Bakan var bakancık var
Yazar: Zeynel KozanoÄŸlu
Sözü biraz gerilerden alacağım. 1974 yılında İzmir Milletvekili Mahmut Türkmenoğlu Gümrük ve Tekel Bakanlığı görevine getirilmişti. O günkü Cumhuriyet Halk Partisi'nin Milli Selamet Partisi adını taşıyan siyasi oluşumla ortaklaşa kurduğu hükümet ülke çapında büyük bir umut kapısının aralanmasına da yol açmıştı.
Başbakan Bülent Ecevit bu umudun daha da artmasına yardımcı idi.
İşte o günlerde Türk kamuoyunda pek yakından tanınmayan Mahmut Türkmenoğlu'nun annesi ile konuşmak, anasının ağzından bir bakanın kamuoyuna anlatılması ilgi çekici olacaktı. İzmir'de Anadolu Ajansı muhabiriydim. Bu görüşmeyi yapabilirdim.
Rahmetli Mahmut Türkmenoğlu ağabeyin rahmetli annesine niyetimi açtığımda tepkisi ne oldu dersiniz? Anadolu kadınına özgü duyarlılığıyla o yaşlı ana, kısa bir süre düşündükten sonra görüşünü bana bir soru ile bildirdi:
"Mahmuduma bir zarar gelmez mi dersin?"
Evet, okumamış yazmamış ve köyünden hiç dışarı çıkmamış bir anaydı bu. Yakından tanıdığı bir gazeteci kendisiyle oğlu hakkında konuşmak istiyor. Bu gazeteci oğlunu yakından tanıyan, onu seven biri. Bunu da biliyor. Ama yine de içinde bir kuşku var.
Oğulcuğu bu görüşmeden zarar görür mü? Böyle bir ihtimal var mı? Onu merak ediyor.
O günün koşullarında ben kendisine garanti veremedim. Öyle ya, Anadolu Ajansı muhabiriyim. Röportajı yayınlayacak gazete benim yazdıklarımı tersine mi çevirir? Yazmadığım bir takım şeyleri yazımın içine mi karıştırır? Bundan emin olamazdım.
Böylesi olaylar başıma gelmedi değil. Yazdığım haberi sağdaki arkadaş "ekmek tahtası" diye anlarken, soldaki arkadaş bunu "bayram haftası" diye dillendirdi. Hem haber kaynağıma karşı mahcup duruma düştüm, hem de kendim üzüldüm.
Ve ben Mahmut Türkmenoğlu'nun annesiyle konuşmaktan vaz geçtim.
Gelelim, günümüz Adalet Bakanı'na. Mehmet Ali Şahin bir sabah uyanıyor ki, iki küçük çocuğu sigortalanmış. Emekliye ayrılma yaşına geldiklerinde çocuklar üç beş yıl kazançlı çıksınlar diye kundaktaki bebekleri bile sigortalatma furyası başlamıştı ya... Pek çok aklı ermez ve etik tanımaz kişinin tuttuğu yolda onun çocukları da görülmüş.
Bakan Mehmet Ali Şahin'in emeklilik şartlarını zorlaştıran yasa yürürlüğe girmeden önce, yani ki 30 Nisan 2008 gününden dört gün önce 1995 doğumlu oğlunun bir reklam ajansında ve yine 1993 yılı doğumlu kızı Büşra'nın da 18 gün önce ağabeyinin avukatlık şirketinde sigortalı yaptırıldığı belirlenmişti.
Bakana soruyorlar: "Bu niçin böyledir Sayın Bakan?"
Sayın Bakan'dan kargaların bile güleceği bir yanıt:
"Çocuklarımın velisi benim. Dolayısıyla benim müracaatım olmadan çocuklarımın sigorta ettirilemeyeceğini düşünüyorum. O sebeple benim iznim alınmadan, müracaatım olmadan çocuklarımın sigorta işleminin nasıl yapıldığını resmi mercilerden öğrenmek istiyorum. Şu anda seçim bölgem Antalya'da bulunuyorum. Bunun için de Pazartesi gününü beklemem gerekiyor."
Dikkat ettiniz mi? Nerede Mahmut Türkmenoğlu'nun okumaz yazmaz anacığının gösterdiği özen? Nerede şimdiki Adalet Bakanı'mızın avukat ağabeyinin gösterdiği vurdumduymazlık.?
Adalet Bakanımız çocuklarının erken yaşta sigorta ettirildiğini gazete haberlerinden öğrenmiş. İzni alınmadan, müracaatı olmadan çocuklarının sigorta işleminin nasıl yapıldığını resmi mercilerden öğrenmek istiyormuş. Bunun için de Pazartesi gününü bekleyecekmiş. Ben Sayın Bakan'ımızın bu sözlerine inanıyorum. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanı yalan söyleyecek değil elbette.