklarını fark etmek de nasıl adlandırılır bilemiyorum!
Yolda eski sevgiliniz ile karşılaşınca görmezden gelmek, evde canınızı sıkan iletişimleri duymazdan gelmek, konuşurken istemeden saçma bir şey söyleyerek kalbinizi kıran dostunuzun sözünü ötelemek hayatı kolaylaştırır muhakkak. İletişimlerin sağlıklı yürümesi ve huzurunuz için bazen bu yola başvurabilirsiniz. Ama bir virüs gibi yayılan ve insanlar arasındaki sevgi, saygı, kendini değerli hissetme, hoşgörü, sempati duygularını eksiye düşüren, sanal ortamda alışkanlık haline gelen
görmezden gelmek hastalığına tutulacak duruma gelmek ve gelenleri görüp bir şey yapamamak üzücü.
Bu virüsün yayılmasını engellemek çok mümkün görünmese de bendeniz nacizane bir kaç öneride bulunacağım...
Size ulaşılmasını istemiyorsanız ya da o gün psikolojiniz iletişime uygun değilse,
1- Bir parmak hareketi ile internetinizi kapatabilirsiniz,
2- "Tamam", "Teşekkürler", "Arayacağım" gibi tek kelime ile size değer veren insanın sizin nezdinizde de değerli olduğunu ona hissettirebilirsiniz,
3- Uygun olduğunuzda geri dönüş yapabilirsiniz,
4- İletişim kurmak istemiyor ya da veri akışına yetişemiyorsanız o insan ve ortamlara dahil olmayabilirsiniz,
O insanları ve ortamları gerekli görmüyorsanız, kendinize de biraz saygınız varsa, rehberinizden ve listelerinizden size göre gereksiz olanları çıkartınız. Hem hayatınız karmaşadan kurtulup, sadeleşir, hem de size değer verenler kendi yerlerini bilir, hayatlarına huzurla devam edebilir...
Hayat bu kadar basit!
Siz siz olun gerçek iletişim ve arkadaşlıkların yerini, sanal gündem ve sanal paylaşımlar ile doldurmaya çalışmayın...
Göz göze bakmayınca, söz doğru yerini bulmaz...
Bu da benim özdeyişim olsun ... :)
Bir dahaki yazımda buluşmak üzere
Hayatınızı sadeleştirin ve sevgi ile kalın... :)