Kent ve sanat kültürü 10
Yazar: Oğuz Adanır
İlkel toplumların binlerce yıldan bu yana hayatta kalmasını sağlayan en önemli kavram dayanışmadır. Modern toplumlarda dayanışma sendika, sigorta, ücret, aile içi ilişkiler, toplumsal hareketler vs düzeyinde sürüp gidiyor. Dolayısıyla günümüzde dayanışma kavramının yaşatılmaması, sürdürülmemesi için hiçbir neden yok. Bir önceki yazımızda olduğu gibi bu yazımızda da önerinin Büyükşehir, yerel ilçeler, sivil toplum örgütleri, kişiler ve kuruluşların katılımı ve dayanışmasıyla mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
İzmir Narlıdereden Karaburuna giden hat üzerindeki Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Mordoğan ve bunlar dışında kalan Menemen ve Selçuk ilçeleri bugünkü öneri çerçevesinde bir araya gelebilir.
Bilge Umarın Börklüce başlıklı tarihi niteliklere sahip romanının filmleştirilmesiyle birlikte bu sayılan bölgelerin insanları bir araya gelebilir. İzmir ve çevresinde yaşamış, yaşayan yerel kültürün daha yakından tanınmasına da katkıda bulunacak bu film yeni bir turizm-sanat buluşmasını sağlayabilir.
Şeyh Bedreddin pek çok insanın sandığı gibi sosyalist bir bakış açısına sahip bir din bilgini değildir. Onun daha çok Fatihle birlikte dejenere olmaya başladığını düşündüğü eski dayanışma kültürünü geri getirmeye çalıştığı söylenebilir. Başka bir deyişle eskinin özlemiyle yaşayan duygusal, dünyanın değiştiğini hissedemeyen ya da yaşadığı dünyadan hoşnut olmayan ve eski insani ilişkileri yeğleyen bir Osmanlı kulu. Sonuç olarak dünya Bedreddine değil Bedreddin dünyaya ayak uydurmaya zorlanmış ve bu durumu yadsıması onun sonunu getirmiştir.
Bedreddin, Börklüce ve diğer önemli tarihi kişiliklerin ortaya koyduğu en önemli gerçek bu hareketin Hıristiyan, Müslüman, değişik inançlara sahip yerel toplulukları bir dayanışma anlayışı çerçevesinde bir araya getirmesidir. Bu neredeyse aynı düşünce yapısı ve zihniyet, aynı tür yaşam biçimi, aynı duygulara sahip insanların bir araya geldiği ve bu sayede Osmanlı ordusunu neredeyse dize getirdikleri bir harekettir.
Öncelikle böyle bir film tamamıyla yerel bilgi birikimi, yerel olanaklar ve yerel katkılarla gerçekleştirilmelidir. Bu filmin gösterimi öncelikle bu yöre insanlarını sonra da bütün Türkiyeyi hedeflemelidir. Zira bu film çekimleri sırasında oluşturulacak araç gereç (tekneler, arabalar, çadırlar, silahlar vs), dikilecek giysiler, yerel ilçelerin prodüksiyona katılımı oranında ardından gerçekleştirilecek yerel tarih müzelerinde sergilenebilecek önemli malzemeler olarak kullanılabilir.
Film bir bölge tarihinin müzeleştirilmesine katkıda bulunabilir. Bu filmden alınacak parçalar her yörenin kendi tarihini oluşturma sürecinde işe yarayabilir. Günümüzde çizgi film ya da değişik animasyon teknikleriyle hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilecek yöre tarihinin kısa bir bölümü böyle bir filmden alıntılanabilir. Bu görsel malzeme ve çizgi film imgeleri gençlere ve çocuklara yönelik yerel resimli tarih kitapların basılmasına katkıda bulunabilir. Yapılacak ek çalışmalarla bugüne kadar bu bölgeler ve yaşayan insanlar konusunda keşfedilecek yeni veriler ve bulgular sayesinde yepyeni bir hediyelik eşya ortamı yaratılabilir.
Bütün bu malzemeler yerel mutfağın, yerel müziğin zengin örnekleriyle desteklenebilir. Yerel sanatçılar yerel öyküler, efsaneler, masallar anlatıp, yerel danslar sergileyebilirler. Bütün bu ilçelerde bu amaçla muhakkak birer İzmir kütüphanesi kurulmalı ve konuyla ilgili ne kadar yayın varsa en az birer örneği bulunmalıdır.
Bu ilçelerin ziyareti iyi bir kültürel - gastronomik örgütlenmeyle üç ya da dört gün sürebilir. Yerel rehberler her adımında tarihle karşılaşılabilen bu yörelerin tüm geçmişini ziyaretçilere aktarabilir. Bu ziyaretler tüm yıla yayılabilecek şekilde düzenlenebilir. Eski konakların butik otel kopyaları yapılmalı ve yerleşim yerinin ziyaretçiler açısından büyük önem arz eden bir tarihi maketi muhakkak gerçekleştirilmelidir.
Bütün bu yörelerin bir araya gelmesinin en önemli nedeni gerçekleştirilecek üç, dört günlük turlar konusunda ortak hareket etme zorunluluğudur. Çünkü amaç bir kez gelen insanın yeniden geri gelmesini ya da en azından bir başkasını göndermesini sağlamaktır. Her mevsimde değişik lezzetler, değişik ürünler, değişik manzaralara tanık olacak ziyaretçilere bölgeyi sözcüğün gerçek anlamında sevdirmektir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve çevre ilçelerle üniversiteler ve meraklı ya da ilgili yurttaşların katkısıyla oluşturulacak ya da APİKAM bünyesinde kurulacak bir birimle bütün bölgenin işit-görsel arşivlenmesi yeni film projeleri oluşturulması ve öykü ya da romanların yazılmasına katkıda bulunabilir. Bütün bu çalışmalar bir kez daha yepyeni hediyelik eşya, yerel ürün pazarlanması konusunda yeni kooperatifleşmelere yol açabilir. Görünüşe göre vizyon sahibi olmak yeterli değil, bu düşünceleri yaşama geçirecek iradeye sahip yönetici ve yurttaşlara da gerek var.