Yazmaya elim varmaz, dilim lâl oldu...
Yazar: Mahiye Morgül
Bizim insanımızın önsezisi yüksektir. Aklından kötü bir şey geçerse, sus söyleme, söylersen gerçekleşir der.
Bir süredir aklımdan geçenleri yazmaya elim varmıyor. Hay dilim kopsaydı da demeseydim durumuna düşersem korkusuyla... Bodoslama savaşa sürükleniyoruz başlığı atarım diye korkuyor, savaşı görüyor ama haykıramıyorum! Falda gördüklerinden korkan falcı gibiyim.
Oysa ben ki, düşmanın yüzünü açığa çıkartmak onu bertaraf etmek için önkoşuldur, diye ilke edinmiş bir yazarım ve şimdi yazmaya korkuyorum. Korkunun ecele faydası yok oysa.
Baktım benim yazmaya korktuklarımı birileri yazıp dağıtmaya başlamış. İnternetten yağıyor.
Türkiye'yi savaşa sokacak provokasyonlar yaşıyoruz!
Tayyip Erdoğana verilen rol, Türkiyeyi böldürtmek rolüdür.
Büyük çatışmalara hazırlanıyor bölgemiz. Bu kargaşadan doğu Anadolu toprağı bizden kopartılır.
İran İsrail kapıştırılır, aradaki tampon bölge Türkiyenin güneyine yığar askerini Amerika... İşgal edilen bölgeye giriş çıkışlar yasaklanır...
Ya Filistin?
Filistini kurtaracağız diye yola çıkanlar bölgeyi kan gölüne sürükler, Filistin bütünüyle tehlikeye girer, Kudüs İsrailin olur, İsrail ordusu tüm Filistini işgal eder.
Diğer Müslüman ülkeler: Mısır ve Suriyede kanlı müdahalelerde binlerce radikal Müslüman öldürülür.
Avrupa: Avrupa ülkeleri savaşı kışkırtan Türkiyeye karşı yaptırım kararıalır.
Rusya: İsraili destekler...
Çin: İsraili destekler.
ABD: Türkiyeye yaptırım kararı alır.
Türkiye: BOP haritası gerçekleşir... Yani Sevr, yani Osmanlının son kalan toprakları da elinden alınır...
Birinci Dünya Savaşına da böyle girmemiş miydik?
Meclisten ve hükümetten gizli bir emirle, Rus donanmasını bombalayan Türk zırhlıları, hani Almanlar'dan sözde satın aldığımız... Güya Alman gemileri İngilizler'den kaçıyordu da bize sığınmışlardı. Kendimizi Almanlar'la birlikte yenilmiş bulduk. Malum, Alman Yahudisi olan İngiliz kraliyet hanedanı, her iki ülkenin de gerçek yöneticileriydi...
Önce Mondros, sonra Sevr...
Bugün yardım gemisi gönderdiğimiz Filistini o gün nasıl kaybettiğimizi unuttuk.
Üçüncü Dünya Savaşında Güneydoğuyu tümden kaybedeceğimizi hatırlatarak.
Böyle bir savaşta ilk ölenlerin o provokatörü en çok alkışlayanlar olacağını bir fıkrayla anlatayım:
Karadenizli İrecep uçağa binmiş, uçak havalandıktan sonra uçağın altı açılmış. Herkes tavandaki raflara tutunmuş. Bu sırada uçağın kurtuluşu için birkaç yolcunun gönüllü aşağı atlamaları anons edilmiş. İrecep Ben atlayacağım demiş, diğerleri ellerini bırakıp onu alkışlamaya başlamış, hepsi boşluğa düşmüş.
Siz siz olun, bu günlerde çokça duyduğunuz Beni alkışlayın... çığırtkanlıklarına aldanmayın.
Yazmaya korktuğum buydu!
Akıl sağlığınıza mukayyet olmanız dileğiyle.