Lider olmak!
Yazar: Ümit Yaldız
Kimileri "Lider olunmaz, doğulur" diyebilir. Böyle bir polemik başlatmak değil niyetim.
Sonradan edinilse de doğuştan gelse de liderliğin tescili atılan adımlarda gizlidir.
İster bir köyün muhtarı olun, ister bir futbol takımının kaptanı, isten bir partinin genel başkanı...
Bu kural deÄŸiÅŸmez...
Kişiyi bulunduğu yerde lider yapan, kişiliğinde barındırdığı özelliklerin yanı sıra bulunduğu makamda attığı adımlar, aldığı kararlardır.
Her şeyden önce lider risk alır, kararlılık ve cesaretle olayların üzerine gider. En önemlisi de savaşı yaptığı askerleriyle zaferi paylaşır.
Ekibine, ne pahasına olursa olsun sahip çıkar.
Uzağa gitmeye gerek yok. En güzel, en doğru örnek Aziz Kocaoğlu.
BeÅŸ yıl önce Aziz KocaoÄŸlu ismi Ä°zmir’in yüzde 99’u için hiçbir ÅŸey ifade etmiyordu. Bornova’nın sevilen beyaz eÅŸya bayisi, CHP’nin ilçe baÅŸkan yardımcısı, vergisini ödeyen düzgün bir ticaret adamıydı sadece.
Türkegül Hanım için doğru bir eş olabilir, oğulları için iyi bir baba da olabilir. Hatta Bornovalılar için sevilen bir esnaf, partililer için duruşu olan bir yönetici olması da önemli değil...
Çünkü, bütün bunlar Ä°zmirli’yi ilgilendiren konular olmadı.
Ne zamana kadar?
Kaderin cilvesiyle önce Bornova adayı, sonra da meclis kararıyla Büyükşehir Belediye Başkanı olana kadar tabii ki...
Kafalarda milyon tane soru iÅŸareti dolaşıyordu. Ä°zmir’i hem de görevi devralır almaz yetki ve sorumluluk alanı beÅŸ kat büyümüş bir kenti kaldırabilecek miydi?
PiriÅŸtina’dan aldığı emaneti layıkıyla taşıyabilecek miydi?
Bazı CHP’lilerin aklında ise baÅŸka soru iÅŸaretleri vardı. Örgütün kadrolu müteahhitleri için ihale, iÅŸ fırsatı yaratacak, BüyükÅŸehir nimetlerini birileriyle paylaÅŸacak mıydı?
Kimi CHP’liler ise gemiyi karaya oturtacağından korkuyordu. Yani, Ä°zmir’i AKP’ye teslim edeceÄŸinden.
Aziz Başkan ise bu ve benzeri yüzlerce soru işaretinin gölgesinde başladığı görevini beş yıl boyunca layıkıyla, onuruyla taşıdı.
Ve felaket tellallarını haksız çıkararak, 29 Mart 2009 itibariyle de 3.5 milyon Ä°zmirli’nin tescilli lideri ilan edildi. .
Her türlü haksızlığa göğüs gerdi, yeri geldiğinde partilileriyle, hatta lideriyle bile çatışmaktan geri durmadı, hükümet baskısı, siyasi abluka altında kendine has duruşuyla geniş halk kitlelerinin gönlünde taht kurdu.
Sonuçta da sandık başına giden 1.3 milyon Ä°zmirli’nin oyu ve yüzde 56.5’lik bir oranla, rekorlar kırarak kentin gerçek lideri olduÄŸunu dosta, düşmana ispat etti.
Hakkında bu kadar soru işareti olan, zaman zaman en yakın çalışma arkadaşları tarafından bile siyasi rakiplerine satılan bir Başkan nasıl oldu da bu kadar kısa süre içinde efsaneye dönüştü?
Tabii ki gerçek bir lider olduğunu, attığı adımlarla kanıtlayarak.
Önce dürüst olarak... Halkın vergileriyle oluşan bütçeyi har vurup harman savurmayarak, yakınlarına, partililerine peşkeş çekmeyerek...
Ekibine sahip çıkarak... Birlikte siyaset yaptığı arkadaşlarını koruma içgüdüsüyle genel başkanıyla, il başkanıyla bile kavga ederek.
Ve rozetini çıkarıp partiler üstü bir hüviyet kazanarak.
Ve de en ciddi rakibine canlı yayında, “Ona cüzdanımı, ailemi emanet ederim” dedirtecek kadar güven vererek.
Dürüstlük, adalet, güven tesisi, çalışkanlık, ekibine sahip çıkmak için kelle koklukta savaşmak... Vs.
Ä°ÅŸte, bana göre beyaz eÅŸya bayisi Aziz’i Ä°zmir’in lideri yapan hasletler...
Neden bunları anlatma gereği duyduğuma gelince;
Aslında özel bir nedeni var. Geleceğin lideri olmak için yanıp tutuşan kimi siyaset erbabına küçük bir tavsiye olsun istedim.
Adının önünde bakan da yazsa, çakan da yazsa, doktor da olsan, profesör de olsan, genel başkan da olsan fark etmez.
Önce dürüst olacaksın. Hem kendine hem çevrene hem yönettiğin kitleye karşı.
Sonra adil olacaksın. Savaş yaptıklarınla zaferi paylaşacaksın.
Daha sonra cesur olacaksın. Ekibini korumak için kelle koklukta savaşacaksın.
Ki yarınlarda onlar da senin için aynı şeyi yapsın.
Hani çok izlenen bir dizinin sloganlaştırdığı bir deyim var ya...
“Sonunu düşünen kahraman olamaz" diye.
Günü kurtarmaya çalışan, ilk atakta geri çekilen, mehter marşı gibi iki ileri bir geri hamle yapan birinden de lider olmaz, olamaz.
Olsa olsa kâğıttan kaplan olur. O kadar...
Not 1: Bir dostumu kaybettim hükümsüzdür.
Not 2: Konak Belediye BaÅŸkanı Hakan Tartan’ın, Kemal KarataÅŸ ve adamlarının hamlesiyle CHP Bornova eski Ä°lçe BaÅŸkanı, Yüksek Ziraat Mühendisi Kerim Özer’i baÅŸkan yardımcısı yapma konusunda geri adım atmasıyla bu yazının ilgisi olmayabilir. Olabilir de...
Çünkü hala, siyasi geçmişinde bakanlık, milletvekilliği, TBMM idare amirliği olan birinin kendisiyle aynı makama talip, eski bir adayın direktifiyle hareket ettiğine, edeceğine inanamıyorum. Dahası inanmak da istemiyorum.