Yazar: Dr. Ülkümen Rodoplu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, 9 Eylül 1923’te önce “Halk Fırkası” adıyla kuruldu. 1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk Partisi” adını aldı.
Emperyalizme karşı ulusal başkaldırının öncüsü olan Kuvayı Milliye, Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin oluşumuna dayanak oldu. Müdafaa-i Hukuk ise işgal altındaki Anadolu’da, yerel kimlikten ulusal kimliğe ve ulusal dayanışmaya ulaşmayı, gücünü ulusal iradeye dayandırmayı hedef aldı.
CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk’ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve ulusal birliği sağlayan partidir.
CHP neleri başardı?
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/09092014ur01.jpg)
1922: Saltanatın kaldırılması
1923: Cumhuriyetin ilanı, İzmir İktisat Kongresi, Ankara’nın başkent yapılması
1924: Halifeliğin kaldırılışı, öğretim birliği, medreselerin kapatılması, Diyanet İşleri Başkanlığının kurulması, Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması
1925: Tekke ve zaviyelerin kapatılması, aşar vergisinin kaldırılması, Şapka Kanunu, Ankara Hukuk Mektebi’nin kurulması, miladi takvimin kabulü
1926: Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Ceza Kanunu
1927: Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu
1928: Yeni harflerin kabulü, millet mekteplerinin açılışı, “Devletin dini İslam’dır” maddesinin Anayasa’dan çıkarılması, uluslararası rakamların kabulü
1929: Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu
1930’lu yıllarda ise yapılan devrimlerin yerleşmesi açısından iki önemli adımın atıldığını söylemek gerekir.
Eğitim ve kültür politikaları: Halkevleri, Halkodaları, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Köy Eğitmen Teşkilatı, Köy Enstitüleri’nin kurulması.
Ekonomik kalkınma: Devlet ve özel sektör eliyle ülkenin bir an önce kalkınması ve bu amaçla çok sayıda sanayi, finans ve benzeri kalkınma kuruluşunun kurulması.
Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni biçimlendirmiştir.
Ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine öncülük etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de öncü misyonunu sürdürmüştür.
1950’li yıllarda üstlendiği muhalefet göreviyle demokratik bir rejimde muhalefetin kurumsallaşmasına da öncülük etmiştir. Bu kapsamda parlamenter demokratik rejimin kurumsallaşmasına dönük değişimleri gerçekleştirme ve temel hak ve özgürlükleri geliştirme mücadelesi vermiştir.
1960’lı yıllarda Türkiye’nin yaşadığı modernleşme sürecinin yansımaları olarak ortaya çıkan göç, kentleşme, sanayileşme gibi dinamikler çerçevesinde toplumsal sınıfların olgunlaşmasıyla birlikte CHP sola açılarak kendisini siyaset yelpazesinde “ortanın solu”nda konumlandırmıştır.
1970’li yıllarda ideolojisini “demokratik sol” kavramıyla tanımlayan CHP, önerdiği sosyal reformlarla “düzen değişikliği”ni hedeflemiştir. Bu süreçte CHP, devlet partisinden “halkın partisine”, düzen partisinden “değişimin partisine” dönüşmüştür.
![](http://www.kentyasam.com.tr/Konuk/09092014ur02.jpg)
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma ve ülkemizin en köklü partisi olma gibi sahip olduğu ayrıcalıklı tarihsel miraslarıyla, geleneğini ve temellerini en iyi şekilde temsil eden ilkelerin yanı sıra sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de benimseyen CHP bu çerçevede uluslararası ölçekte faaliyetlerini sürdüren Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalistler Partisine de katılım sağlamıştır.
Çağdaş sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan “özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği ile demokratikleşme” kavramları içinde bulunduğumuz dönemde CHP’nin Türkiye’de kurumsallaştırmaya çalıştığı ve Programlarında önemle vurguladığı başlıca ilkeler arasında yer almaktadır.
CHP’nin tarihsel kimliği, Atatürk devrimlerinin birikimleri ile “altı ok” ilkeleri eşliğinde; Kemal Atatürk’ün, “Bağımsızlık benim karakterimdir”, İsmet İnönü’nün, “Namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır” sözleri ile öz ifadesini bulan bu soylu ve erdemli gelenek ile şekillendi. 91 yıl sonra yine ilk günün heyecanı ile çağdaş Türkiye yolunda en ufak bir sapma yoktur:
Amacımız, her türlü ayrımcılığı ret edip insana öncelik veren, daha demokratik ve katılımcı bir toplum yapısına kavuşmuş, temel insan hak ve özgürlüklerinde en ileri ülkeler düzeyine erişmiş, her türlü eşitsizliği gidererek ulusal dayanışma duygularını güçlendirmiş, sosyal adalete dayalı bir toplum yapısı oluşturmuş, siyasette ve yönetimde temiz toplum yaratma amacına ulaşmış, ülkede yurttaşlık, kardeşlik, dayanışma ve birlik bağlarını güçlendirmiş, ekonomide fırsat eşitliğine dayanan, sürdürülebilir, bireyler ve bölgeler arasında dengeli bir kalkınma sürecine girmiş, tam istihdamı hedefleyen, bilgi ekonomisine dayanan ve uluslararası alanda rekabet gücü yüksek yurtta ve dünyada barışı, ülkemizin ve yurttaşlarımızın güvenliğini ve çıkarlarını koruyan, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış, bir Türkiye yaratmaktır.
91. yılımızı kutlarken CHP’nin tüm kadrolarıyla iktidara hazır olduğunu, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da başbakan olacağını müjdeler, güzel günlerde daha uzun yıllar dimdik ayakta kalacak gücümüz ve irademiz olduğunu bir kez daha anımsatmak isteriz.
Kutlu olsun...