Fahrettin Altay'ın Yıldırım Kemal'i
Yazar: Alahattin Gürırmak
"Kent gözlemcisi" Orhan Beşikçi ağabeyimden Basmane'deki tarihi Yıldırım Kemal Bey İlköğretim Okulu'nda çıkan yangında konferans salonunun yandığını okumuştum. Bundan başka bir bilgiye daha ulaşmıştım. Okulun istinat duvarı çökme tehlikesiyle karşı karşıyaydı, 88 yıllık tarihi okul geçen yıl öğretime ara verilerek boşaltılmıştı. Tabii bu semtte barınan evsizler ve Suriyeli mülteciler boşaltılan okulu yurt edinmişti. Hatta bir iddiaya göre okulda yangını dikkatsizlik sonucu Suriyeli mülteciler çıkarmıştı.
Basmane Altınordu Mahallesi 954 Sokak'ta yer alan bu tarihi okul 1927 yılında eğitime başlamıştı. Cumhuriyet İzmirinin ilk eğitim yuvalarından biriydi. Ben de on sokak ötesindeki Kurtuluş Mahallesi 940 Sokak'ta 25 yıl ikamet etmiştim. Semtimin ilkokullarından biriydi ve o okulda pek çok arkadaşım vardı.
Bahçesinde top oynarken hemen okulun karşısındaki Emir Sultan Türbesi ve bahçesindeki kabir taşlarından korkardık. Okul bahçesinin türbeden taraftaki duvar dibinde geceleri adak mumlarının yakıldığı yatır vardı. Ben, günümüzde Agora ören yeri içinde kalan tarihi Misak-ı Milli İlkokulu öğrencisiydim. Okulumuzun ön kapısı günümüzde 943 Sokak'tadır. Bu sokak Agora'dan başlar, Basmane Postanesi köşesinden Fevzipaşa Bulvarı'na çıkar... Geçen yüzyıldaki ismi Namazgah Sokağı imiş.
Hakiki İzmir'in merkezi Basmane'deki bu okul aynı zamanda Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, İzmir'e kavuşamadan Afyon'un küçük bir köyünde Yunanlılarla çarpışırken 30 arkadaşıyla birlikte şehit düşen Yıldırım Kemal Bey'in adı verilmiştir.
Şehit Yıldırım Kemal, aynı zamanda Namazgah semtindendir... Yani 943 Sokak üzerindeki eski İzmir evlerinden birinde dünyaya gelen hakiki İzmirli bir yiğidimiz, kahramanımızdır...
1898 yılında dünyaya gelen Yıldırım Kemal, emekli bir asker olan İzmir Nüfus Müdürü Hasan Askeri Bey'in oğludur. İlk tahsilini İzmir'de tamamladıktan sonra İstanbul Yüksek Baytar Okulu'nda (Veteriner Okulu) okumuştur. Yunanlılar'ın İzmir'e girmesiyle 1919-1922 yılları arasında Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Önce İzmir, Manisa, Akhisar, Aydın, Balıkesir ve Bursa çevresinde çete reisliği, daha sonra da süvari teğmeni rütbesiyle 57. Tümen Emir Subaylığı, ki bu sırada Denizli, Çal, Çivril savaşlarına katılmış, 2. Süvari Alayı 3. Bölük Takım Komutanlığı ve Konya İnzibat Subaylığı görevlerinde bulunmuştur. Çeşitli yerlerde birçok çete savaşlarına, düzenli Türk ordusu kurulduktan sonra da Sakarya, Eskişehir, İnönü, Dumlupınar, Afyon ve Büyük Taarruz muharebelerine katılmıştır.
İzmir'e giren Kolordu Komutanı Fahrettin Altay'ın hatıralarından bir alıntı paylaşalım:
"Genç Teğmen Yıldırım Kemal ansızın karşıma çıkıverdi ve ?Taaruz haberini alır almaz trene atladım geldim' dedi. Her vakit karargah arkadaşlarına neşe saçan bu İzmir çocuğunu takdirle karşıladım ve muhafız süvari bölüğünde vazife görmesini söyledim. O bana cevap olarak ?Kılıcımı sallayarak İzmir'e önde girmek isterim, beni en ilerideki bir alaya göndrmenizi rica ederim' dedi. İkinci Tümen'e oradan da Küçükköy'de savaşmakta olan İkinci Alay'a gönderildi. İki saat sonra elim bir haber bu vatan yavrusunun Küçükköy Tren İstasyonu'na hücum ederken şehit düştüğünü bize bildirdiler. İzmir'e girdiğimizde bu şanlı şehidin Namazgahlı babası, subaylarımıza oğlunu soruşturuşunu hiç unutamam. Değerbilir milletimiz bu istasyona onun adını vermekle hem babasını hem de arkadaşlarını avutmuştur. İzmirli Yıldırım Kemal'in 27 Ağustos 1922 tarihinde şehit oluşundan hemen sonra şanlı ordu İzmir'e girerken ak saçlı bir ihtiyar elinde tuttuğu küçük bir fotoğrafla subaylara yaklaşacak, ?Oğlumu gördünüz mü, Yıldırım Kemalimi?' diye soracaktı. Sonunda bir atlı tok sesiyle ?Baba' diye seslenip, ?Ne soruyorsun bize onu? Biz hepimiz Yıldırımız, Kemal'in yerine bizi kucaklasana!'... Hiç kimse bu bahtsız babaya acı haberi vermek istememişti."
(Kaynak: Dumlupınar'dan İzmir'e esen kasırga / Aslan Tufan Yazman / 1971 / İstanbul Yörük Basımevi, Sayfa:24)
Kaynak kitabın yazarı Aslan Tufan Yazman, eserinde "Şimdi gönül Ege'nin bu kahraman çocuğunun heykelinin İzmir'in en uygun bir yerine dikilmesini istiyor. Bu ödevi İzmir Gençliğine bırakıyorum" diye yazmış. Ne zaman? 1971 yılında. Üzerinden 44 yıl geçmiş.
Bir Namazgahlı olarak böyle bir heykelin varlığını görmedim. Böylesi destan yazdıran kahraman ve şehidimizin heykelini uygun bir köşeye yerel yöneticilerimiz niçin dikmemişler, aklım ermiyor.
Yine İzmirli yazar Naci Sadullah bu kahramanımızın yaşantısını bir eser halinde canlandırmış ve 1947 yılında "Bir Abide dile geldi" başlığı ile Yeni Asır Gazetesi'nde dizi yazısı olarak yayınlamış.
Ben de yerel yöneticilerimize bu abide kişinin bir heykelini İzmir'imizin uygun bir köşesinde yer almasını öneriyorum.
Düşman işgalinden kurtuluşumuzun 93. yıldönümü tüm İzmirliler'e kutlu olsun.