Kabuk değişimi...
Yazar: Ümit Yaldız
29 Mart yerel seçimlerinin ardından bir yanda zafer sarhoşları diğer yanda hesaplaşma senaryoları...
“Ben nerede yanlış yaptım?” şarkıları...
Büyükşehir Belediyesi’nde 5 şiddetinde bir deprem kendisini hissettirmeye başladı.
Beklendiği gibi Başkan Kocaoğlu seçilmiş başkan olmanın gereği olarak önümüzdeki beş yılda birlikte yürüyeceği ekibini kurmak için düğmeye bastı.
Büyükşehir bürokrasisinde ciddi bir kabuk değiştirme süreci başladı.
“Kim gitsin yarışması” gibi herkes diken üstünde.
Kimilerine göre Kocaoğlu, tüm daire başkanlarından "istifa" istedi. Sonra da vazgeçti.
Belki de bu hareket bir deneme süreciydi. "
Daire başkanlarıyla Çeşme Ontur Otel’de üç günlük proje kampına giren Kocaoğlu, kamp sonunda bazı üst düzey isimlerin biletlerini kesebilir.
Operasyonun çok kapsamlı olacağını düşünmesem de en azından İzmir koşullarında 5 şiddetinde bir deprem etkisi yaratacaktır.
Belki de Ontur Otel’e daire başkanı olarak giden pek çok kişi, önümüzdeki dönem bu sıfatını kaybedebilir.
Otel önünde verilen mutluluk fotoğrafı manidar. Hatırlarsanız, Hasan Fehmi Mani’nin gidişi de Çeşme Ilıca Otel’deki benzer bir kampın sonrasında gerçekleşmişti. Otel lobisinde Mani’ye sarılan, samimi pozlar veren Kocaoğlu, bir süre sonra Mani’yi kapının dışına koyarak, yollarını ayırmıştı.
Çünkü halk arasında, "Bu gün öpmek yarın dövmeye engel değildir" diye bir söz vardır.
Peki kim gidecek? Asıl soru bu.
Genel Sekreter Yardımcısı Serpil Güngör, Konak Belediyesi’ne başkan yardımcısı olarak kapağı attı. Belki de olası bir operasyondan kurtuldu. Genel Sekreter Yardımcısı Cengiz Türksoy’un da gidecekler listesinde olduğu konuşuluyor. Zaten Türksoy, Çeşme’deki zirveye de katılmayarak gideceği mesajını vermiş görünüyor. İZSU Genel Müdür Yardımcısı Erdem Kolağası’yla da yolların ayrılması bekleniyor. Bunlar bilinenler. Elbette sürprizler olabilir.
Konak’ın çiçeği burnunda Başkanı Hakan Tartan temsilcisi olduğu gazetenin en üst düzey yöneticinin yakın akrabasını (Serpil Güngör) yanına alarak yarınlar için ilginç bir mesaj verdi.
Güngör gibi pek çok Büyükşehir bürokratı kendilerine koltuk bakıyor. Özellikle yeni belediyeler Karabağlar ve Bayraklı favori. Ama Buca, Gaziemir de yeni CHP’li belediyeler olarak revaçta...
Kocaoğlu’nun bu süreçte imza attığı ilginç bir icraat da genel merkezin hışmına uğrayan eski meclis üyelerini belediye şirketlerinde değerlendirmek.
Yönetici ve denetici olarak... Başkan Kocaoğlu’nun ekibini koruduğu şeklinde yorumlanan icraatında mesaj gayet açık.
Koruduğu ya da ödüllendireceği konuşulan isimlere bakıldığında tartışmalı Tayland seyahatinde kendini yalnız bırakmayanlar.
Yani beş yıllık görev süresinde dürüstlüğü kadar, adaletli duruşu ve siyasi vefasıyla da öne çıkan Başkan, kendisini dün yalnız bırakmayanları bugün yalnız bırakmayarak bu yöndeki imajını ciddi oranda güçlendiriyor.
Yani Tayland’a gitmiş olmanın bedelini meclis üyeliklerinden olarak ödeyen 50 kişiyi ödüllendirmesi beklenen Kocaoğlu’nun Ankara’ya vermek istediği mesaj gayet net.
“Yol arkadaşlarımı satmam. İzmir’in patronu benim. Burada benim borum öter, genel merkezin değil"...
Bu mesaj yüzde 55’le göreve gelmiş bir başkanın siyaseten de hakkıdır.
Buradan hareketle önümüzdeki sürecin siyaseten yeni çalkantılara gebe olduğu, genel merkezin örgüt yapılanmasında İzmir’i çok da rahat bırakmayacak önlemler alabileceği gibi doğal sonuçlarla karşılaşabiliriz.
Örgütlerle başkanlar arasındaki tezatlık önceki dönemde olduğu gibi devam edebilir. Klasik Baykal ya da Önder Sav politikası da bize bu gelişmelerin olacağını düşündürtmektedir.
***
Biraz da AKP’den dem vuralım.
İl Başkanı Aydın Şengül tutuşmuş görünüyor. Basına verdiği, "Tüm adaylar birleşsin, gene de kongreyi alırım" demecinin altında korku öğesi öne çıkıyor.
Kulislerde adı geçenlerle konuştum. Hiçbiri bu demeçten korkmamış. Demek ki korku bizzat Şengül’ün kendisinde var.
Koltuğu sallanan İl Başkanı Şengül’ün tek kurtuluş formülü İzmir’deki başarısızlığın faturasının sahibine kesilmesi... Yani aday belirleme sürecinin baş aktörleri olan milletvekillerine.
Ama milletvekilleri de usta bir siyasetçi edasıyla topu Şengül’e ve teşkilata atıyor. Yakın akrabalarını meclis üyesi yapan İsmail Katmerci’nin "Teşkilatlar çalışmamış olabilir" demeci kapalı kapılar ardından diğer vekillerce de dillendiriliyor.
Teşkilatların başı durumunda olan Şengül hedefte...
Bana göre de Şengül’ün bu süreçte en büyük hatası, milletvekillerin aday belirleme sürecindeki yanlışlarına kayıtsız şartsız teslim olması ve susarak yanlışa ortak olması...
Ama Şengül’ü demecini doğrusunu isterseniz iktidar partisinin il başkanına yakışır bulmadım. Özellikle de (adayları kast ederek) delegelerin telefonlarını vereyim şimdiden çalışmaya başlasınlar kısmını.
Muzaffer komutan edasıyla verilen bu demeci okuduğunuzda bu iddialı sözlerin sahibinin seçim kazanmış bir il başkanı olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama tablo tam tersini gösteriyor. Hem 2004 hem 2007 seçimlerine oranla oy kaybetmiş, elindeki tüm belediyeleri kaybetmiş bir partinin il başkanı nasıl bu kadar kendinden emin olabilir.
Demek ki delegasyon cebinde... Ya da delegenin iradesine ipotek konuluyor.
Ya da Başbakan hezimetin faturasını vekillere kesti. Ama biz bunu bilmiyoruz.
Delegasyon yapısının önemli bölümünün Şengül’ün cebinde olduğu muhakkak...Çaycısı Konak’tan, danışmanı Güzelbahçe’den delege...
İddiaya göre sadece Şengül’e oy verecek 200 delege var. Ama geride de 400 delegenin olduğu unutuluyor.
Çoğunluğu listelere girememiş, adayı gösterilmemiş ya da seçilememiş. Son derece kızgın delegeler homurdanmaya devam ediyor.
İl başkan adayları kim olacak, kim olmalı? O da bir sonraki yazıya kalsın...